DÜNYA

Maraş Katliamina ilk dokunuş

http://panel.stgm.org.tr/vera/app/var/files/m/a/maras-m.jpg“Çevreme bakındım; doğadaki her şey ama her şey kapkaranlıktı. Herkes karalar giymişti. Herkes ağlıyordu. Yüzümü güneşe doğru çevirdim; güneş de ağlıyordu. Siz güneşin ağladığını hiç gördünüz mü? O gün, güneşin ağladığı gündü…” Acısını böyle tarifliyordu, o kara günü yaşayan bir Maraşlı.

Maraş katliamı, cumhuriyet tarihinin en kanlı provokasyonlarından biri. Resmi rakamlara göre 111 (halkın rakamlarına göre ise 500′ün üzerinde) insan katledildi, 1000′den fazla kişi de yaralandı. Evler, işyerleri, okullar yakıldı, yıkıldı. Acısı yüreklerde hala taptaze. Daha otobüste giderken, o günü anımsayan herkesin gözlerinden okuyabilirdiniz bu acıyı. Birden bire uzaklara dalan, nemlenen gözlerden.

Tam 32 yıl sonra, acının kaynağına yolculuk etmek, ağır bir yüktü. Kimisi daha önce de gitmişti Maraş’a öylesine, kimisi hiç uğramadan doğrudan köyüne, ilçesine gitti 32 yıl boyunca. Yıllarca kanayan acıya ancak uzaktan dokunabilmişlerdi. Adalet talebi hep uzaklardan işitilmişti, karşılık bulamadan. 32 yıl beklendi, acıya dokunmak için, yarayı pansuman etmek, adalet talebini haykırmak için. Ve hepsinin, istisnasız hepsinin ortak bilinci; “Unutmadık, unutturmayacağız” http://www.sendika.org/resimler/maras-2007-12-27.jpgsloganında cisimleşmişti. Bu duygularla ayaklar değdi Maraş topraklarına.

Buruk ve çekingen duygular, çevre illerden gelen katılımlarla güçlü bir ses oldu. Sloganlar, talepler Maraş’ta yankılanmaya başladı. Ancak, Maraş sanki terk edilmiş kent. Sokaklar acısına dokunmak isteyen ve onları “korumakla” görevli polislere terk edilmişti. Maraşlı sloganları duyuyor ama perdenin arkasına gizlenmişti. Belki de o kara günün utancı sinmişti tüm kente. Bir bilse, perdenin arkasından çıkıp katılıverse acısını sağaltmaya gelen kardeşlerine, Maraş’ın üzerindeki utanç da dağılacaktı. Ama olmadı. 40-50 ülkücüye kaldı, “Maraş’ın onuru!”

32 yıl önce katliamla kentten sürülenler, “provokasyon”la alelacele kentten çıkarıldı. Oysa yarım kalmıştı ilk ziyaret. Ellerinde kaybettiklerinin resimlerini taşıyan ailelerin sesleri, provokasyon bulutları arasında kayboldu, işitilmedi. Unutanlar, bilmeyenler sordu, “Önlüklerdeki ‘X’ işareti ne anlama geliyor” diye? Cevapları havada kaldı.

32 yıl sonra Maraş’ta, katledenler utançlarını boyunlarında taşımaktan utanmadıklarını gösterdiler. Ama katledilenlerin, “Unutmadık, unutturmayacağız” haykırışları hepsinden daha güçlüydü. “Adalet istiyoruz” haykırışı, her şeye rağmen bastırılamadı. Bütün pankartlarda, sloganlarda bu talepler dile geldi. Hesap sorma bilinci ve kararlılığı yankılandı.

Sloganlarda, pankartlarda Maraş halkını hedef gösteren tek bir iz yoktu. Kitle, katliamın esas sorumlularının bulunmasını, onlardan hesap sorulmasını istiyordu. Katliamı planlayanlar, bu gerçeğin açığa çıkmaması için provokasyonlara ara vermeyeceklerini de gösterdiler. Katliamın 1 numaralı sanıklarından Ökkeş Şendiller’in (Kenger) “Ökkeş Şendiller İrtibat Bürosu”undan mitingi izlemesi, başka ne anlama geliyordu?

“Çevreme bakındım; doğadaki her şey ama her şey kapkaranlıktı. Herkes karalar giymişti. Herkes ağlıyordu. Yüzümü güneşe doğru çevirdim; güneş de ağlıyordu. Siz güneşin ağladığını hiç gördünüz mü? O gün, güneşin ağladığı gündü…” Acısını böyle tarifliyordu, o kara günü yaşayan bir Maraşlı. Bu yıl bulutlar yarım aralandı, umut yeşerdi. Yarım kalan ilk dokunuştu acılara, devamı gelecek. Maraş’ta güneş mutlaka gülecek.

FUAT UYGUR (MARAŞ/ HABER

Daha fazlası

İlgili

Close