İŞÇİ SINIFI

İşçileri tehdit eden ‘yeni kölelik’ biçimi

‘Sıfır saat sözleşmesi’ asgari ücret hakkını tümüyle yok eden bir sistem.

Ege Deniz

Marx daha dünya kapitalizminin emperyalizme dönüşmediği zamanlarda, ’emeğin korunması’ açısından işçilerin uzun işgünlerinde çalıştırılmaları kadar tehlikeli olan diğer şeyin işçilerin gerekli olandan daha az çalıştırılmaları ihtimali olduğuna işaret etmişti.

Günümüzün İngiltere’sinde düşük saat ücretleriyle işçilerin haftada kaç saat çalışacaklarını dahi tümden belirsizleştiren bir sömürü biçimi yaygınlık kazanıyor: “Sıfır saat sözleşmesi“.

Brexit referandumunun ardından erken seçime giden İngiltere’de, Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi’nin “seçimleri kazanması durumunda sıfır saat uygulamasını kaldıracağını“ vaat etmesiyle konu yeniden gündem geldi. İşçilerin karşı çıktığı bu uygulamayı Başbakan Theresa May açıktan savunuyor ve Corbyn’in bu vaatlerini “sorumsuzluk” olarak niteliyor.

Bu çalışma sistemi nedir?

Sıfır saat iş sözleşmesi, işçinin belirli bir patron için çalışmayı kabul ettiği, ancak herhangi bir garantili çalışma süresinin olmadığı, bu nedenle ücretin de garanti olmadığı bir çalışma biçimi.

Bu çalışma biçiminde patron işçilere sadece onlara ihtiyaç duyduğu zaman ücret ödüyor. Esnek ve güvencesiz çalışmanın son haddi olan bu biçiminde patron, işçinin tatil, analık izni, sosyal sigorta, çalışmak için beklerken geçirilen boş zaman gibi ücretlerini ödemek zorunda kalmıyor.

İngiltere’de 1996 yılında iş kanununda yapılan değişiklikle uygulamaya konan bu sistem özellikle hizmet sektöründe çalışan emekçileri etkiliyor. Bu şekilde çalışan işçi sayısı 2004’te yüzde 4’ten 2011’de yüzde 8’e çıkmış. 2004’te 100 kişi ve fazlasının çalıştığı her 100 işyerinden 11’i bu şekilde sözleşme yaparken bu sayı 2011’de yüzde 23’e dayanmış. Sonraki yıllarda da hızlı bir yükseliş olmuş ve hizmet sektöründe yaygınlaşan bu sistemde çalışanların sayısı son bir yılda %13 oranında artarak bir milyona ulaşmış. Bu sayı tüm istihdam edilenlerde oranlandığında yüzde 2,4’den 2,9’a çıktığı anlamına geliyor.

Giderek yaygınlaşıyor

Örneğin ülkenin en büyük spor mağazaları zinciri Sports Direct şirketi çalışanlarının yüzde 90’ını bu şekilde çalıştırıyor.

Bir başka örnek McDonalds. İngiltere’de bu sözleşme ilişkisiyle 82.000 kişi çalıştırıyor. İşin sürekli, işçi sirkülasyonunun çok, kalıcı ekonomik-sosyal hakların fiilen yok edildiği bu tür işlerde böylece işçiyi az çok güvenceye alacak “yüklerden“ patronlar azade edilmiş oluyor.

En çok kadınlar ve gençler

Sıfır Saat Sözleşmesinden en çok etkilenenlerin ise gençlerin ve kadınların olması şaşırtıcı değil. Bu şekilde çalışanların yüzde 55’i kadınlardan oluşmakta. Sıfır saat sözleşmesi yapan işçilerin yüzde 55’i 16 – 35 yaş aralığında.

Emeği ‘yeniden üretim koşulları’ olmaksızın tüketiyor

Sıfır saat sözleşme, “tam esneklik“ ve işçinin tümüyle ‘nesneleşmesi’ demek. Bu, işçinin bir nesne gibi sürekli tüketilmesi onun kendi enerjisini gücünü kuvvetini yeniden yerine koymasının giderek imkansızlaştırılması sonucunu doğuruyor.

Çünkü burada işçinin emek-gücünün yeniden üretimi için gerekli olan masraflardan patronun tamamen azade edilmesi söz konusudur. Antik çağlardaki kölelikte bile köle sahipleri kölelerinin emeğinden devamlı faydalanmak için onlara iyi bakar, bir şekilde barındırır, iyi besler ve gücünün kuvvetinin yerinde olmasını sağlardı. Sıfır saat çalışma sistemi bu yönden eski köleliğin de gerisindedir. Sadece ihtiyaç duyduğunda işçiyi çalıştırır, sadece çalıştırdığı saatlerin ücretini verir ve işçinin yaşamını (barınma ve diğer ihtiyaçlarını giderme) nasıl sürdürdüğüne, bunu yapabilmek için daha ne kadar paraya ihtiyaç duyduğuyla ilgilenmez.

Toplam ücreti asgarinin de çok altına düşürüyor

Bu sözleşmeler işçi açısından taşeron ya da kiralık işçi sözleşmelerinden de beterdir. Ve ondan farklı olarak, aynı anda birden çok patron için çalışılmasını da engelliyor. Ücretler ise bu tür işlerin gittikçe daha fazla “niteliksizleştirilmesine” bağlı olarak, tam zamanlı sözleşmeli işçilerin ücretinin yüzde 40 altında oluyor.

Bu arada, İngiltere’deki bu sisteme Türkiye’de en benzer çalışma biçimi çağrı üzerine çalışma olduğunu söyleyelim. Ancak kısmi süreli çalışmanın bir biçimi olan çağrı üzerine çalışmada işçiler çalıştırılsın ya da çalıştırılmasın haftalık 20 saatlik ücrete hak kazanıyor. Sıfır saat çalışmada bu bile garanti değil. (Ama hemen ekleyelim; Türkiye kapitalizmi taşeron sistemini, kiralık işçi uygulamasını, çağrı üzerine çalışmayı ve daha nicelerini nasıl ‘ileri’ kapitalist ülkelerden öğrendiyse “sıfır saat sözleşme sistemini“ de fırsatını bulduğunda ithal edecektir!)

Dünya kapitalizminin işçi sınıfı açısından nasıl barbarca bir kölelik sistemi yarattığını salt bu kıyaslamada bile görüyoruz. Emperyalist kapitalizmin kronikleşmiş kendi içsel krizlerini geçici de olsa hafifletmek, düşen kar oranlarını yine geçici olarak telafi etmek için işçiyi emeğini bir nesne gibi nasıl pervasızca kullanıp tükettiğini de…

İşçi sınıfının geleceği için…

Güvencesiz çalışma, sendikasızlaştırılma, esnek ve fiilen sözleşmesiz çalışma gibi sömürü biçimleri dünya işçi sınıfının asgari düzeyde yaşamasını bile olanaksızlaştıran uygulamalar olarak giderek yaygınlaşıyor. Bunlara karşı ciddi mücadeleler vermek artık ölüm kalım derecesinde önem kazanıyor.

Uzun çalışma saatlerine karşı olduğu kadar varolan düşük saat ücretleriyle hesaplanan az çalışma sürelerine karşı da işçilerin ekonomik-sosyal haklarını güvenceye alacak talepler doğrultusunda çetin bir mücadele verilmeli.

İşçilerin yaşamını tehdit eden iki yönden geliştirilen saldırıları bertaraf etmek için en başa ‘4 saatlik işgünü 8 saatlik ücret’ talebi başa yazılmalı.

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close