Kutup Yıldızı
İhtilal’e yön verenlerin soluğu Kutup Yıldızı
Grubun tarihi
Kutup Yıldızı, Türkiye’de kurulumuş olan bir müzik grubudur. 1991 yılının Mayıs ayında, işçi sınıfı ve emekçilerin sanatını yapma iddiasını taşıyan üniversite öğrencileri ve değişik iş alanlarından bir araya gelen bir bileşim tarafından kuruldu.
Grup başlangıçta tiyatro ve müzik grubu olarak kurulmuştu. İlk olarak İTÜ Taşkışla yerleşkesinde, 1984’teki Ölüm Orucu eyleminin yıldönümü için yapılan forumda sahne aldı. “En Güzel Mavi Akdeniz Mavisidir” isimli tiyatro oyunu ve müzik grubunun dinletisiyle Kutup Yıldızı ismi ilk olarak bu etkinlikte kullanıldı. Hemen sonrasında 16 Haziran 1991 günü Kartal Kültür ve Sanat Derneği’nin düzenlediği 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi ve 84 Ölüm Orucu Şehitlerini anma içerikli dayanışma gecesinde sahne aldı.
Başlangıçta çalışmalarını Örnektepe’de bir düğün salonunda gerçekleştiren grup sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde istenmeyen misafirler olarak bir süre çalışmalarını sürdürdü. O kesittte İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde, Ankara, Bursa İHD gecelerinde sahne aldı. 1992 yılının ilk aylarında İzmir Belediye işçilerinin Ankara Ölüm Yürüyüşü’nde işçilerle beraber yürüdü.
1992 yılının Mart ayında Zonguldak Kozlu Maden Ocağı’nda göçük sonrası 463 işçi ölür. 148’inin cesedi çıkartılır, 315 işçi diri gömülür. Bu olay sonrası yapılan “Katledilen Madencinin Haykıran Soluğu: Boğaziçi İşgali”nde Kutup Yıldızı elemanları da yerlerini alırlar. Dışarıda kalanlarla grup toparlanır. 1992 yılının Haziran ayında tutsak Kutup Yıldızı elemanlarının tahliyesiyle çalışmalara hız verilir.
1992’nin sonlarında başlayan uzun soluklu Kağıthane Belediye İşçilerinin Direnişi’nde başından itibaren yer alır. Kağıthane Belediye İşçilerinin Ankara yürüyüşünün çeşitli kesitlerinde onlarla beraber yürür. Onlarca direniş, grev ve gösteride türküleri, şarkıları, marşları, halaylarıyla işçi ve emekçilerle buluşur. 1993 yılının başında albüm hedefi koyar önüne. Kısa bir süre sonra demo çıkartır. Çıkan demo kasedin üzerinden gelen eleştiri ve öneriler doğrultusunda albüm çalışmasına girişilir. 1993’ün Temmuz ayında “Onurumuz” dinleyicilerle buluşur.
Sanat alanındaki çalışmaların daha derli toplu yürümesi düşüncesiyle bir kültür-sanat kurumu kurulması hedefi konulur. O kesitte başta hizmet sektöründe olmak birçok sektörde başlayan grev, direnişte sahne alır. Yeni üretimlerini ilk buralarda işçi ve emekçilere dinletir. Sonrasında ikinci albümde yer alan “Hava Döndü İşçiden” Gebze Belediye işçilerinin uzun soluklu direnişinde ilk defa çalınır ve direnişçilerin görüş ve önerileriyle son hali verilir. 1994 yılının Nisan ayından itibaren çalışmalarını Yapı Sanatevi bünyesinde sürdürmektedir.
1994 yılının ortasında ikinci albüm hedefini koydu grup önüne. Albümün çıkışı 1995’in Haziran ayını buldu. “Biz Kazanacağız” isimli albümün ana hatlarını o kesitte yaşanan işçi direnişleri, yükselen faşist saldırılar, halkların kardeşliği ve sosyalizm oluşturdu. 1995 Gazi Anti-Faşist Halk Direnişi öncesinde Özgür Gündem’in bombalanması albümün anti-faşist karakterini oluşturdu.
1995’in Eylül ayında İzmir Buca Cezaevi’ne yönelik yapılan operasyon sonrası gerçekleştirilen kitlesel direnişe sanat alanından destek olmak amacıyla Özgürlük Türküsü, Grup Munzur, Genç Ekin Müzik Topluluğu’yla birlikte “Yeni Buca’lar İstemiyoruz!, Devrimci Tutsakların Talepleri Kabul Edilsin!” talepleriyle CHP Beyoğlu İlçe Binası’nı işgal ettiler. İşgal sonrası üç buçuk ay boyunca Bayrampaşa Cezaevi’nde tutsak kaldılar. O kesitte dışarıda yapılan “Devrimci Sanatçılar Serbest Bırakılsın” kampanyasıyla sayısız sanatçı ve aydının desteği alınarak konser, basın açıklaması, radyo programları vb. etkinlikler düzenlendi.
Kutup Yıldızı’nın üçüncü albümü, devrimci hareketin yükselişiyle birlikte 1996 Cezaevleri Genel Direnişi, işçi sınıfı hareketinin kitlesel militan eylemleri ve anti-faşist hareket üzerinden şekillendi. Teknik anlamda daha profesyonel bir anlayış ve ekiple çalışılan “Durmak Yok” albümü 1998 yılının Ocak ayında dinleyicileriyle buluştu.
Grup’la yapılmış ropörtaj’dan bir bölüm
Müziğinizi yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Neleri baz alıyorsunuz?
Toplumsal yaşamın bütünlüğünü baz alıyoruz aslında. Özellikle işçi sınıfının direnişleri ve sınıf mücadelesinin gündeminde olan ya da birer parçası olan tüm bileşenleri etkiliyor bizim müziğimizi. Bizim müziğimizde öne çıkan önemli bir öğe de gelecek iddiasıdır. Geleceği yakalamadan sanatta bir yere varılabileceğini düşünmüyoruz. Tarihe baktığımızda, kalıcı olanı yakalayabilen sanat ürünleri, geleceği görebilen, geleceğin yöneldiği yönü iyi çözümleyebilen sanat ürünleridir. Diğerleri kalıcı olmayı başaramamıştır. Bugün de işçi sınıfının, emekçilerin sınıfsız sömürüsüz bir dünya düzeni özlemi bize geleceğin yönünü gösteriyor. Her şeyden önce müzik bizim için araştırma anlamına geliyor. Yaşadığımız coğrafyada var olan kültür birikimini ve dünyadaki işçi emekçilerin direnişleri ve birikimleri bizim için çok önemlidir. Kavramaya, özümsemeye çalışıyoruz. Bunu müziğimizde işlemeye çalışıyoruz. Pek çok güzelliğin yanında eksiklikleri de görüyoruz.
Mesela
halk müziği bizim çok yakından incelediğimiz bir tarz. Yalnız üretim süreçlerine baktığımızda çoğunun feodal dönemin üretimleri olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı da doğrudan uyarlayabileceğimiz üretimler değiller. Bazen yoğun bir mistizmle karşılaşıyoruz. İçinde idealizmin geriliklerini barındırıyor. Bu tür üretimleri sorguluyoruz. Biz bunlardan dolayı onları birebir
kullanabileceğimizi düşünmüyoruz. Ama belirttiğimiz gibi gerçekten devasa bir kültür birikimi de var içinde. Hiçbir eğitim almamış halk ozanlarının şaşılacak kadar güzel ve eksiksiz üretimleri de var. Bu yüzden birebir kullanmak yerine onların zenginliklerini kendi müziğimize katarak üretmeye çalışıyoruz. Halk müziğini özümsemeden var olmanın mümkün olmadığını
düşünüyoruz. Var olanı tüketmek bu çok yaygın. Bizim için önemli olan ona birşeyler katabilmek. Bütün bunlarla beraber bağlama müziğimizde önemli biryer tutuyor. Bağlama gerçekten önemli bir enstrüman bizim için bağlamanın da diğer enstrümanlar kadar yeri var müziğimizde. Müziğimizi onunla bütünleştirdiğimizi düşünüyoruz: Fakat müziğimiz sadece bağlama üzerine kurulu bir müzik değil.