GENÇLİKİŞÇİ SINIFIKADIN

Kuytu, soğuk bir çukur…

Tarihe milat düşülecek bir durum değil midir jandarma komutanlığı çöplüğünden çıkan toplu mezar

Kuytu, soğuk bir çukur...

Öyle duyarsızlaştık ki -hatta insan olmaktan öylesine çıkmaya başladık ki-, ardı ardına çıkan toplu mezarların ardından hiçbir ses, hiçbir tepki ver(e)medik. Artık onlarca, yüzlerce insanın kafasına sıkılan kurşunla, bilinmeyen bir dağın bilinmeyen bir yerine kazılan soğuk bir çukura atılarak öldürülmesi ilgilendirmiyor bizleri. İşin daha da vahimi, tepki vermek bir yana acaba ne kadar sarsıldık Bitlis’in Mutki ilçesinde bir jandarma komutanlığının çöplüğünden çıkan toplu mezar haberinden. Üstelik insanların bu toplu mezara gömülmesinin birkaç caninin yaptığı ferdi bir olay olmadığı, tam aksine, devlet tarafından yapılmış olduğunun anlaşılması acaba ne kadar sarstı bizi…

Mutki’de, otuzaltı kişinin 4 ayrı noktaya gömüldüğü iddiaları üstüne, tek yerde yapılan kazılarda onsekiz ölü bulundu. Baş gündeme oturacak, tarihe milat düşülecek bir durum değil midir jandarma komutanlığı çöplüğünden çıkan onsekiz kişilik toplu mezar. Yıllardır çocuklarını ve yakınlarını arayan kayıp aileleri huzursuz ardı ardına çıkan toplu mezarlardan… Belki de en azından yakınının, oğlunun ya da kızının ölüsünü bulurum diye umutlu. Yakınlarının ölüsü çıkmayanlardan Ekrem Yalçın ise, “Bir noktada kazı yapıldı, sadece orayla sınırlı kalınmaması gerekiyor. Ben kardeşimin Deliklitaş yakınlarında bulunan bir toplu mezarda olabileceğinden şüpheleniyorum. İHD ve Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruda bulundum. Ama kazı tek alanda yapıldı” diye yakınıyor.

Mutki’den sonra da Elazığ’da bir toplu mezar daha ortaya çıktı. 1992 yılından bu yana Kürt ulusal mücadelesinde öldürülen PKK ve Kürt yurtseverlerinin devlet tarafından katledilerek ailelerine haber verilmeden Elazığ Asri Mezarlığı içerisinde açılan çukurlara toplu halde gömüldüğü anlaşılıyor şimdi de. Buna bir de, öldürülen PKK ve Kürt yurtseverlerin ölülerinin hastanelerden ameliyat sonrası getirilen atıklarla birlikte aynı çukurlara atıldıklarını öğreniyoruz.

Yüksekova Haber’in belirttiğine göre ise, adını vermek istemeyen ve birçok olaya tanıklık etmiş mezarlık görevlisi, “1993’ten bugüne kadar Maden, Arıcak, Kovancılar, Karakoçan ve çevre illerden çok kişinin cenazesi getirildi. Bu cenazelerde kimseye haber verilmemişti. Bu insanlar, açılan çukurlara ya üzerindeki elbiselerle, ya da ceset torbalarıyla gömüldü” diyerek yaşanan vahşeti çarpıcı şekilde bir kez daha gözler önüne seriyor.

Evet, yoksa bunlar da mı Siirt, Ağrı, Bingöl, Tatvan, Başkale’de bulunan toplu mezarlar gibi sıradan bir olay bizler için?.. Belki de “evet” sıradan bir olay!.. Öyle sıradan ki, artık ne kaygılanıyor, ne de bir ses çıkarıyoruz. Belki de sağır sultanın bile duyduğu, bildiği toplu mezarların arkasında devlet olduğu gerçeğindendir ses çıkarmamamız. Kim bilir belki de bir gün kendimizin de devlet tarafından kafamıza bir kurşun sıkılarak toplu bir mezara gömülme korkusundandır ses çıkarmamamız!..

Fakat biz her ne nedenle olursa olsun -ister alıştığımız isterse duyarsızlaştığımız için olsun-, insanın kanını donduran ve korku filmlerini aratmayacak vahşetteki toplu mezarları ve katliamları görmezden gelirsek, kafamıza sıkılan bir kurşunla birlikte karanlık bir kuytu çukura atıldığımızda ardımızda ses çıkaracak kimsenin kalmayacağı ihtimalini de unutmamalıyız. Tıpkı 1940’lı yıllarda Almanya’da Nazi faşizminin vahşetine, binlerce insanı katletmesine karşı kendisine dokunulmadığı için ses çıkarmayan rahibin öyküsünde olduğu gibi…

Nazi faşizmi iktidara geldiğinde ilk iş olarak komünistleri katlediyor toplama kampları ve gaz odalarında; ‘bizim’ rahip kendisine dokunulmadığı için ses çıkarmıyor. Ardından Yahudileri katlediyor aynı yöntemle; ‘bizim’ rahipten yine ses yok kendisine dokunulmadığı için. Ardından çingeneleri katlediyor Nazi faşizmi, rahipten yine ses çıkmıyor… Nazi askerleri bir sabah kendi kapısını kırıp içeriye girdiklerinde rahip anlıyor toplama kampı ya da gaz odasını boylayacağını ama bakıyor ki geride ses çıkaracak kimse kalmamış kendisi için!..

[Alınteri‘nin 12. sayısından alınmıştır]

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close