DÜNYA
Kapitalist dünya barındırmıyor: 1,2 milyar insan evsiz
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün raporuna göre 1,2 milyar insan evsiz. Bu rakamın 2025 yılında 1,6 milyar insanı bulacağı tahmin ediliyor.
YAŞANACAK DÜNYA– Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) geçtiğimiz günlerde Dünya Kaynakları adında bir rapor yayınlamış. Rapora göre 330 milyon hane ve buna karşılık gelen 1,2 milyar insan “sürdürülebilir ve karşılanabilir barınma garantisinden mahrum“ yaşıyor. Bu rakamın 2025 yılında yüzde 30 artarak 1,6 milyar insanı bulacağı tahmin ediliyor.
Emekçi insanlığın her şeyine el koyan tekelci mülkiyet
Kapitalizmin tarihte ortaya çıkışı geniş bir mülksüzleştime harekatı ve toplum geneline dağılmış üretim araçlarının kapitalist özel sermaye biçiminde toplulaştırılmasıyla, bunun sonucu olarak eski emekçi sınıflara ücretli emekçiler ordusuna ya da yedek sanayi (işsizler) ordusuna katılmaktan başka yol bırakmayan zora dayalı uygulamalarla gerçekleşmiştir.
Bin yıllardır dünyanın kırlarında yaşayıp da kapitalizmle birlikte ekip biçtiği toprağından, üretim aletlerinden ve barınağından olan emekçi yığınlar buraları terk etmek zorunda kalmışlardır. Benzer durumlar sürekli büyüyen kapitalist kentlerde de yaşanmıştır. Zanaatla uğraşan emekçiler, kapitalist ilişkilerin bu alanlara girmesiyle işinden, emek aletlerinden yoksunlaşarak büyük bir yıkım yaşamışlardır.
Bunların toplam sonucunda yaşanan yığınsal göç dalgaları günümüz kapitalist dünyasında da belli aralıklarla sürmektedir. Üstelik sanayinin aşırı tekelleşmiş olmasından ve ekonomik krizlerin emperyalizmle birlikte kronikleşmiş bir hal almasından dolayı, göçertilen emekçiler kente geldiklerinde daha ağır koşullarla karşılaşmaktalar, çoğunlukla iş ve kalacak yer bile bulamamaktalar.
Zira kapitalist özel mülkiyet, kentsel rantlardan devşirdikleri karları artırmak için “kentsel dönüşüm“ projeleriyle nerede bir “kamu“ mülkü ya da kırlardan gelen insanların yerleştiği üzerine derme çatma barınaklar inşa ettiği yerler varsa oralara bile gözünü dikmekte, devletin zoru ve kolaylaştırıcılığında parsel parsel mülkiyetine geçirmektedir.
Günümüzdeki kirli savaşlar ise bütün bunların üzerine tüy dikmekte, zor koşullarda olsa da barınmanın yollarını bulmuş emekçi insanlığı tümden yıkıma ve barınaksızlığa sürüklemektedir.
Konut sorununu onu yaratan kapitalizm değil, çitlerin olmadığı bir dünya çözer!
Tarihte ilk ortaya çıktığından beri sürekli olarak emekçileri mülksüzleştiren, mülksüzleştirmekle kalmayıp küçük bir toprak parçasının üzerinde yaşama hakkını bile ‘kira ödemesi’ şartına başlayan kapitalist dünyanın savunucuları, her konuda olduğu gibi, burada da barınma sorununun yaratıcıları bizzat kendileri değilmişçisine davranıyorlar. Dünyada olup biten her şey burjuva kafalarda baş aşağı göründüğü ve ele alındığı için şaşırtıcı değil tabii.
Yine her konuda olduğu gibi, konut sorununda da “ekonomi“ yani “kar ve rant“ odaklı düşünüyorlar:
WRI Ross Center for Sustainable Cities Global Direktörü Ani Dasgupta şöyle demiş: “2050 yılına gelindiğinde 2,5 milyar insan daha şehirlerde yaşayacak ve bu artışın yüzde 90’ı Asya ve Afrika kıtalarında gerçekleşecek. Barınma ve konut sıkıntısının insan hayatına etkisinin yanı sıra ekonomi ve çevre üzerinde de ciddi etkileri bulunuyor. Bu yüzden derhal aksiyon almalı ve üretken, verimli ve kapsayıcı olmayan şehirlerin yaratılmasını engellemeliyiz.”
“Üretken“ “verimli“ şehirler! Burjuva kafa doğaya ve toprağa olduğu kadar emekçi insana da işte bu kar odaklı kavramların etrafında bakıyor.
Diğer taraftan kapitalist kentler aynı zamanda “kapsayıcı“ da olmalı. Yani kentlerde yığın halinde toplaşan emekçi yığınların kontrol dışı ya da sistem karşıtı yollara sapmaması için entegre edilmesi ve kapsanmaları önemli!
Oysa insanoğlu çitlerin olmadığı, ülkeler, şehir ve kırlar, parseller arasında özel mülkiyet tarafından konulan sınırların olmadığı bir dünyada yaşamak için gerekli olan tüm diğer şeyler gibi barınma sorununu da kolayca çözebilir. Bunun için yeryüzünde yeteri kadar toprak parçası var.