GENÇLİKİŞÇİ SINIFI

Tunus isyanının kıvılcımları Suriye'ye ulaştı

Tunus dalgasının Cezayir, Mısır ve Yemen’e ulaşması ardından Suriye’de ilk kendini yakma haberi geldi. Suriye’de bir genç Beşar El Esad iktidarına karşı tepkisini dile getirmek için bedenini ateşe verdi.

Tunus’ta 17 Aralık günü üniversite mezunu bir gencin bedenini ateşe vermesiyle başlayan halk isyanının dört hafta sonra 23 yıllık Zeynel Abidin Bin Ali iktidarını devirmesi, otoriter ve diktatör Arap rejimlerinde halkın yeni umudu oldu. Tunus dalgasının Cezayir, Mısır ve Yemen’e ulaşması ardından Suriye’de ilk kendini yakma haberi geldi.

Gemya Kurda isimli Kürt internet sitesine göre Haseke kentinde 26 yaşındaki Hesen Eli El Uqla isimli bir genç kent meydanında üzerine benzin dökerek bedenini ateşe verdi. Ağır yaralanan genç Haseke Devlet Hastanesine kaldırıldı. Görgü tanıkları, gencin Beşar Esad’ın başında olduğu Baas rejimini protesto etmek amacıyla bu eylemi yaptığını bildirdi.

HRW: SURİYE İHLAL ŞAMPİYONU

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 25 Aralık günü yayınladığı 2010 dünya raporunda Suriye’nin insan hakları ihlalleri konusunda rekoru elinde bulundurduğunu belirtmişti. Raporda, avukatların hapsedildiği, muhaliflerin işkence gördüğü, keyfi gözaltılar ve tutuklamaların olduğu ve Kürtlere yönelik sistematik baskıların devam ettiği vurgulanıyordu.

2000 yılında hayatını kaybeden babası Hafız Esad’ın yerine geçen Başar Esad, yaklaşık 11 yıldır iktidarını baskıcı yöntemlerle yürütüyor. Tunus’ta yaşananların Suriye sokaklarına da taşmaması için Esad yönetiminin geçtiğimiz günlerde yeni tedbirler devreye koyduğu bildiriliyor.

Suriye’de işsizlik özellikle genç nüfusu vuruyor. Geçen yıllarda genel işsizlik oranı resmi rakamlara göre yüzde 25 iken, bunların yüzde 75’inin 15-24 yaş arası gençlerden oluştuğu kaydediliyor. Gerçek işsizlik rakamlarının daha yüksek olduğu sanılıyor. Yine son yıllarda artan gıda fiyatları, kuraklıktan dolayı yaşanan göçler, muhaliflere karşı artan baskılar ve özellikle de Kürtlere yönelik ayrımcılığın derinleşmesi Suriye’yi isyan dalgasının vuracağı potansiyel ülkeler arasına koyuyor.

1963 yılından bu yana Suriye’de olağanüstü hal uygulanıyor. Bu durum Devlet Başkanı’na özel yetkiler tanıyor. Aynı zaman da polis ve askeri de özel yetkilerle donatıyor. Bu aynı zamanda keyfi ve uzun gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler, infazlar ve hukuksuz yargılamalar anlamına geliyor. Suriye’de iktidardaki Baas rejimi ve ona bağlı partilerin dışında diğer partilere izin verilmiyor, sivil toplum örgütleri de yasak. Başar El Esad 11 yıla yakındır ülkeyi yönetiyor olsa da 1940 yılında kurulan partisi Baas, 1963’ten beri ülkede iktidar. Anayasa’nın değiştirilmesi 1963’den beri yasak. Toprak bütünlüğü paranoyası nedeniyle tüm kültürel ve etnik talepler gayrı meşru olarak görülüyor ve bastırılıyor. Baas partisinin üyeleri, tüm yolsuzlukları ve işlediği suçlara rağmen korunuyor. Ayrıca Suriye Ceza Kanunu, zina gibi hallerde eşini, kızkardeşini ya da annesini öldüren erkeklere adalet önünde hafifletici koşullar sunuyor.

Kürtler ise, 2 milyon kişi ile bu ülke nüfusunun yüzde 10’unu oluşturuyor. Ancak 1962 yılından bu yana kendi topraklarında yabancı statüsü ile yaşıyor. Bugün kimliksiz olan Kürtlerin sayısının 300 bini aştığı belirtiliyor. Zira “kimliksizlik” de baba ve anneden çocuklara geçerek bu sayı sürekli artıyor. Güney Kürdistan’ın yanı sıra Kürtler özellikle Halep kentinde de yoğun bir nüfusa sahip. Ancak kimlik, dil ve kültürleri üzerinde yoğun bir baskı ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar.

ANF

Daha fazlası

İlgili

Close