DÜNYA
‘Küresel ısınma’nın sorumlusu tekelci kapitalizm
‘Küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının salınımında en büyük rolü emperyalist tekellerin oynadığı belgelendi.
YAŞANACAK DÜNYA– ‘Küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının salınımında en büyük rolü emperyalist tekellerin oynadığı bilinen gerçeği yeni bir belgeyle tescillendi.
Karbon Bildirim Projesi tarafından hazırlanan rapora göre, 1988 yılından bu yana gerçekleşen karbon gazı salınımının yüzde 71’i sadece 100 şirket tarafından gerçekleştirildi. Raporda ayrıca, sera gazı salınımının yarısından fazlasının 25 dev tekel tarafından gerçekleştirildiği de vurgulanıyor.
Raporda dünyanın en büyük enerji tekelleri ExxonMobil, Shell, BP, Chevron ve Saudi Aramco, en çok karbon emisyonu üreten şirketler olarak tespit ediliyor.
1988 – 2017 arasındaki sera gazı salınımının aynı şekilde devam etmesi durumunda, 21. yüzyılın sonunda ortalama sıcaklıkların 4 santigrat derece daha yüksek hale geleceği uyarısı da yapılıyor.
Sorunu ağırlaştıran neo-liberal ruhlu Kyoto Protokolüdür
Bilindiği gibi, neo- liberalizm ile birlikte örneğin, önceden kamuya ait olan ve kamunun yasa ve düzenlemelerine tabi olan yaşamsal öneme sahip alanlar özel sektörün piyasasına teslim edilmiştir. Bugüne kadar özel mülkiyetin konusunu oluşturmamış ‘hava’ ise biraz değişik ve burjuva dünyanın her şeyi baş aşağı eden mantığına uygun olarak özel mülk edinilmiştir.
Hava diğerlerinden farklı olarak, ele geçirilebilir olmadığından kolayca tekelci özel mülk haline getirilip değişim aracına dönüştürülememiştir. Havanın kendisi doğrudan metaya dönüştürülemediği için “Havayı Kirletme Hakkı“ alınıp satılan bir şeye çevrilmiştir.
İşte Kyoto Protokolü, tam da bu noktada devreye sokulmuştur. Sera etkisi olan gazlar özellikle CO2 yi kapsar ve hepsi CO2 eşdeğerliliğine göre ölçülür. Kyoto Protokolüyle ‘hava’ olumsuzlanarak metalaştırılmıştır. Böylece hava artık herkese ait olmaktan çıkıp, onu kirletme hakkı dolayımıyla satılabilir alınabilir hale getirilmiştir. Havayı kirletme hakkı dev tekellere devredilerek onlar arasında parsellenmiştir. Ve böylece ‘hava piyasası’ genişletilmiş, ortaya alınıp satılabilen karbon-krediler çıkmıştır.
Bu piyasa aynı zamanda emperyalist tekeller arasındaki rekabete da konu olmaktadır. Son dönemde özellikle otomotiv sektöründe -volkswagen örneğinde olduğu gibi- patlatılan skandallar bu bağlamdadır.
Uzun lafın kısası, iklim değişikliği, küresel ısınma problemi diye anılan sorunları çözmek adına emperyalist-kapitalizmin yapıp ettikleri sorunu ağırlaştırmaktan başka sonuç vermemektedir.
Tekelci karların azami düzeyde tutulması mantığıyle hareket eden bu sistem yıkılmadıkça doğanın-çevrenin-atmosferin yıkımı artarak devam edecektir.