DÜNYA
Daha şimdiden kazandık!
Mısır Başkentinin kalbi ve Mübarek karşıtı göstericilerin toplandığı Tahrir Meydanı’ndan röportaj
Mısır‘da internet bağlantıları kesildiği için Kahire‘de yaşayan gazeteci Marion Guénard, bu makaleyi telefonla yazdırdı.
Marion, bütün günü göstericilerin toplandıkları Tahrir Meydanı‘nda geçirdi. Makaleyi dikte etmeyi bitirince pencereden baktı: Caddede sıralanmış bir dizi tank duruyordu. Aşağıda Marion’un anlattıklarını bulacaksınız:
Kahire’deki göstericiler: “İktidardaki, donuna yap!”
Kahire: Üstgeçidin üzeri kan lekeleriyle kaplanmış. Bu, binlerce el üzerinde taşınan genç bir adamın bedeni, hemen bir şehit mertebesine yükselmiş. Dehşet çığlıkları yükseliyor, gözlerden yaşlar boşalıyor. Bir protestocu; “Polis bize ateş ediyor, köpek bunlar!..” diye bağırıyor.
Bugün 5. gün, binlerce Mısırlı Özgürlük alanı olan Tahrir Meydanı’nda toplandı. Her zamankinden fazla tank olmasına, havada patlayan mermilere, kurban sayısının artmasına rağmen öncekinden çok daha fazla sayıda kararlı insan var. Arkalarındaki Ulusal Demokratik Parti merkezi alev alev yanıyor.
“Kanımı döken bu hükümeti istemiyorum”, 32 yaşındaki genç bir kadın Ola Shabaan, umutla parlayan gözleriyle teminat veriyor:
“Hayatımızın bedelini ödemek zorundaysak bile, ödenecek bedelin bu olduğunu düşünmüyorum. Bugün ne yapılıyorsa, Mısır’ın zaferi için, çocuklarımız ve gelecek kuşaklar içindir.”
Silah sesleri yoğunlaştı. Çevredeki sokaklarda polis ve göstericiler arasında çatışmalar yaşanıyor. Kafası kan içinde, gövdesi ve bacakları küçük plastik mermilerle delik deşik olmuş düzinelerce yaralı cephenin ön saflarına koşuyor. Silahlar ve molotoflar elden ele dolaşıyor.
Bousseina Said Cuma günü cephenin ön safındaydı. “Önce dirseğimden, sonra kafamdan vuruldum; bir kurşun da kafamı sıyırdı” diyor kolu bandajlı ve yanağını oğuşturan 35 yaşındaki kuaför: “Ama umurumda değil, ben bu hükümetin kanımı dökmesini istemiyorum.”
Daha sonra protestocular, arabaları üzerine tünemiş askerlere meydan okudular. Bir sivil, “Biz size saygı gösteriyoruz, orduyu seviyoruz! Ama Mübarek’i istemiyoruz. İstifa etmeli!” dedi onunla yüz yüze gelen subaya sarılmadan önce… “Biz de Mısırlıları seviyoruz” diye yanıtladı subay.
Cuma gecesi Cumhurbaşkanı, ayaklanmayı bastırmak için takviye askeri birlikleri çağırdı. Ama bu kesinlikle tehdit olarak kalmadı. Kuzey Kahire’de Shubra Mahallesi 30 numarada oturan Sami Hattab; “Kimin orduyu seçeceği açık değil, halk mı Cumhurbaşkanı mı?” diye soruyordu. “Orduya bizim ihtiyacımız var. Tıpkı Tunus’taki gibi onunla Cumhurbaşkanı’nı düşüreceğiz!”
Kaos krallığı
Gece yaklaştıkça durum giderek karmaşıklaşmaya başladı. Ortalıkta söylentiler dolaşıyor: “Buradan ayrılmak zorundayız, sokağa çıkma yasağını ihlal edenlere ateş edilmesi kararı almışlar” dedi bir protestocu. Aniden kitleden kükremeyi andıran bir ses duyuldu. Toplu bir sevinç dalgası çığlıklaştı. Protestocular birbirlerine sarılıp öpüyorlardı. Ama sevinç kısa sürdü. Hüsnü Mübarek‘in ülkeyi terkettiği haberi yanlıştı.
Protestoculardan biri, “Bunun sokağı terketmemiz için bir aldatmaca olduğundan eminim” dedi.
Ordu, şiddet ya da bilgi kirliliği… ne olursa olsun Bahaa emindi. 52 yaşındaki Mısırlı, meydan okumanın yabancısı değil. 1977 yılında bu rejimi sallayan ekmek ayaklanmaları sürecinde de sokaktaydı: “Biz zaten kazandık. Onlar interneti ve telefonu kestiler. Kuşkusuz bize karşı inanılmaz bir şiddet uyguluyorlar, çünkü korkudan donlarına ediyorlar!”
Alinteri.org