DÜNYA

Baharı Ankara’da, Tekel’de karşılamaya!

78 günlük direniş, kaldığı yerden 1 Nisan’da yeniden başlayacak ve büyütülecek. Tekel işçisinin illerde büyütmeye çalıştığı direniş, bu anlama geliyor. Tüm yayma çabalarına ve 2 Nisan’da dönülmesi manevrasına karşı, 1 Nisan 1 Mayıs’a taşınmalıdır. Bunun için tüm güçlerimizle 1 Nisan’da Ankara’da Tekel direnişçileriyle beraber mevzilenmeliyiz!

tekel (*) Tekel işçileri, 78 günlük direnişin ardından Tek Gıda-İş’in “direnişi illerde büyütme iddiasıyla” çadırlar dağıtılarak illerine gönderilmişlerdi. 4C’nin maddelerinin esnetilmesi gibi önemli kazanımı olan direniş, 4C ve sendika ağalarıyla hesaplaşmasını bitirmeden yarıda bırakıldı. Çadır alanından istemeden ayrılan ve sokak mücadelesiyle direnişin tam kazanıma ulaşacağını bilen işçiler, isteksiz de olsa illerinde direnişi anlatmaya ve 1 Nisan’daki eyleme hazırlanmaya döndüler.. Sendika tarafından “bir gece1000 işçiyle kalma” şeklinde formüle edilen eylem, işçiler tarafından daha dönüldüğü ilk günlerde 1 Nisan’da tekrar Ankara’ya gelme ve bir daha dönmeme şeklinde planlandı bile.

Direnişin üzerinden geçen haftalarda direnişleri ziyaret eden, 1 Nisan için kitle örgütlerini gezen ve daha fazla sayıda arkadaşını ikna etmek için çalışan direnişçiler, 1 Nisan’a sayılı günler kala faaliyetlerini hızlandırdılar. Ancak direniş alanında olduğu gibi illerde de manzara direnişçi işçilerin koşturması, sendikanın ise yattığı yerden sadece göstermelik eylemler düzenlemesi şeklinde cereyan etti. Bir elin parmağını dahi geçmeyecek birkaç il dışında çadırlar kurulmadı, kurulamadı. İşçilerin onca dayatmasına rağmen Malatya, Antakya gibi birkaç il dışında önemli bir mevzi olabilecek çadırlar hayata geçirilemedi. İstanbul’da ise adeta komedi gibi son iki günde çadır kurulmasına çalışılıyor..

İllerde manzara böyleyken, görülüyor ki Ankara’da Sıhhiye’de bu defa direnişi kaldığı şekliyle değil, daha militan, daha hareketli bir biçimde devam etmek, yine öncü işçilerin ve devrimcilerin omuzlarında. Tek Gıda-İş’in gerek illere döndükten sonraki tutumu, gerek 24 Mart’ta yaptığı toplantı kararlarını açıklamayışı ve bunu 2 Nisan’a saklayarak “7 ay boyunca eylemlerin giderek kitleselleşeceğine”, yani yayılacağına ve pasifleştirileceğine işaret etmesi de gösteriyor ki, sendika ağalarının kafasındaki plan 2 Nisan’da eylemi bitirmek ve çadır kurdurmamak şeklinde. Öncü işçiler başta olmak üzere Tekel işçilerinin Ankara’ya gelecek çoğunluğu ise 1 Nisan’a kadar olan süreyi bir “mola” ve güç toplama olarak değerlendirip 1 Nisan’a geri dönüşsüz olarak hazırlanmakla kalan sürelerini geçiriyor..

İşte bu kararlılık da gösteriyor ki çatışma yine işçilerle polis arasında değil, işçilerle sendika arasında geçecek. İşte bu nedenle başta öncü işçiler olmak üzere Tekel direnişinin ve devrimcilerin sendika ağalarının manevralarına ve oyalama taktiklerine hazırlıklı olarak Ankara’ya gitmesi gerekiyor. Öncü işçilerin burada dikkat edecekleri ikinci şey ise, alanda işçiler arasında sendika tarafından sözde “önemli eylem kararları alıyormuş” görüntüsüyle yaratılacak bir bölünmeye asla izin vermemek, ancak diğer işçi kitlesini de asla sendika ağalarının etki alanına terk etmemek olmalıdır. Bu nedenle daha bu son kritik haftadan itibaren yoğunlaştırılmış bir şekilde iç birliği sağlamlaştıracak adımlar atılmalı, komite çalışmaları hızlandırılmalıdır.

1 Nisan Ankara eyleminde rastlayabileceğimiz en tehlikeli işaret bu olmakla birlikte ikinci tehlikeli kıskaç, yasalardan beklentidir. Danıştay’ın bugün Anayasa Mahkemesi’ne 4C’nin iptali için açtığı dava, burjuvazinin kendi içinde anayasa üzerinden yürüttüğü meydan savaşındaki silahlardan biri olarak değerlendirilebilir olmakla birlikte, işçiler için Ankara’daki kitleselliği artıracak bir malzemeyken, diğer yandan umut bağlanacak, sonuç alınacak ve gözlerin oraya dikileceği bir adres asla olmamalıdır. Direnişin son günlerinde sendika tarafından sokakta yaratılan bir direnişin içini boşaltmak için yapılan şey, tam da buydu. Buna düşmeye asla izin verilmemelidir. Keza, Danıştayın 4C ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı da 1 aylık başvuru süresi ile ilgilidir, yani sendikanın yarattığı havadaki gibi 8 ay boyunca bu kararın geçerli olması diye bir şey yoktur. Bu nedenle 1 Nisan’da başlatılacak ve güçlenerek büyüme “riski” olan direnişin ilerleyen günlerde tekrar bir Danıştay kararı ile karşılaşması süprizine karşı direniş alanının tahkim edilmesi önemlidir. Bu sorumluluk da hem öncü işçilerin hem de devrimcilerin omuzlarındadır.

1 Nisan’ı 1 Mayıs’a taşıma görevi

1 Nisan direnişi, daha şimdiden Tekel direnişçilerinin nezdinde 3 Nisan’a taşınmış gibidir. Ancak burada asıl önemli olan, direnişi büyütmek, 1 Mayıs’a taşımak ve 4C’nin iptaliyle ve işçilerin özlük haklarıyla başka kurumlara yerleştirilmesini sağlayacak, mücadelelerini diğer özelleştirme mücadeleleriyle birleştirecek bir hatta çekmektir. Direnişin büyümesi, çeperini genişletmesi, taleplerini geliştirmesinde büyük payı olan devrimci-demokratlara burada 78 günlük direnişte olduğu gibi büyük görevler düşüyor. En başta 1 Nisan eylemine olabildiğince kitlesel katılmak, Ankara’daki canlılığı büyütmek, işçilerle burada kaynaşmak ve onlara etkimek, öncü işçilerle birlikte güçlü bir hat oluşturmak için son derece gerekli bir “ayrıntı”dır. İkincisi, eylemde sadece 1 Nisan’la sınırlı olmayacak ve direniş alanını sürekli güçlü tutacak, tekrar çadır kurulmasını bir mevzileniş gereklidir. Tüm güçler bu nedenle Ankara’ya dönmeli ve yığılmalıdır. Ve kafalarda hem sendika bürokrasisine, hem devlete hem de işçilerin olası geri tutumlarına karşı öncülük görevi netleşmiş, buna göre hazırlanmış olarak yığınak yapılmalıdır.

Tekel direnişi sokakta doğdu, sokakta büyüdü, taleplerini ve kazanımlarını sokakta büyüttü. Direnişin rövanşı için, yeniden sokakta alevlenmesi için 1 Nisan Ankara eylemi ve sonrası büyük önem taşıyor. Bu defa asla 78 günlük direnişte olduğu gibi can bedeli sürdürülen 78 günlük direnişin bedelleri üzerine sendika ağalarının yatmalarına izin verilmemelidir. Sadece onlar değil, sermayenin neoliberal saldırılarının vites büyüttüğü bu günlerde, sınıfın yeni kazanımları ve mevziler elde etmesi için Tekel direnişi büyük bir eşik anlamına geliyor. Direnişi bu yüzden yeniden büyütmek, yeniden sokağa taşımak ve kazanımı tam anlamıyla elde etmek büyük önem taşıyor. 1 Nisan’ı 1 Mayıs’a, 26 Mayıs’a ve 4C’nin iptaline taşıyacak mücadele, Tekel direnişinin kazanımından, Ankara’dan, 1 Nisan’dan geçiyor. Tüm güçlerimizle 1 Nisan’a Ankara’ya!

Daha fazlası

İlgili

Close