Avrupa ülkelerinin korona kısıtlamaları sürecinde uygulamaya soktuğu “Uygun olan her işletmede evden çalışma zorunluluğu” özellikle beyaz yakalılara yeni prangalar taktı.
Gülenay Eren
Gazete Duvar’ın yayınladığı “Avrupa’da evden çalışanların‚ işten kopma’ hakkı için kampanya” başlıklı yazıda, Avrupa Parlamentosu’nda görüşülen yasa tasarısı için hükümetlerle lobi gündemde.
Evden dijital araçlarla çalışanların mesai saatlerinin ofis ortamında göre esnekleşmesi, fiili olarak aktif çalışma saatlerini arttırdı. Geçen ay Avrupa Parlamentosu’nda mesai saatleri dışında evde çalışan kişilerin işle bağlantısının kopmasına izin veren ve işveren tarafından cezalandırılmasını engelleyen bir yasa çağrısında bulunulmuş ve taslak olarak kabul görmüştü. Tasarı bağlayıcı olmamakla birlikte 472 ‘evet’ oyuyla kabul edilmişti.
Stanford Üniversitesi’nin Mayıs 2020 tarihinde yayınladığı istatistiklere* göre pandemi öncesi dünya genelinde Amerikan modeli olarak bilinen Homeoffice ortalama yüzde 18 oranındayken, pandemi sonrası bu ortalama yüzde 42 seviyesine çıktı.
Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip Almanya’da 2,6 milyon çalışan ‘Kısa Çalışma Ödeneği’ alırken -ki bunlar hizmet sektörü, kapalı olmasına karar verilen işletme çalışanları- yaklaşık yüzde 20’lik çalışan (8,3 milyon) kısa çalışmaya geçti. Özellikle eğitim, finans şirketleri… gibi sektörlerde çalışan full ya da yarı zamanlı Homeoffice’e geçen yaklaşık 10,5 milyon kişi var. Homeoffice’e geçen çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 45’i (10,5 milyon).
Almanya’da evden çalışanlar 35 dakika ücretsiz çalışıyor
Ülkeler arasında farklılıklar olsa da, Almanya’da evden çalışanlar yaklaşık 35 dakika ücretsiz çalışıyor. Bu rakam Avrupa genelinde ortalama yaklaşık 50 dakika. Dünya genelinde yapılan araştırmalarda ise çalışma saati dışında evde iş için bilgisayar başında ortalama her gün iki saat daha fazla zaman geçiriliyor.
IFO-Institut, evde çalışmanın zorunlu hale geldiği pandemi döneminde yapılan Homeoffice anket sonuçlarına göre 2020 Aralık’ında bir istatistik yayınladı. Almanya’yı baz alan istatistiklere göre olumlu-olumsuz yanlarıyla hem patronlar hem de çalışanlar açısından bir değerlendirme raporu bu.
İş kalitesinin yüzde 56 oranında arttığı, lojistik giderlerin yüzde 55 azaldığı saptandı. Peki çalışanlar için ne değişti? Önce olumlu yanlarıyla irdeleyelim.
Stres ve kirlilik azaldı
İş ile ev arasında geçen zamandan, yaşanan stresten uzaklaşıldı. Genel olarak ortak kanı trafik yoğunluğunun azalması, plazalardaki enerji harcamasının düşmesi, doğanın daha az kirlenmesine katkı sağladı. Çalışanların bir kısmı, -özellikle bekar olanlar- özel yaşama daha fazla vakit ayırabildiklerini, ev ortamında kendilerini daha rahat hissettiklerini belirtti. Bürolarda yaşanan “dikizlenme” stresini direkt hissetmeyenlerin oranı sadece yüzde 28.
Pandemi bittikten sonra da evde çalışmaya devam etmek isteyenlerin oranı yüzde 46 civarında.
Patronlar “dijital mobbing”i güncelledi
Evden çalışmaya karşı tereddüt, kontrol mekanizmasının büro ortamına göre daha zayıf kaldığını düşünen patronlar “dijital mobbing” terimini güncelledi. Çalışma saati bitmesine rağmen, şirketler tarafından açılan dijital sayfalar, e-mail adresleri vs. üzerinden çalışana sürekli ulaşıp iş verme, çalışanın kaç saat şirket için çalıştığını kontrol etme, pandemi döneminde işini kaybetme korkusu yaşayan çalışana yeni taleplerle performans ölçümü kuralları dayatma, üst kademedeki yöneticilerin alt kademeye doğru yayılan baskı araçlarını dijital kontrol mekanizmalarıyla meşrulaştırması… Liste uzayıp gidiyor. Bu baskılanmayı yaşayan çalışanların oranı yüzde 71.
Evden çalışanlarda fiziksel/psikolojik sorunlar
Homeoffice çalışanlarında artış gösteren fiziksel sorunların başında fıtık, kireçlenme ve kas ağrıları geliyor. Bu gruptaki çalışanların büyük çoğunluğu psikolojik olarak uyku problemi, depresyon, kaygı bozukluğu ve aşırı yorgunluk sorunları yaşıyor. Sürekli kontrol altında olduğu hisseyle yaşayan milyonlarca beyaz yakalı psikolojik danışmanlık alan en büyük çalışan kitlesini (yüzde 41) oluşturuyor.
Özellikle yalnız çocuk yetiştiren Homeoffice çalışan kadınların psikolojik olarak depresyona girmesi daha yoğun (yüzde 68). Okul ve yuvaların kapanmasıyla evde kalan küçük yaş grubundaki çocukların fiziksel ve sosyal bakımları, iş ve dijital ders saatleriyle çakışan saat dilimleri, iş performansını olağanın üzerinde yükseltmesi için harcanan ekstra enerji, evde öğretmenlik, rutin işler… yalnız anneleri tüketen bir mekanizma haline dönüştü. Homeoffice yapan çoğu kadın, yalnızca yalnız olanlar değil işverenlerin kabulü oranında çalışma saatlerini düşürdü. Haliyle düşen iş saatleriyle gelirlerinde de düşme yaşandı.
Evden çalışma ve faturalar
Yasal olarak düzenleme bu alanla ilgili yetersiz olduğu için, patronlar Homeoffice çalışanların kullanması zorunlu teknik araçları karşılamakla yükümlü değil. Patronların yüzde 78’i teknik olanakları karşılamadı ya da ücretini ödemedi. Teknik olarak donanımın daha yüksek olduğu bürolarda aynı teknik olanaklara sahip olmayan evlerde çalışanlar bu handikaplarla da boğuşmak zorunda. Çalışanların yüzde 81’i evde çalıştıkları için faturaların yükseldiğini, enerji tasarrufu yapamadıklarını, teknik olarak işverenlerin maddi olarak zararlarını karşılamamalarından şikayetçi.
Yüzde 84 oranındaki çalışan, evlerinin yeterli olmamasından kaynaklı ofis olarak kullanılacak, sakin ve video toplantılarına uygun alan yaratamadıklarından şikayetçi. Özellikle çocuklu ailelerin yaşadığı başka bir sıkıntı ise çalışma ve dijital ders saatlerinde internette yaşanan bağlantı sorunlarından kaynaklı kalitenin düşmesi.
Beyaz yakalılar için gidişat pek iç açıcı değil
Her ne kadar yalnız yaşayan -bekar- çalışanların yoğunlukta olduğu grup (yüzde 52) özel hayatlarına daha fazla zaman ayırabildiklerini söylese de. çocuklu olan evli ya da yalnız olanların yoğunlukta olduğu yüzde 86’lık grup ev ve iş ilişkilerini ayırmakta zorluk yaşadıklarını, sıklıkla evde olan sosyal yaşamdan ciddi oranda kopan çocuklarının istekleri ve işleri arasında sıkışmaktan şikayetçi.
Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri -her ne kadar sosyal yardımlar zamanla alabildiğine minimum seviyeye inse de- diğer Avrupa ülkelerine nazaran bir adım önde olan Almanya’da durum beyaz yakalılar için pek de iç açıcı görünmüyor. Masrafların azaldığını, performansın dijital mobbing yöntemleriyle arttığını gören patronlar pandemi sürecinden sonra da büyük oranda “esnek çalışma” sömürüsüyle Homeoffice yöntemini büyük oranda kalıcılaştıracak. Sadece Almanya genelinde bu oranın yüzde 52’leri geçmesi bekleniyor.
Bugüne kadar sendikal örgütlenmelerin, sınıfsal hak alma mücadelesinin en zayıf halkalarından biri olan beyaz yakalılar bu süreçte aslında sınıf atlamadıklarının, sisteme eklemlenmiş diplomalı işçiler olduklarının farkına daha iyi vardılar.
(*) İstatistikler IFO-Institut, Biokim ve Die Zeit’tan alınmıştır.