DÜNYA
Köln’de Ankara katliamı için eylem
Bu gün Köln Dom’da Ankara katliamının yıldönümü için yapılan eylemde, katillerden hesap sorma vurgusu öne çıktı. Demokratik Güç Birliği bileşenleri, İran Komünist partisi, Kaldıraç’ın katıldığı eylemde Almanca yapılan konuşmalarda, Ankara katliamı ve bu gün Türkiye’de yapılan saldırılar kınandı. Sık sık “Yaşasın Enternasyonal dayanşma” “katil devlet hesap verecek” sloganları atıldı. Alınteri adına yapılan konuşmada ise şunlar vurgulandı:
“Barış” diye haykırmak için gitmişlerdi Ankara’ya…
“Barış” talebini sahiplendiklerini göstermek, barış sürecini toplumsallaştırmaktı amaçları.
Kürt illerinden, İstanbul’dan, Edirne’den, Mersin’den, Niğde’den, Muğla’dan…. çıkmışlardı yola.
Ankara’nın Gar Meydanı’nda toplanmaya başlar başlamaz ne kadar kalabalık oldukları görüldü.
Hepsi coşkulu, hepsi kıpır kıpırdılar. Hemen halaylar kuruldu.
Hava da onların içleri gibi aydınlık ve güneşliydi.
O sırada patladı o kalleş bombalar… ABD emperyalizmi ve bölge gericiliklerinin maşası IŞİD’le AKP faşizminin ortak tezgahı bu kez orada konuşturdu kendisini.
Bazıları hala o bombanın sadece HDP’nin önünü kesmek için atıldığı düşüncesindeler. 7 Haziran seçimlerinde elde edilen başarının da sarhoşluğuyla herşeye parlamenter mücadelenin dar penceresinden baktıkları için bunun dışında bir neden ve hedef gelmiyor akıllarına.
Kuşkusuz hedeflerden biri de HDP’yi bu kez barajın altına itmekti. Sadece onu destekleyenleri değil partinin kendisini ürkütüp geri çekilmeye, sinmeye, 1 Kasım seçimleri öncesi daha düşük bir profil sergilemeye zorlamaktı. Bunu başaramadıkları da söylenemez!..
Fakat bu sadece hedeflerden biriydi. Güncel olarak öne çıkanıydı fakat esas ya da en önemli hedef değildi!..
O kalleş bombalar, öncelikle “barış” talebinin, “barışçı bir çözüm” beklentisinin üzerine atıldı!.. Daha sonra pratikte de yaşayarak gördüğümüz gibi, Kürt halkına ve Kürt özgürlük hareketine karşı öncekilere rahmet okutacak kirlilik ve vahşette bir savaşın sıçrama noktasıydı Ankara Katliamı!..
O alçak bombalar, ikinci olarak, ‘sokağın’ üzerine atıldı!.. AKP iktidarına ve neoliberal kapitalizme karşı tepkilerin Gezi’de olduğu gibi tekrar sokağa çıkmasını önlemekti bu açıdan amaç. Muhalif güçleri miting ve gösteri yapmaktan, sokağa çıkmaktan korkar hale getirmekti. O günden sonra kapalı salon toplantılarından bile uzak durulması, ”güvenliği sağlayamayız” gerekçesiyle 1 Mayıs gösterilerini iptal edip mitinglerden kaçmanın bazı çevreler içinde ‘olağanlaşması’ göz önüne getirilecek olursa, faşizmin bu konuda da yol almadığı söylenemez.
O bombalar, son olarak, Kürt-Türk yakınlaşmasının, kardeşleşme ve birlikte mücadele eğiliminin önünü almak için atıldı! Gezi ile Lice arasında kurulmaya başlanan köprüyü bir an önce yıkmaktı ana hedeflerden biri de. Faşist rejim ve beslemesi IŞİD terörü ‘dışardan’, Kemalistler ve “sol” maskeli sosyal şovenler ‘içerden’ elbirliğiyle bunu da büyük ölçüde başardılar!..
O alçak bombalar, 104 canımızı aramızdan aldı!.. Ciğerimiz yandı, soluğumuz tıkandı geçen yılın 10 Ekim günü…
Giden canlarımızın, yıldızlara uğurladığımız yoldaşlarımızın acıları hala taze. Onların boşluğunu hissettirmemeye çalışıyoruz ama yokluklarına hala ‘alışamadık’!..
Yalnız içimizde bir şey daha var. Hissetmenin ötesinde inandığımız, bize dayanma gücü veren, rehber haline getirdiğimiz bir şey:
Biz bu hesabı, burjuvazinin ve onun beslemesi gerici katiller sürüsünün yanına bırakmayacağız!.. 10 Ekim Katliamı’nı asla unutmayacak, sorumlularını asla bağışlamayacağız!..
O katliamda kanları birbirine karışan yoldaşlarımızın uğruna öldükleri ‘barış’ talebini geçmişten daha güçlü sahipleneceğiz! Onu, burjuvazi ve uşaklarının politikalarındaki değişimlerden bekleyerek değil, emeğin kurtuluşu ve halkların özgürlük kavgasını yükselterek kazanacağız!.. İçeriğinden ve elde ediliş biçiminden soyutlayamayacağımız ‘barış’ savaşımını, Kürt ve Türk yoksullarının, işçi ve emekçilerinin sınıfsal kurtuluş sorunuyla birleştirerek devrim ve sosyalizm kavgasının kaldıraçlarından biri haline getireceğiz!
Ne sokakları ne de diğer kavga alanlarını faşizme ve beslemelerine bırakacağız!.. Burjuvaziye, faşizme ve emperyalizme karşı kavgada yılgınlığa kapılmayacak; elbette ölmeyi yüceltmeyeceğiz ama “niye ölelim” sinikliği ve korkaklığını hortlatarak zoru görünce direnmemenin, “tatlısu solculuğu”nun teorisini de yapmayacağız!..
Emeğin ve halkların kardeşliği bayrağını hep yükseklerde tutacağız!.. Yeri geldiğinde birbirimizin hata ve yanlışlarını acımasızca eleştirmekten kaçınmayacağız ama sınıf düşmanlarımızın karşısına birlikte çıkmaktan geri durmayacak, omuz omuza dövüşmekten yan çizmeyeceğiz!..
10 Ekim’in mesajını biz böyle anlıyoruz ve böyle yaşatacağız!