DÜNYAİŞÇİ SINIFI

G. Afrika: Madenci katliamının yıldönümünde

5 yıl önceydi. Güney Afrika’da grevdeki platin madencileri polis tarafından tarandı, onlarca işçi katledildi, yüzlercesi yaralandı

marikana-katliamı

YAŞANACAK DÜNYA– Güney Afrika’da Maden İşçileri Birliği ve İnşaat Sendikası (AMCU) 5 yıl önce katledilen grevci maden işçileri için bugün anma düzenliyor.

Katledilen ve yaralanan işçilerin aileleri, anmaya katılmak isteyen hükümet yetkililerinin bu talebini sert bir dille reddettiler.

5 yıl önceydi…

Güney Afrika’da İngiliz tekeline ait platin madeninde binlerce işçi greve çıkmıştı. Grevci işçilerin üzerine 16 Ağustos 2012’de polis tarafından ateş açıldı. Onlarca işçi katledildi, yüzlercesi yaralandı.

İşçileri doğrudan öldürmeye yönelik polis saldırısında katledilenlerin sayısı 34 olarak açıklandı ama başka yerel kaynaklar gerçek ölü sayısının 50’ye yaklaştığını söylediler.

Palalar ve sopalar taşıyan madencilere otomatik silahlarla açılan yaylım ateşinde, kimileri ağır, çok daha fazla insan yaralandı. Polis 259 madenciyi tutukladı.

Ellerinde sadece -bir kaç gün önce silahsızlandırdıkları bir polisten aldıkları- bir tabancanın olduğu söylenen, aslında savunmasız işçilere öldürme hedefiyle ateş açan polisin yaptığı bu katliam, Güney Afrika’nın “imaj”ını alt üst etmekle kalmadı, emekçilerde büyük bir öfke dalgası yaratttı, grevin diğer madenlere de yayılmasını tetikledi.

Katliamın en “acı” tarafı -ve sınıf karşıtlıkları söz konusu olduğunda her sınıfın kendi kimliğine göre savaştığı gerçeğini bilinçlere çarpan yönü, bu kez, katliamın “uluslararası toplumdan dışlanmış bir beyaz azınlık rejimi (apartheid)” tarafından değil ama onun “eski düşmanı”, yıllardır ülkeyi yöneten ve “özgürlük mücadelesinin cisimleşmesi ve eşitliğin koruyucusu olduğunu” iddia eden Afrika Ulusal Kongresi (ANC) hükümeti tarafından örgütlenmiş olmasıdır!

Irk ayrımı sözümona “yasal” olarak kaldırılmışken, sınıfsal karşıtlık ve eşitsizlik, beyaz azınlık yönetimi altında olduğundan bile daha kötüleşmiştir. Şimdi Güney Afrika’da bir uçta ‘beyaz’ burjuvaların yanısıra ‘siyah’ multimilyarder eski ANC görevlileri, sendika bürokratlarından ve devlet bürokrasisisnden oluşan burjuvazi, diğer uçta işçiler ve yoksul kitlelerden oluşan proletarya bulunuyor.

Diğer taraftan, katliamın gerçekleştirildiği madende çalışan işçilerin çoğunluğu göçmen emekçilerden oluşuyor.

Katliamın hedefi işçilerin bağımsız militan mücadelesini darbelemekti

Grevler sürerken yaşanan işçi katliamını ve çatışmaları o günlerde burjuva siyasetçiler, Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nin (COSATU) merkezi ve ANC ile siyasi ittifak halinde olan 300 bin üyeli Ulusal Maden İşçileri Sendikası (NUM) ile görece daha bağımsız bir sendika olan Maden İşçileri Birliği ve İnşaat Sendikası (AMCU) arasında bir çekişme gibi göstermeye çalıştılar.

AMCU, o dönemlerde, maden işçilerinin NUM bürokrasisinin rüşvetçiliğine ve burjuva karakterini koyulaştırmasına yönelik artan tepkisi sayesinde hızla büyüdü. Bu olgu, katliamın gerçekleştiği madenin sahibi Londra merkezli Lonmin şirketinin yönetiminde bulunan eski NUM başkanı Cyril Ramaphosa’da cisimleşmişti!

Grev sürerken, hükümetin tehditleri ve bir kaç gün önce sendikayla görüşmeye giden bir grup işçinin üzerine “faili meçhul” kişilerce ateş açılarak 2 işçinin bina önünde katledilmiş olması üzerine, “maden ocağı güvenli değil” düşüncesiyle 3.000 işçi Marikana madeninin karşısındaki bir tepede toplanmışlardı.

Daha iyi bir öz savunma yapmak ve kendilerini korumak için tepede konumlanan işçileri katletmek için hükümet düğmeye basmıştı bile. Polis adeta bir savaş gücüyle bölgeye geldi.

İşçiler önce, bir zırhlı polis aracının içinden kendilerine konuşma yapmaya çalışan NUM başkanını kovdular; ardından, mevcut koşullar altında işe dönmektense ölmeyi tercih edeceklerini söyleyerek, AMCU başkanı tarafından yapılan dağılmaları yönündeki çağrıyı reddettiler.

Polis işçi katliamı yapmak üzere gelmişti

Yürüyüş kolunun gözyaşartıcı gazla, basınçlı su püskürterek ve ses bombalarıyla dağıtılmasından ve madencilerin atla ve zırhlı araçlarla kovalanmasından sonra, bir grup işçi otomatik silahlarla donanmış bir polis hattının içine sürüldü. Bu katliamın amacı işçilerin artan militanlığının önünü kesmek ve hükümet yandaşı sendikaların kaybettiği denetimi yeniden tesis etmekti.

NUN zaten “bu grev bizim değil” demişti. Görece daha bağımsız ve militan bir görünüm çizen AMCU ise bu aşamada titrek bir duruş sergilemiş katliam tehlikesinin doğurduğu sorumluluk ağır gelmeye başlamıştı.

Grevi örgütleyen komite ise tüm bu sendikalardan bağımsız örgütlenmişti.

Saldırı ve katliam işçilerin iradesini kıramadı

6 hafta süren Marikana madenciler grevi 18 Eylül’de sona erdi. Madenciler yüzde 22’lik maaş zammını, ve grev nedeniyle yaşadıkları ücret kaybına karşılık 2.000 Rand’lık (Güney Afrika para birimi) ödemeyi kabul ettiler. Bu zam madencilerin asıl taleplerinin altında kalmıştı ama madenciler ANC hükümetinin grevi kırmak için yapmış olduğu katliama rağmen grevi devam ettirip kazanımla çıkmış olmalarını -haklı olarak- zafer olarak kutladılar.

5 yıl önce binlerce işçinin gerçekleştirdiği militan grev Güney afrika işçi sınıfının bilincine kazındı. Önemli bir miras bıraktı.

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close