DÜNYA
Oyunu bozmak için BOYKOT!..
Elimize e-mail yoluyla ulaşan TİKB-MK açıklamasını güncel öneminden dolayı yayınlıyoruz:
Referandum oyunu, yıllardan beri süregelen rejim krizi içerisinde iktidar gücünün yeniden paylaşım kavgasının ürünlerinden biri olarak ortaya çıktı.
Referandum oyunu, yıllardan beri süregelen rejim krizi içerisinde iktidar gücünün yeniden paylaşım kavgasının ürünlerinden biri olarak ortaya çıktı. Referanduma sunulan anayasa değişikliği paketi, 12 Eylül faşizminin süngü zoruyla uygulanan neoliberal ekonomi politikaları sayesinde palazlanan sermaye kesimlerinin yargı üzerinde de denetim kurarak iktidarlarını pekiştirme hamlelerinin bir halkası…
“Hayır” cephesi oluşturmaya çalışan burjuva düzen partileri ve onların arkasındaki sermaye kesimlerinin buna karşı direnişleriyse, kendilerinin güçlü ve etkin oldukları geleneksel iktidar yapılanmasını koruma amacını taşıyor. Dolayısıyla, bu çatışmanın her iki kanadının ve temsil ettikleri eğilimlerin “demokrasi ve demokratikleşme” ile uzaktan yakından bir ilişkileri yok.
Hal böyleyken bu oyunun içerisine girip sandığa gitmek, bu iki seçenekten birine mühürü basmak, bu çatışmada saf tutmak, bu oyunun aktörlerinden birinin kuyruğuna takılmak anlamına gelir. Her kim, hangi biçim ve kılıf altında olursa olsun bu gerçeği perdeleyecek bir yaklaşım ve tutum önerisiyle boy gösteriyorsa, o, sermayenin şu ya da bu kanadıyla fiili bir ideolojik-siyasi suç ortaklığı içerisinde demektir.
Kimi düzenlemeler anayasa değişikliği paketine daha çok bir “yem” olarak konulmuştur. Bunların her biri kendi başlarına ele alındıklarında ne kadar “doğru” ve “haklı” gibi görünseler bile bu parça görüntüler aldatıcı olmamalıdır. Bunların arkasına saklanan olgular görmezden gelinemez, yokmuş gibi davranılamaz, üzerinden atlanılamaz. Parçalara değil bütüne, görüntülere değil öze bakılmalıdır. Bütünün ve özün yanında diğer her şey teferruattır.
Dolayısıyla faşist 12 Eylül Anayasası’nda yapılan son rötuşlar, ne de zayıf bir olasılık olarak referandum sandığından “hayır” çıkması, ekonomik ve siyasal olarak sermayenin boğucu cenderesi altında tutulan tüm işçi ve emekçilerin, kirli savaş konseptine kurban edilen Kürt halkının ve Kürt-Türk gençlerinin yaşamlarında bugünkünden farklı hiçbir sonuç doğurmayacaktır.
“Evet” ya da “Hayır” üzerinden hangi sonuç çıkarsa çıksın her iki durumda da faşist 12 Eylül Anayasası, sadece sermaye kesimlerinin kendi aralarındaki güç dengelerini yeniden kurdukları bir düzlem üzerinden emekçilere bir kez daha onaylatılmış olacaktır. İçeriğiyle, mantığıyla, yönetim felsefesiyle, kurduğu merkezi iktidar yapılanmasıyla hala yaşayan faşist 12 Eylül Anayasası’nın orasını burasını rötuşlayıp, diğer yandan YÖK örneğinde de yaşayarak gördüğümüz gibi özde onu pekiştirerek sürdüren hiçbir girişim en basit demokratik hak ve özgürlüklerin dahi önünü açamaz!..
Bu nedenle referandumda tutumumuz boykottur!..
Boykotu sadece pasif bir biçimde sandığa gitmemek olarak değil, bu oyunu bozmanın, kullandıkları silahı tersine çevirerek faşist rejimin anayasasının tüm kurumlarıyla birlikte bir bütün olarak ortadan kaldırılması, yaşamın her alanında emekçilere özgürlük tanınması ve bunun güvence altına alınması mücadelesi olarak ele almalıyız.
Bu tablo uluslararası emperyalist sermayenin ihtiyaçları ve bölge dengeleri içerisinde işbirlikçi tekelci burjuvaziye biçilen rolle birleşik rejimin yeniden yapılandırılması, bunun ortaya çıkardığı gerilimin “iç”e yansımasıyla da ilişki içerisinde şekilleniyor. Aynı zamanda kriz ve emek-sermaye çelişkisinin, sınıfsal çatışma dinamiklerinin dünya ölçeğinde büyüdüğü bir dönemde…
Emperyalist kapitalizmin dünya ölçeğinde sarsıcı yapısal krizlerinden birini yaşaması, uluslararası alanda yeni bir işçi ve emek hareketinin mayalanmasını da tetikliyor. İşçi sınıfının mücadele ve eylem ritmi yer yer kesik kesik görüntüler de çizse, patlak veren her eylem, grev ve direniş birbirinden öğrenerek ve birbirinin üzerine yığılmanın açığa çıkardığı güçle giderek bir süreklilik kazanıyor. Referandum sürecini kendi cephemizden bu dalgayı büyütmenin bir kaldıracına dönüştürmeliyiz!..
12 Eylül Anayasası’nın tümüyle ortadan kaldırılmasını, emekten yana demokratik yeni bir anayasa taleplerini de dile getiren aktif bir boykot kampanyası örgütlemek, işçi sınıfı ve emekçileri kurtuluşa götürecek sosyalizm mücadelesini besleyecektir.
-Kahrolsun faşizm, yaşasın sosyalizm!..
-Kapitalizmi ve burjuvazinin iktidarını yıkacağız!..
-Devrim ve sosyalizm yolunda ileri!..
TİKB – MK
19 Temmuz 2010