DÜNYA
Tüm gövdemizle hücum ruhunu kuşanmaya!
TİKB İstanbul İK olarak, tüm kadro ve çevre güçlerimize çağrımızdır!
*Elimize e-posta yoluyla ulaşan TİKB İstanbul İK‘nin açıklamasını güncel öneminden dolayı yayınlıyoruz.
Merkezi anlamda hizipçi küçük burjuva aydın koalisyonu ile yollarımızı ayırdığımız andan beri, TİKB’yi TİKB yapan fakat son on yılın çürütücü tasfiyeciliğiyle yok olan pek çok değerimizi başta örgütsel olmak üzere ayağa kaldırmak için pek çok düzlemde savaştık- savaşıyoruz. En başta yerle bir olmuş siyasal ve ideolojik birliğimizi inşa etmek, yeni bir komünist kimlik ve ruhsal bütünlük inşa etmek önümüzde duran görevlerdendi. Örgütümüzün en merkez organından başlayarak aşağıya doğru tüm organlar ve tüm yoldaşlar bununla sorumludur!
Sonuç bildirgemizde de yer aldığı gibi program sorunu, örgütü tüm organlarıyla ve mekanizmalarıyla işleyen bir örgüt haline getirmek ve işçi sınıfı içerisindeki çalışmamızı güçlendirmek ondan beslenen ve onun içinde bir güç olmak, başlıca hedefimiz ve sorumluluğumuz içerisindedir.
Bu süreçte yaptığımız tüm çalışmalar, eylemler ve en basit gözüken işler dahi bu çerçevede düşünülmeli TİKB‘nin adına, tarihine ve en başta şehit yoldaşlarımıza, onların uğruna ölümden kaçmadıkları sosyalizm düşüne layık olarak yapılmalı ve bu çerçevede düşünülmelidir.
En başta da söylediğimiz gibi, bu hedeflerden tüm yoldaşlar ve organlar sorumludur. Merkezi çalışmalarımız olsun, alan çalışmaları olsun, işçi gazetesinin çıkarılması ve sınıfa ulaştırılması olsun, bu genişlik ve hedeflerle bağı kurularak düşünülmeli ve çalışılmalıdır. Yaşadığımız tasfiyeci sürecin izlerini en kısa süre içerisinde üzerimizden atmamızın ve sınıf içerisinde bir güç haline gelmemizin başka yolu yoktur. Biz de İstanbul İl Komitesi olarak bu sorumluluğun bilincinde olduğumuzu ve attığımız her adımı bu hedefler doğrultusunda bu bilinçle atacağımızı en başta beyan etmeyi görev biliyoruz!
Anayasa referandumu, İşçi gazetesi ve Alan çalışmaları üzerine
12 Eylül’de bir referandum bizi bekliyor.
Referandum oyunuyla sunulan anayasa değişikliğiyle, özünde 12 Eylül faşist anayasasına hiçbir biçimde dokunmayarak, ezilen halklara, Kürt halkına işçi sınıfı ve emekçilere dönük hiçbir olumlu düzenleme getirmeyerek, “demokrasi- hak ve özgürlükler” naralarıyla emekçilerin, burjuvazinin farklı kanatları arasındaki iktidar savaşında saf tutmaları, rejimin iç krizinin yarattığı iktidar mücadelesini bir kez daha onaylamaları bekleniyor.
Dünyanın kriz dalgasıyla sarsıldığı, tüm dünyada ve Türkiye’de ise özelde TEKEL Direnişi’yle sınıf mücadelesine yeni bir soluk geldiği şu dönemde, işçi sınıfı ve ezilen halklar referandumda “Evet” ya da “Hayır” ile sermayenin farklı kanatları arasında saf tutmamalı, ücretli kölelik düzenini toptan redderek kendi hak ve özgürlükleri için mücadele etmelidir.
Biz işte bu yüzden boykot diyoruz.
Fakat sadece boykot demek yeterli değildir, biz anayasa değişikliği gündemini sınıf için sokaklarda bir mücadeleye dönüştürmedikçe bu düzlemde savaşmadıkça kağıt üzerinde kalan her politika ne kadar doğru ve haklı olursa olsun yaşamda bir anlamı olmayacaktır!
Bu bağlamda önümüze koyacağımız hedef işçi sınıfının çeşitli bölüklerini boykota çağırmak ve bu düzlemde örgütlemektir. Temel çalışma alanlarımız fabrikalar, sanayi siteleri başta olmak üzere işçi sınıfının ve emekçilerin üretim ve yaşam alanlarıdır. Bu amaçla kullanacağımız her materyal, her çalışma çok değerli ve önemlidir. Boykot çalışmasının başlıca unsuru yaygın ajitasyon-propaganda (afiş-bildiri) araçlarıdır. Ve bu çalışmanın sonunda işçi ve emekçilerin kendi talepleriyle sokağa çıkması hedeflenmelidir.
İkinci gündemimiz ise çok yoğun bir emek ve çabayla çıkarılan işçi gazetemizdir. İşçi gazetemiz tek başına kendimizin yazıp çizdiği bir yayın olarak algılanmamalı ve bu darlıkta düşünülmemelidir. Lenin‘in, Ne Yapmalı‘da da ifade ettiği gibi işçi gazetesi işçi sınıfıyla dolaysız olarak bağ kurmanın ve onu kendi mücadelesi doğrultusunda örgütlemenin en önemli araçlarından biridir. Biz bu aracı en etkili biçimde kullanacak birikime ve iradeye sahibiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın! Bu süreçte sınıf çalışması yürüten ya da mücadelenin farklı alanlarında (gençlik, kültür-sanat) olan yoldaşlarımız ve organlarımız da işçi gazetesine bu bilinç açıklığıyla yaklaşmalı ve aynı şekilde sahiplenmelidir.
Yazınsal üretim aşamasından gazetemizin sınıfa ulaşmasına kadar bu sorumluluk herbir yoldaşımız üzerindedir.
Yoldaşlar,
TİKB, tüm organları ve gövdesiyle görevinin başındadır. Tarihsel mirasımıza, işçi sınıfımıza emekçi ve ezilen halklara ve şehit yoldaşlarımıza layık olmak ve bu topraklarda sosyalizmi kurmaktan en çevre güçlerimize kadar tüm yoldaşlarımız ve dostlarımız sorumludur! Bu sorumluluk bilincinden kaçan ve buna uygun davranmayan her yoldaş, bu noktada düzene hizmet ettiğini kesinlikle aklından çıkarmamalıdır!
Biz, dünümüz, bugünümüz ve yarınımızla bir bütünüz. Yaşadığımız tasfiyecilik ve hizip sürecinin izleri ne kadar ağır olursa olsun, bizim komünist mayamız yaşadığımız tüm kan kaybına karşı bunları aşacak ve bu süreçten güçlenerek çıkacak güçtedir hiçbirimizin bundan kuşkusu olmasın!
Yaşasın TİKB!
Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Sosyalizm!
Hücum Ruhuyla İleri!
TİKB İstanbul İl Komitesi