DÜNYAİŞÇİ SINIFI

İşçi cesetleri üzerine basarak…

Japonya’da son yıllarda aşırı çalışmadan dolayı işçi ölümlerinde artış var.

YAŞANACAK DÜNYA- Emperyalist Japonya kapitalist karların azamiye çıkarılmasında ‘çalışma yöntemeri’ ve ‘üretim organizasyonları’ konusunda kapitalist dünya tekellerine ‘örnek’ olagelmiştir.

“Japon modeli“, daha özelleşmiş bir biçim olarak “Toyota modeli“ gibi isimlendirmelerle anılan, ‘etkili’ sonuçlarından sıkça bahsedilen “Japon mucizesi“ burjuva ekonomistler tarafından “post-fordist ve esnek üretim modeli“ne hep örnek gösterilmiştir.

Üstüne gizemli sıfatlar yapıştırılan bu tür üretim organizasyonları ve çalışma biçimlerinde aslında özsel olarak yeni bir şey yoktur. Kapitalizm yeryüzünde var olduğundan beri işçilerin sırtından artı-değerler yaratıp bunlara el koymak ilkesi değişmeden kalmıştır.

Ne kadar artı-değer o kadar kar

Bu ilke çerçevesinde, emek sömürüsü ne denli yoğunsa o kadar çok artı-değer, ne denli artı-değer gaspı yapılmışsa o kadar çok karlar elde edilir.

Bunun yolu ise hiç değişmez, bir o kadar da ‘basit’tir. Aynı yolun iki yöntemi vardır: Bir işçiler daha uzun süreler çalıştırılır yani işgünleri uzatılır. İki, toplam yaratılan değerden artı-değer bölümünü çoğaltmak için değerin gerekli kısmı azaltılır, yani gerekli-emeğin para biçimi olarak ücretler en aşağıya çekilir. Bu da iki şekilde yapılır; ya yeni makineler üretime sokularak metaların ucuzlaması sağlanır ve gerekli-emeğin fiyatı düşürülür, dolayısıyla işgünü sabit kalmakla birlikte artı-emek kısmı büyütülmüş olur ya da ücretler doğrudan baskılanır. Bu temel iki yöntem hiç şaşmaz, tüm kapitalist zamanların amentüsüdür.

Bilindiği gibi Marx ilkine yani işgününün uzatılmasına ‘mutlak artı-değer’ ikincisine ise ‘nispi artı-değer’ demiştir.

Japon tekelci kapitalizminin de yaptığı bunlardan ibarettir. O çok gizemli sıfatlarla anılan üretim modellerinde emek sömürüsünün bu temel iki biçimi söz konusudur.

Nispi emek sömürüsünü artıran post-fordist ya da Toyota modeli gibi üretim organizasyonlarını çabucak oturtan ülkelerden biri olmakla ünlüdür.

Japonya aynı zamanda, dünya genelinde çalışma saatlerinin en uzun olduğu ülkelerden biridir. Tekelci karların azami seviyede korunmasının giderek çok daha fazla zorlaşmış olduğu tekelci kapitalizmin içsel sorunlarını en fazla yaşayan bir ülke olduğu için de bunları ‘mutlak artı-değer’ sömürüsüyle yani işgünlerini uzun tutarak aşmaya çalışmaktadır.

Uzun iş saatleriyle artan ölümler

Japonya’da bu nedenle son yıllarda aşırı çalışmaya bağlı ölüm olaylarında artış yaşanıyor.

Aslında işgünlerinin uzun olmasının yeni bir şey olmadığı ülkede artan işçi ölümlerine dair yine haberler düştü basına. BBC Türkçe’de çıkan haberden bir bölümünü aktarmak bile “azami kar“ hırsının toplum açısından nelere yol açtığını göstermeye yeter;

Naoya bilgisayarları seven bir gençti ve işini, Japonya’nın rekabetçi istihdam piyasasında kaçırılmaz bir fırsat olarak görüyordu.

Ama iki yıl sonra işler ters gitmeye başladı.

Annesi Nişigaki, “Çok meşgul olduğunu ama yine de iyi olduğunu söylüyordu” dedi ve oğlunda gözlemlediği değişimi anlattı:

“Babamın cenaze töreni için eve geldi, yataktan kalkamıyordu. ‘Kalkamıyorum, izin ver biraz uyuyayım. Özür dilerim anne ama uyumama izin ver’ dedi.”

Nişigaki, iş arkadaşlarından oğlu Naoya’nın gece gündüz çalıştığını öğrendi.

“Genelde son tren saatine kadar çalışırdı, treni kaçırdığında ofisteki masasında uyurdu. En kötüsü, bir defa geceden sabaha kalıp, aynı gün gece 10’a kadar çalışmıştı. Toplam 37 saat” diyor annesi.

İki yıl sonra Naoya, 27 yaşında aşırı dozda ilaç kullanımından öldü. Ölümüne resmi olarak ‘karoşi’ tanısı kondu. ‘Karoşi’ Japonya’da aşırı çalışma bağlı ölüm için kullanılan bir ifade.

Japonya’da çalışma saatlerinin uzun olması yeni bir durum değil. Uygulama ilk olarak 1960lı yıllarda başladı. Son dönemde ise karoşi ölümlerinde artış yaşandı.

Japon reklam ajansı Dentsu’da çalışan 24 yaşındaki Matsuri Takahaşi, 2915 yılı Noel günü kaldığı yurttan atlayıp intihar etti.

Takahaşi’nin ölümünden sonra genç kadının çok az uyuduğu, ayda en az 100 saat fazla mesai yaptığı ortaya çıktı.

Makoto Iwahaşi, bunun özellikle işe yeni başlayanlar arasında çok olağandışı bir durum olmadığını söylüyor.

Bir araştırmaya göre Japon şirketlerin yaklaşık dörtte birinde işçiler, ayda 80 saatten fazla çalışıyor, çoğu zaman maaş alamıyor. Çalışanların yüzde 12’si, ayda 100 saati aşıyor.

Bu yılın başında hükümet, fazla mesai süresini ayda ortalama 60 saatle sınırlandırdı. Şirketler ‘yoğunluğu’ gerekçe göstererek 100 saate kadar fazla mesaiye izin veriyorlardı. Bu sınır ise ‘karoşinin kırmızı çizgisi’ olarak görülüyor.

Özellikle genç işçi ölümlerinin arttığı Japonya’da mutlak ve nispi sömürünün tüm biçimleri yaşanıyor. Japon kapitalizmi işçi cesetleri üzerinde yükseliyor…

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close