GENÇLİKİŞÇİ SINIFI

(TİKB )Yeniden doğumun içerik ve ruhu…

Etkinliğin her karesi “Ayağa kalkıyoruz”un somutlanmış izlerini taşıyordu. Etkinliğe katılan bileşenin yapısından, programın akışına kadar her şey yeniden doğumun içerik ve ruhunu yansıtıyordu

Yeniden doğumun içerik ve ruhu...

İhtilalci komünistlerin 32. kuruluş yıldönümü vesilesiyle gerçekleştirilen “Ayağa Kalkıyoruz” etkinliği, dün (19 Şubat 2011) Köln’de yapıldı. Etkinlik ikiyüzelliden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Etkinliğin her karesi “Ayağa Kalkıyoruz”un somutlanmış izlerini taşıyordu. Etkinliğe katılan bileşenin yapısından, programın akışına kadar her şey yeniden doğumun içerik ve ruhunu yansıtıyordu.

Etkinlik açılış konuşmasının ardından devrim ve sosyalizm şehitleri adına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.

Farklı yaş gruplarından emekçilerin oluşturduğu, kendisinin de sahne aldığı Erdal Şahin‘in yönettiği Yaşamevi Korosu‘nun seslendirdiği ezgiler sempati ve beğeniyle dinlendi. “Gün doğdu hep uyandık” marşına salondaki izleyicilerin hemen hepsi katıldı…

TİKB adına yapılan konuşmada hem son halk isyanlarından hareketle dünyadaki ayağa kalkışın altı çizildi hem de onların da temel zaafını oluşturan komünist öncü boşluğunun giderilmesiyle bağlantı içinde TİKB’nin ayağa kalkışının ana çizgileri ve hedeflerine değinildi. Tasfiyeciliğin tahribatının sadece fizik güç ve mevzi kayıplarıyla sınırlı kalmayıp örgütün içini nasıl boşaltıp çürüttüğüne parmak basıldı. Bundan hareketle, sadece çekip giden kavga kaçkını sağcı aydın oportünizminin temsilcileriyle sınırlı görülmemesi gereken kirlenme, yorgunluk ve örgüt dışılaşma eğilimleriyle mücadelenin hala temel bir sorun olarak karşımızda durduğu vurgulandı.

TİKB adına yapılan konuşma “Yaşasın devrim ve sosyalizm”, “Yaşasın TİKB”, “Orak-Çekiç-Silah-Yıldız-Bayrağımız” sloganlarıyla selamlandı.

Karınca Tiyatrosu oyuncuları, kendi yazdıkları “Hangi dünya?” isimli oyunu sergilediler. Sosyalizmin yaşandığı bir coğrafyadan bir kareyle başlayan oyun kapitalizmin içyüzünü işliyordu. Gençlerin amatör coşkularına rağmen profesyonel sahne performansları, izleyiciler tarafından büyük bir beğeniyle seyredildi.

Kapitalizmin neoliberal birikim ve yeniden yapılandırma politikalarının iflası ve yarattığı yıkımın tetiklediği ayaklanmalar ve eylemlerin görüntülerinden oluşan, sınıfın ve onunla iç içe şekillenen komünistlerin ayağa kalkışını yansıtan “Sosyalizm kazanacak!” başlıklı sinevizyon gösterisi yapıldı.

Ardından genç sunucularımızın özenli sesi duyuldu:
‘Kıskanıyorlar hepimizi ve kıskanacaklar
Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak
Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir’ Bu güç işi başaranlardan 1996 SAG ve 2000 Ölüm Orucu gazileri de aramızdalar, içtenlikle ve saygıyla bağrımıza basıyoruz…
” Salondaki ‘96 SAG ve 2001 Ölüm Orucu gazilerini onurlandıran anonsla birlikte genç bir yoldaşın verdiği güller anlamlı ve duygulu anlar yaşattı.

Daha sonra uluslararası katılımcıların konuşmaları ve mesajlarına sıra geldi. İlk konuşma MLPD adına yapıldı: Konuşmada, dünyadaki son isyanlardan hareketle komünistlerin sorumluluklarındaki büyüme ve enternasyonalist dayanışmanın artan önemi vurgulandı. ICOR‘un kuruluşunda omuz omuza saf tutulan TİKB’nin 32. yılında salonda tanık oldukları coşku ve devrimci havadan etkilendiklerinin ve TİKB’nin şehitlerini kendi şehitleri olarak gördüklerinin altı çizildi. Konuşma, Almanca atılan “Yaşasın enternasyonal dayanışma!” sloganlarıyla sonlandı.

Şili Komünist Partisi‘nin mesajı gelen mesajlar içinde en anlamlı olanıydı:

TİKB’li yoldaşlar,

Şili Komünist Partisi (Proleter Eylem) devrim ve sosyalizm mücadelesindeki 32. yılınızda sizleri kardeşçe, yoldaşça duygularla kucaklıyor.

Kapitalizmin genel krizi koşullarında enternasyonal sınıf mücadelesinin yükseldiği günlerden geçiyoruz. Eski Avrupa’dan Latin Amerika’ya işçi sınıfı ve emekçi halklar, haklarını ve özlemlerini bir an önce, fakat devrimci siyasal mücadeleyle kazanmak istiyorlar. Bu, bu dönemin özelliği!

Yoldaşlar,

Türkiye ve Kuzey Kürdistan işçi sınıfı ve emekçi kitlelerinin yiğitliğinin ve mücadelelerinin tanığıyız. Bu sürecin biçimlenmesinde TİKB’nin önemli bir rolü olmuştur. Türkiye’de, Şili’de ve dünyanın başka ülkelerinde kaçınılmaz bir zafere ulaşacak devrimci komünist savaşımda dimdik varolacağınıza eminiz.

Örgütünüzün 32. kuruluş yıldönümünde sizi kutluyor , Türkiye işçi sınıfı ve halklarının birliği, tutarlı ve kararlı devrim mücadelesi için seçtiğiniz yolda ilerlemenizi arzu ediyoruz.

Devrimci selamlarımızla…

Şili Komünist Partisi (Proteler Eylem)

Hindistan Komünist Partisi (ML), Paraguay Komünist Partisi (Bağımsız) da mesajlarıyla konuğumuz oldular. MLKP‘li dostların mesajında krizin etkisi, emekçilerin büyüyen mücadelesi ve artan devrimci sorumluluk vurgulanıyordu.

Alman devletinin vize vermediği TEKEL işçisi Metin Arslan ise duygularını yazılı bir mesajla iletti:

İşçi Sınıfının ihtilalci geleneği içinde yer alanlara; Alınterine Merhaba;

Hepinizi TEKEL işçilerinin mücadele isteğiyle selamlıyorum;

Değerli Dostlar, Yoldaşlar;
2010 yılının sonunda itibaren bütün dünyada ve Ortadoğu’da havanın emekçiden, devrimci değerlerlerden yana döndüğüne tanık oluyoruz. Bugünden bakınca daha iyi görülüyor ki, Paris, Atina, İstanbul, Diyarbakır, Tunus ve Kahire’de, işçiler, yoksullar, ezilenler kadınların ve gençliğin en ileri saflarda yer aldığı bir mücadele döneminin işaretleri oluyorlar.

Yüz elli yıl önce Marks’ın ifade ettiği “Bütün ülkelerin işçileri birleşin” çağrısı bugün çok daha somut bir hal alıyor. Tarihte dünya çapında farklı ülkelerde ve birbirinden etkilenerek gelişen; birbirini hak arayışına cesaretlendiren eylemlerin varlığı, hepimizi sevindiriyor.

Kuşkusuz, bu hareketlerin düzene karşı yıkıcı, tahrip edici yanları var ancak henüz kurucu bir özneyi oluşturmuş değiller. Bu nedenle de bütün hareketin dinamik niteliğine rağmen hedefleri düzenin sınırlarının dışına çıkmış değil. Umuyor ve diliyoruz ki, işçi sınıfı ve ezilenler; kadınlar ve gençler hızla mevcut düzenin ve diktatörlüklerin onlar için çare olmadığına dair sahip oldukları bilinç, önlerine çıkacak sahte çözümler için de oluşsun; kapitalist-emperyalist sistemi aşacak bir perspektife kavuşsun.
Bu duygularla Avrupa ve Oratadoğu’da kavgada yer alan işçileri, kadınları ve gençleri selamlıyorum!

diyerek başladığı konuşmasına herbiri 78’er gün süren TEKEL Direnişi’nden farklı çizgiler verdi.

Mesajını şu sözlerle bitirdi:

Bu etkinlik 32 yıllık bir tarihi geçmişi ve bir devrimci geleneği yeniden ayağa kaldırmanın; işçi sınıfı ve ezilenlerle buluşturmanın çabasını ifade ettiği için değerlidir. TEKEL işçileri de taleplerinde ve davalarında ısrarlı oldukça, direnenlerin yanında yer aldıkça düzeni öğrendi, gerçekleri gördü ve kazanımlar elde etti.

Sizlerin mücadele tarihinden işçi sınıfının öğreneceği çok şeyin olduğuna eminim. Direnmek, ser verip sır vermemek; düzeni, devleti tanımak; tehlikenin geleceği yönleri hesap etmek bunlardan bazılarıdır. İşçi sınıfı hareketi kendiliğinden bir şekilde devam ettiği sürece saman alevi gibi parlar ve söner. Eğer bu hareket belirli bir düzeyde siyasal bir içerik ve biçim kazanmazsa, bir deneyim birikimi sağlayamaz, yeni kuşaklara deneyim aktaramaz.

Bütün dünyada yaşanan sıkıntı da burada. Kahire’deki işçinin de TEKEL işçisinin de ihtiyacı olan, deneyimlerini toplayacağı bir devrimci önderliği inşa etmektir. Öyle anlaşılıyor ki, bu önderlik Dünya çapında halk ayaklanmaları devam ederse, sadece ulusal sınırlar içinde kalamaz, uluslar arası bir önderlik olarak inşa edilmelidir.

Hepinizi, devrimci duygularımla selamlıyorum!
Biz haklıyız, biz kazanacağız!

Metin Arslan’ın coşkulu mesajı “Heryer TEKEL, heryer direniş” sloganıyla selamlandı.

Etkinliğin sahnesinde belli bir ağırlığı olan genç bileşenin somut örgütlenme platformu olarak Komünya Gençliği adına da bir konuşma yapıldı. İhtilalci Komünistlerin 32. mücadele yılının selamlanmasıyla başlayan konuşma, sistem içerisinde gençliğin, geleceğin, düşlerin kirletilmesine karşı örgütlenmenin zorunluluğuna yapılan vurgularla devam etti. 11-13 Haziran‘da Almanya’da yapacakları kampın duyurusuyla konuşma tamamlandı.

Konuşma “İhtilalci Gençlik TİKB’nin izinde” sloganıyla selamlandı.

Devrimci samimiyet, coşku ve iradenin yansıdığı “Ayağa Kalkıyoruz” etkinliği Mehmet Celal‘in şarkıları ve Cevdet Bağca‘nın türküleriyle son buldu.

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close