DÜNYA
“Savunmamızı geliştirelim”
Yazılı bir açıklama yapan Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, faşist iktidar odakları arasında kavganın, süren sivil darbe-karşı askeri darbe çatışmasıyla yeni bir boyut kazandığını, rejim krizinin daha da ağırlaşmasının ötesinde sistemin çökme ile karşı karşıya geldiğini belirtti.
Erdoğan’ın 7 Haziran seçimleri sonrasında gerçekleştirdiği Saray darbesiyle iktidardaki konumunu sağlamlaştırmaya çalıştığı koşullarda Gülenci ve ittifak halindeki diğer ırkçı, faşist güç odaklarının askeri darbe girişiminde bulunduğunu ve başarılı olmadığını da kaydeden HBDH, “Yurtta Sulh Konseyi”nin iktidara el koymayı başarabilseydi, anayasayı rafa kaldıracağını, meclisi lağvedeceğini, siyasi partilerini kapatacağını, milletvekillerini tutuklayacağını ve ülkeyi faşist bir askeri cunta ile yönetmiş olacaklarını da belirtti.
’15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ İLE YÖNETEMEME KRİZİ HAD SAFHAYA ULAŞTI’
“Darbeciler, sadece iktidardaki güç odağını değil, başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere bütün devrimci-demokratik toplumsal muhalefet direniş güçlerini de açıkça hedefleyecek ve AKP-Erdoğan sultasını aratmayacak bir faşist yönelimde ilerlemiş olacaklardı. Erdoğan-AKP iktidarı geçmiş dönemlerde yaptığı gibi ilan ettiği Olağanüstü Hal karşı darbesiyle Kanun Hükmünde Kararnameler, görevden almalar, gözaltılar, tutuklamalar, baskılarla tıpkı sözde karşıtı darbecilerle aynı yolu izlemektedir. Al birini vur ötekine!” diyen HDBH Yürütme Komitesi, 15 Temmuz askeri darbe girişimiyle yönetememe krizinin had safhaya ulaştığını, ırkçı, militarist, faşist cunta ile faşist saray cuntasının silahlı çatışmaya girdiğini de kaydetti.
Darbe içerisinde darbe durumunun sürdüğü günlerden geçildiğini de vurgulayan HBDH Yürütme Komitesi, “Diktatörlüğün ordusu perişan durumda! Faşist iktidar klikleri arası çatışmanın, diktatörlüğün savaş güçlerini moral bakımdan çökertti. Yönetememe krizi kaosa dönüşmüş durumda. Birleşik devrimci savaşımız ülkeyi ve toplumu derinleşen bu kaostan çıkartacak tek güçtür. Açık ki mevcut durum kendi içerisinde devrimci olanakları güçlü bir biçimde barındırıyor. Eğer bu fırsat ve olanaklar zamanında, yeterince değerlendirilemezse faşist iktidar blokları arasındaki çatışmalı durum derinleşerek sürecek bu da yıllara yayılacak toplumsal bir çürüme ve siyasal gericilik dönemine yol açacaktır.
Saray cuntası iktidarını pekiştirmek için durumu olabildiğince değerlendirmeye çalışmaktadır. Faşist Erdoğan ve AKP iktidarı, seferber ettiği ırkçı, dinci güruhlar ile sıkıca kontrol ettiği ve bir ordu haline getirdiği polis aygıtına dayanarak daha da kanlı bir diktatörlüğe doğru yürüme niyet ve yönelimindedir. Osmanlı Ocakları, Esadullah Timleri gibi dinci, faşist oluşumlar da bu gerçeği açıkça göstermektedir. AKP, yargıyı da bu yolda tepe tepe kullanacak kıvama getirmiştir. Hükümet ve Meclis zaten kontrolünde. Eğer oluşan durum diktatörlüğün savaş iradesinde bir kırılmaya yol açmazsa süreç daha da sertleşerek devam edecektir.
‘AKP DE, REJİM DE EN GÜÇSÜZ VE ZAYIF DÖNEMİNİ YAŞIYOR’
Ancak Erdoğan ve AKP’nin kader birliği yaptığı karşıtlarını tasfiye ederek, rejimi kendi istediği yönde tahkim etme çabaları sonuç vermeyecektir. AKP de, rejim de en zayıf ve güçsüz dönemlerini yaşıyorlar. Sürece tüm ezilenlerin ve halklarımızın devrimci, demokratik müdahalesi darbelerle kendisini sürdürmeye çalışan faşist diktatörlüğü yıkıma götürecektir” dedi.
Fakat şu anda Erdoğan ve AKP’nin OHAL’le tahkim ettiği bir darbe rejiminin hüküm sürdüğüne de işaret eden HBDH, “darbe karşıtlığı” yalanı altında MHP ile tam bir faşist koalisyon oluşturarak, CHP’yi de yanına çekerek OHAL rejimini meşrulaştırmaya çalıştığını ifade etti.
Bunun da Erdoğan ve AKP’nin kendisinin de hepsinden daha fazla darbeci olduğunu gösterdiğini de vurgulayan HBDH Yürütme Komitesi şunlara dikkat çekti: “Ve askeri faşist bir darbenin karşıtı olamaz. Nitekim bugün askeri darbe girişimi bastırılmış olsa da, Saray darbesi, OHAL’le sürdürülmektedir.
24 Temmuz 2015’te AKP topyekün bir özel savaş saldırısı başlattı. Mecliste, seçilmişlerin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Askere dokunulmazlık yasası darbeden bir gün önce 14 Temmuz’da onaylandı. Aynı ordu bir gün sonra askeri darbe girişiminde bulundu. 15 Temmuz’da darbeye girişenlerin Erdoğan karşıtlığı temelinde gelişse bile demokrasiyle hiçbir ilişkisi yoktur, tam tersine topyekün saldırı savaşının da en aktif savunucuları ve Erdoğan’ın gözde kahramanlarıydılar.
‘BU DARBE ABD VE NATO’DAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ’
Rejimin uluslararası ve bölgesel ilişkilerinde yaşanan kriz, Kürdistan’daki özyönetim direnişinin ezilememesi ve gerilla iradesinin kırılamaması, batıda devrimci durumun sürmesi ve yine ırkçı-faşist iktidar odaklarından biri olarak Erdoğan ve AKP’nin iktidardaki ağırlığını sürekli arttırması, diğer ırkçı, faşist ve gerici güç odaklarının sürekli güç kaybetmeleri vb. bütün bunlar darbe sürecini ve darbeciler arasında kanlı çatışmaları kaçınılmaz kıldı. ABD’nin ve NATO’nun bölgesel çıkarları ve politikaları da 15 Temmuz darbesini besledi. Dolayısıyla bu darbe ABD ve NATO’dan ayrı düşünülemez. Darbecilerin başarılı olamadığını gördüklerinde de tavrını ona göre yeniden belirlemişlerdir.
Topyekün ırkçı, faşist saldırı koşulları darbe çatışmasını hızlandırdı. Özgürlük ve demokrasi güçleri AKP’yi geriletemedikleri için Türkiye’nin darbe çatışmasına sahne olmasını, OHAL’li sürece geçişi önleyemedi. 24 Temmuz 2015’te Kuzey Kürdistan’dan başlatılan kirli savaş, böylece ikinci yılına girerken OHAL ile bütün Türkiye ye yayıldı.
Faşist iktidar blokları arasındaki çatışmada halklarımız kesinlikle taraf değildir. Türkiye halkları olarak devrimin olanaklı olduğu bir süreçten geçiyoruz. Son çatışmalarla birlikte faşist iktidar odakları ve faşist rejim en zayıf dönemini yaşıyor.
Bu nedenle işçi, emekçi, kadın, genç, Alevi, Kürt ve bütün ezilenleriyle halklarımız; tüm devrimci, demokrat güçler; askeri ve sivil ırkçı, faşist darbeci güç odakları arasındaki çatışmalar da taraf olmamalısınız. AKP’nin OHAL yönetimine de asla teslim olunmamalıdır. Bu kokuşmuş ırkçı, faşist rejimin siz halklarımıza verebileceği hiç bir şey yoktur. Faşist devlet terörü ve katliamlarla sonuç alamayanlar, birlikte sürdürdükleri kirli topyekün saldırıların altında kaldılar ve birbirine düştüler. Bunlardan asla medet ummamalısınız. Irkçı, faşist güç odakları arasındaki çatışmalar sürüyorsa ve rejim bir çöküş yaşıyorsa, o halde durum devrimcidir. Şimdi devrim zamanıdır!
‘DEVRİMCİ GÜÇLER, FAŞİZME KARŞI BİRLİK VE DEMOKRATİK DİRENİŞ CEPHESİNİ ÖRMELİDİR’
Tüm devrimci, demokratik güçler, HBDH’nin başlattığı devrimci birlik ve direniş yürüyüşüne katılarak devrimci birliği güçlendirmelidir. En geniş demokratik güçler, kadın, gençlik ve emekçi örgütleri, anti-faşist kurum ve kuruluşlar, halklarımız, Faşizme Karşı Birlik ve Demokratik Direniş Cephesini örmelidir.
Tüm ezilenler, sokağa ve dağa çıkalım ve her alanda hesap soralım. Faşizmin topyekün saldırısına karşı, topyekün direnişe geçelim. Kazanılmış hiç bir mevziiyi terk etmeyelim, daha da büyütelim. Katliamcı ve terörcü faşist devlete, ırkçı, dinci faşist AKP ve MHP beslemeli sistem güruhlarına karşı silahlanarak Birleşik Direniş Güçleri olarak örgütlenerek öz savunmamızı geliştirelim ve kendi otorite alanlarımızı yaratalım. Özgürlük ve demokrasi cephesini genişleterek, zafere yürüyelim. İliklerine kadar çürümüş, kan ve irin kokan bu köhne sisteme karşı, birleşik devrimci iktidarımızı kuralım.”