DÜNYA
Sri Lanka ve burası…
Tamil katliamının üzerinden 1 yıl geçti . Bu 1 yılda Sri Lanka diktatörlüğünün Tamil ulusal sorununu hangi yöntemlerle “daha sağlıklı bir tarzda” ele alacağının görülmesi açısından çarpıcı veriler sundu!
Sri Lanka despotluğu geçen Mayıs’ta 30 yıldır ulusal kurtuluş mücadelesi yürüten Tamil Özgürlük Kaplanları‘na dönük kapsamlı bir imha operasyonu gerçekleştirdi. Binlerce Tamil gerillası sıkıştırıldıkları bölgenin sivil halkıyla birlikte katledildi!
“Yenilmez” gözüyle bakılan Tamiller’in bu şekilde “yenilmiş” olması tüm dünyaya gözü dönmüş bir zafer sarhoşluğu ile muştulandı: “30 yıllık terör resmen sona ermişti!”! Sri Lanka’nın Tamil sorunu işte bundan sonra çözülecekti! Tanıdık bir söylemle; “Terörün kökü kazın(mıştı), bundan sonra Tamil sorunu daha sağlıklı bir şekilde ele alınabilir(di)!” vs. vs.
Aradan 1 yıldan fazla zaman geçti. Bu 1 yılda Sri Lanka diktatörlüğünün Tamil ulusal sorununu hangi yöntemlerle “daha sağlıklı bir tarzda” ele alacağının görülmesi açısından çarpıcı veriler sundu! Tamil halkına evlatlarının katli izletilmedi dünyaya sadece; onların evlerinin, ofislerinin ve hatta kabirlerinin imhası da izletildi! Kısacası 30 yıllık özgürlük savaşının tüm manevi değerlerinin vahşice kazınmasıyla başladı bu “sağlıklı ele alış”! 30 yıllık özgürlük savaşının anıları ve manevi değerleri değil ama, kabirlerin bile imhasına varan bu vahşetin Tamil halkının belleğinden kolay kolay silinmeyeceği açıktır!
“Daha sağlıklı ele alış”ın diğer ayağını ise o bildik “yol, su, elektrik” nakaratı oluşturuyor. Tamil halkının siyasal beklenti ve talepleriyse hasıraltı ediliyor! Edinilen bilgilere göre son 1 yılda Tamiller’in yaşadığı Kuzey Sri Lanka bölgesinde hızlı bir kapitalistleşme süreci işlemeye başlamış. Kolombo (*), Hindistan ve Çin kökenli şirketlerle yatırım anlaşmaları yapan bir çalışma birimi kurulmuş. Bölgede bankalar, finans şirketleri, oteller ve tüketici odaklı şirketler filizlenmeye başlamış, Kuzey’le Güney arasındaki ulaşımın güçlendirilmesi için adımlar atılmış.
Tüm bunlar Tamiller’in gündelik hayatlarını nispeten farklılaştırsa da, bu kapitalistleşme sürecinin nasıl işleyeceği daha şimdiden anlaşılıyor! Bu süreçten nemalanacaklar uluslararası tekeller, ezen ulus konumundaki Sinha burjuvazisidir! Tamiller’e düşense kapitalist sömürüye açılan bölgede en fazla ücretli köle olabilmektir -ki anlaşıldığı kadarı ile o bile aslanın ağzında!
Tamil sorunu ile Kürt ulusal sorunu arasında bire bir benzerlik kurmak elbetteki mümkün değil. Fakat sorunun yıllara yayılan bir gerilla hareketinde vücut bulması başta olmak üzere, uygulanan savaş stratejileri ve emperyalist küreselleşme çağında kazandığı anlam gibi belli başlı noktalarda kesişmeler gösterdiği de ortada. İkisinde de ortak olan, sistemin istikrarını bozan, bozma potansiyeli taşıyan sorunların her türlü yöntem devreye sokularak “giderilmesi”!..
Sermaye ve onun temsilcileri açısından bu genel yaklaşım yeni boyutlar kazanarak uygulanıyor. Sermayenin özgürce dolaşımı dışındaki tüm özgürlük isteminin, ulusal karakterli sorunların varolan tüm araç ve yöntemin devreye sokularak -zamana yaymadan- hızla stabilize edilme çabasını bunun başına yazabiliriz. Bu araçlardan biri de soykırımı aratmayacak vahşi -gerekirse- kitlesel imhadır.
Ülkelerin stratejik konumu, kendi iç toplumsal dengeleri, bu dengeleri belirleyen sınıf mücadelesinin düzeyi, uluslararası sermaye ve onunla iç içe geçmiş işbirlikçi sermayenin acil ihtiyaçları, ülkelerin kapitalist üretim, pazar olanakları, hammadde kaynakları anlamında taşıdığı yer… gibi faktörlerin toplamı istikrar bozucu güçlere karşı uygulanacak politikaların içeriğini ve uygulanma hızını da belirliyor. Kürt ulusal sorunu ile Tamil sorununa yaklaşımların kesişme ve ayrışma noktalarını belirleyen de bunlardır.
Bu noktalardan baktığımızda iki soruna yaklaşımın özünü değilse de biçimini farklılaştıran ciddi ayrım noktaları mevcuttur. Fakat bu ayrım noktaları TC’nin Sri Lanka barbarlığının 1 yıl önce gerçekleştirdiğine benzer toplu katliamlara girişmeyeceği anlamına gelmez. Ve böyle bir olasılığın söz konusu olması bile sınıf mücadelesi, işçi ve emekçilerin geleceği açısından korkunçtur! Kirli savaş biçimlerinin yeniden ve hızla devreye girdiği şu günlerde, “Sri Lanka’da olan burada da olur mu?” gibi bir sorunun akıllara düşmesi bile korkunçtur! Korkunçtur; çünkü bu aynı zamanda sınıf mücadelesi ve bu mücadelenin yarattığı sınıf kardeşliği köprüsünün ne kadar zayıf olduğunu da ele veren bir sorudur. Korkunçtur; sokaklar bunun sadece bir olasılık olmasına karşı bile, “yeter artık!” haykırışları ile çınlamadıkça, bu olasılığın gerçekleşme durumunda olabilecekler tahayyül bile edilemez!
Kürt ve Türk işçi ve emekçileri arasında emek kardeşliği köprüsü kurulmadıkça bu ülkenin emekçilerinin özgürleşmesi mümkün olmayacaktır. Geleceğe dönük kıyamet senaryoları kurduracak koşulları değiştirmedikçe bugün bebe olanların gelecek düşleri bile ipotek altına alınmış olacaktır!
(*) Kolombo, Sri Lanka’nın en büyük şehri ve ticari başkentidir.