DÜNYAKAPİTALİZM ELEŞTİRİSİ

“Küresel servet“ raporundan yansıyan

“Küresel varlığın“ yüzde 45’i, dünyadaki toplam hane sayısının yüzde 1’lik kesiminin elinde!

bara birikimi

HABER MERKEZİ- “Yönetim danışmanlığı“ firmalarından The Boston Consulting Group (BCG) tarafından 2017 Küresel Varlık Raporu’na (Global Wealth Report 2017) raporu yayınlandı.

Buna göre, dünyada bireylerin sahip olduğu toplam finansal varlıklar, yani “küresel servet”, 2016 yılında yüzde 5,3 oranında artarak, 166,5 trilyon dolara ulaştı.

Tabii bu servet artışı büyüyen maddi üretimin karşılığı olarak paranın bu reel-biçimindeki artıştan ziyade (kapitalizmin dünyasında öyle saçma para ve ticaret ilişkileri var ki insan uygun terimleri kullanmakta zorlanıyor!) uluslararası hisse senedi piyasalarındaki genişlemeden, yani sanal para ve alış-satış ilişkilerinde “kullanılan“ paranın hacmindeki büyümeden kaynaklanıyor.

Bu nedenle „küresel servet“teki artışa bakarken mutlak değerlerden çok oransal ilişkilerin seyrine dikkat etmek lazım. Bu temel sınıfların toplumsal zenginlikte payına düşen yerin az çok belirlenmesi bakımından kayda değerdir.

98 ülkenin verilerinin yer aldığı 2017 yılı raporuna göre dünya üzerindeki toplam varlığın yüzde 45’i, toplam hane sayısının yüzde 1’lik kesiminin elinde bulunuyor. Dünya zenginlerinin büyük çoğunluğu ise yine Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik ülkelerinde bulunuyor. Finansal varlığı 1 milyon doları aşan toplam hane sayısı listesinde ABD ilk sıradaki yerini koruyor.

Türkiye’de ise 2016 yılında milyoner hane sayısı yüzde 0,2 artışla 28 bine yükseldi. 2021 yılında Türkiye’deki milyoner hane sayısının 61 bine ulaşması bekleniyormuş.

Kuzey Amerika en zengin bölge olmaya devam ederken, 2. sırada Batı Avrupa, 3. sırada ise Asya-Pasifik bölgesi geliyor.

Batı Avrupa son beş yılda yıllık yüzde 4,1 büyüyerek 40,5 trilyon dolar “varlık“ büyüklüğüne ulaşmış.

Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Orta Doğu ve Afrika bölgesinde “varlık“ büyüklüğü son beş yılda yıllık yüzde 6,1 artarak 8,1 trilyon dolara yükselmiş.

Bir başka araştırmanın sonuçlarına göre ise, OECD ülkelerinde yaşayanların en zengin yüzde 10’unun geliri en yoksul yüzde 10’un gelirinin 9 katına çıkmış bulunuyor.

Yüzde 1’lik dilimler üzerinden rakamlara ve oranlara bakıldığında “gelir ve servet dağılımındaki eşitsizliğin“ çok daha derin olduğu, burjuva asalak sınıflara mensup bireylerin dünya proletaryasının emeği üzerinden cebe indirdikleri meblağların oransal olarak çok daha yüksek olduğu anlaşılabiliyor.

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close