DÜNYA
Güney Sudan’daki katliamın hatırlattığı
Sudan ve ondan bölünen Güney Sudan emperyalist müdahaleler sonucu uzun yıllardır iç savaşlarla kavrulan bir bölge.
YAŞANACAK DÜNYA– Güney Sudan’ın Gogrial eyaletinde Gogrial Vali Yardımcısı Agoth Mel, ülkenin kuzeyindeki eyalette, „Güney Sudan’ın en büyük etnik grubu Dinka’ya mensup Apuk ve Aguok kabileleri arasında „çatışma çıktığını, olayda en az 38 kişinin öldüğünü, 35 kişinin yaralandığını“ açıkladı. Sebep: Arazi ve otlak anlaşmazlığı!
Emperyalizmin, kaderiyle oynadığı coğrafya
Uzun yıllardır iç savaşlarla, kabile (ya da ‘etnik’) çatışmalarla dolu bir geçmişe sahip Sudan (ve ondan bölünen Güney Sudan)’daki bu resim emperyalizmin ürünüdür. Sırf ‘enerji rezervleri’ bakımından zengin ve jeostratejik açıdan önemli bir bölge olduğu için ta İngiliz emperyalizmin tartışmasız hüküm sürdüğü zamanlardan bu yana durulmayan savaşlarla kavrulan bir coğrafya.
İngiliz emperyalizminin sömürge döneminde temelini attığı ayrılık tohumlarının kısa sürede yeşermesiyle onyıllarca içsavaş felâketiyle boğuşan ve katliamlara kurban edilen Sudan halkı, 2005’teki anlaşma ve 2011’deki referanduma dayalı ayrılıktan sonra “barışa kavuşacağını“ düşünüyordu.
Bölündüler ama…
Ama emperyalizmin elini attığı yerde barışın ve huzurun varolmayacağının tipik bir kanıtı olarak, petrol rezervlerinin kontrolü yüzünden başlayan gerginlik kısa zamanda çatışmaya dönüştü ve iki ülkeyi tekrar savaşın eşiğine getirdi. Çin ve Rusya El Beşir’i destekliyor, Batılı güçler ise Güney’in arkasında duruyorlardı. Aynı Batılı güçler, bölünmeden hemen sonra Güney Sudan’ı, Sudan’la aralarındaki tampon bölgede yer alan ve petrol rezervleri açısından zengin olan bölgede hak iddia etmesi için de cesaretlendiriyorlardı. Ne zamanki Güney Sudan’ın ürettiği petrolün önemli bir kısmı Çin’e gitmeye başladı ve Çin bu yeni ülkenin en önemli ekonomik partnerlerinden biri haline geldi, Batılı emperyalistlerin tutumu da değişmeye başladı.
Bağımsızlığını kazanması sürecinde Güney Sudan’ı destekleyen Batılı emperyalist güçler (çünkü petrol rezervlerini elinde tutan Sudan yönetimi Batı’nın planlarına uygun hareket etmeyi reddediyor veya işi yokuşa sürüyordu), sonrasında ise Güney’in hizaya gelmesi için Sudan’ın Darfur katliamlarıyla ünlenmiş lideri El Beşir’in çıkışlarına göz yummaya başladılar. Kendisine sunulan fırsatı kullanmakta gecikmeyen El Beşir’in talimatıyla, sivillerin yaşadığı bölgeler de dahil olmak üzere Güney’deki birkaç şehir Sudan uçakları tarafından bombalandı ve sınıra yakın bazı bölgeler işgal edildi.
Sudan’ın niyetinin Güney’e gözdağı vermenin ötesine geçtiğini fark eden ABD derhal tutumunu değiştirerek (İngiltere ve Fransa da onu takip ettiler), Sudan’ın bombardımanı hemen durdurması gerektiğini, aksi takdirde garantör olarak müdahale etmek durumunda kalacaklarını ilan etti. O zaman işbaşında olan Obama’nın bu çıkışı karşısında Rusya ve Çin de karşı açıklamalarda bulunarak Sudan’ın (kuzey) meşru müdafaa hakkının bulunduğunu öne sürdüler. Emperyalistler Sudan halkının kaderiyle oynarken, silah tacirleri de her iki ülkeye olan silah satışlarını arttırdılar. İsrail Güney Sudan’a ve Rusya da Sudan’a milyon dolarlık silah satışı gerçekleştirdi.
Emperyalistler arasındaki kapışmalarda bölme-parçalama süreçleri burada da kalmadı. Güney Sudan da kendi içinde çatırdamaya başladı.
Sudan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Güney Sudan, Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit’in 16 Aralık 2013’te yardımcısı Riek Machar’ı “darbe teşebbüsünde bulunduğu” iddiasıyla görevden almasının ardından iç savaşa sürüklendi. İç savaşta yaklaşık 50 bin kişi hayatını kaybetti, milyonlarca kişi evini terk etmek zorunda kaldı.
Bütün bunlardan geriye kalan ise, sürekli silahlandırılan devletler-devletçiler-gruplar-çeteler ve toplu katliamlar, yıkımlar…
Emperyalizm kovulmadan dünyanın diğer savaş bölgelerinde olduğu gibi Afrika ve Sudan’da da halkların kırımı durmayacak!