DÜNYA

Avrupa’da ‘yeni nizam’ kurma çabası

OHAL’ler, “terörle mücadele yasaları” halkı baskı altında tutmanın aracı olarak sürekileştiriliyor.

fransız polisiEge Deniz

“Terörle mücadele“ dünya burjuvazisinin, tekelci sermaye iktidarlarını koruyup kollamak için burjuva özgürlükleri dahi hepten yok edecek yasal düzenlemeler yapmayı perdelemek için sık başvurdukları bir argüman haline geldi.

Avrupalı emperyalist devletler bundan bağımsız değil. AB ülkelerinde her gün “teröre karşı” olduğu iddia edilen yeni önlemler alınıyor.

Fransa’da alınan karar bu yönelimin örneği. Paris’te 130’u aşkın kişinin hayatını kaybettiği Kasım 2016 saldırılarından bu yana OHAL altıncı kez uzatıldı.

İçişleri Bakanlığı tarafından dün açıklananan metinde, OHAL uygulamalarının “terörle mücadele çerçevesinde“ yasalaştırılması öngörülüyor.

Fransız hükümetinin kendisine daha fazla yetki tanıdığı yeni düzenlemeyle ev ve iş yerlerindeki arama yetkileri genişletiliyor. Buna göre şüphelilerin oturduğu bölgeden uzaklaşmaları yasaklanabilecek. Yeni “terörle mücadele yasası“nın 1 Kasım’dan önce Fransız parlamentosu tarafından da onaylanması gerekiyor.

‘Yeni nizam’

Tekelci kapitalist devletler tıpkı Fransa’da olduğu gibi Belçika, Almanya gibi örneklerde de görüldüğü üzere tüm toplumu cendereye alacak şekilde sıkı polisiye önlemlerle bir yandan devleti yeniden yapılandırıyorlar bir yandan da toplumu itaatkar bir çizgiye çekme çabasına girişiyorlar.

Toplumu “terör”le korkutarak işçilerin emekçi kesimlerin başlarını kaldırıp kendi hakları için mücadele etme duygusunu bile yaşamayacakları bir toplumsal atmosfer yaratmaya çalışıyorlar.

Denklem basit!

IŞİD’in saldırılarını bahane ederek askerin polisin yetkilerini artır. Bununla içiçe, zaten oynak ve belirsiz olan “terör“ kavramını iştediğin şekilde genişletip tüm toplumsal muhalefet kesimlerini hedef çak!

Oysa Avrupa metropollerinde IŞİD gibi örgütleri dolaylı yöntemlerle de olsa bizzat kendileri görmezden geldi. Onun önünü açan bizzat kendileri oldu. IŞİD hakkındaki hemen tüm bilgilere de sahipler. Öyle ki Avrupa ülkelerinden -küsuratına varana dek- kaç kişinin Ortadoğu’ya gidip IŞİD saflarına katıldıklarının, bunlardan kaçının tekrar Avrupa’ya döndüğünün bilgisine isim isim sahipler.

Bunlara karşı önlem alınması bu nedenle onlar açısından zor olmaz. Bunun için OHAL’e hiç ihtiyaçları yok.

Asıl mesele, tekelci kapitalizmin kriz dinamiklerinin üstüste yığılıp işleri zora sokmuş olması ve bunun sonuçlarına karşı işçi ve emekçilerde tepki ve öfkenin birikiyor ve zaman zaman patlamaların yaşanıyor oluşu. Burjuva demokratik hak kırıntılarını dahi yok etmeye yönelmeleri egemen sistemin bekasını sağlama almak istemelerinden kaynaklanıyor.

Diğer bir boyutu da dışa dönük olanı. Dünyanın çeşitli coğrafyalarında süren emperyalist yeniden paylaşım savaşlarında daha aktif ve saldırgan olmak, daha fazla silahlanma yönünde attıkları adımların toplum nezdinde de kabul görmesini sağlamak yani toplumu militarize edip rızalarını almak gibi hedeflerle birleşik atılıyor bu adımlar.

OHAL’ler, “terörle mücadle yasaları” halkı baskı altında tutmanın aracı

Aynı şekilde, katil ABD ve diğer emperyalist ülkeler Ortadoğu’daki müdahalelerinde hala -sanki besleyip büyüten kendileri değilmişçesine- IŞİD’i bahane etmiyorlar mı?

Ya da Erdoğan ve AKP hükümeti KHK’larla binlerce insanı işten atarken, binlercesini tutuklarken -ki bunların çoğunluğunu solcular, demokratlar, ilericiler oluşturuyor- yine “terör“ bahanesini kullanıp alaklalı alakasız herkesi “FETÖ’cü“ olarak suçlamadı mı? Türkiye’de uzayıp giden OHAL’in gerçek hedefinde toplumsal ilerici muhalefet dinamiklerini bastırmak olduğu açığa çıkmadı mı?

Fransa, Almanya gibi Avrupa devletlerinin de yaptığı bunlardan farklı değildir. Tüm toplumu “terör“ sopasıyla korkutup denetim altına alarak olası kalkışmalara baştan engel olmak! Ulaşılmak istenen hedef budur!

Avrupa halkları yerleştirilmek istenen bu “güvenlikçi nizam”ın süreklileştirilmesine izin vermemeli. “IŞİD Terörü tehdidi” karşısında OHAL benzeri uygulamalara sessiz kalınmamalı.

Aksi taktirde iş işten geçecek ve yarın birgün emekçiler olarak sokaklara çıkıldığında karşıda bir bariyer olarak “terörle mücadele yasası”nın yeni hallerini görmek kaçınılmaz olacak! Dilimiz varmıyor ama bir bakıma belki de “iyi”dir bu. Zira o vakit burjuvalara ve devletine karşı ekonomik-sosyal hakları korumak için dahi mücadele ve direnme azminin daha yüksek olmasına ihtiyaç olacak!

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close