DÜNYAManşet

Sarı Yelekliler

Hareketin Strasbourg öncülerinden Isabelle Wendling ile son zamanlarda yeniden sokaklara çıkan Sarı Yelekliler’i konuştuk.

Ülkenin her tarafında aniden Sarı Yelekliler belirmişti. Yol kenarlarında, kavşaklarda, fabrikalarda, sokaklarda özel ve kamu araçlarında… Kâh grevler oluyor, kâh kamyonlar yolları kesiyor, kâh kavşaklar tutuluyordu. Sokaklar, caddeler gösterilerle yankılanıyordu. Eylemciler kornalarla selamlanıyor, yol kenarlarındaki radarlar defalarca kez kırılıyor ya da boyanıyordu. Her tür itaatsizlik eylemleri yapılıyordu. Afişler duvar yazılamaları…

Eylem yerleri işçi ve emekçilerin bayram yeri olmuştu. Herkes birbiriyle muazzam bir dayanışma, bir kardeşleşme yaşıyordu.

Fransa’da 17 Aralık 2018 yılında hayat pahalılığına, eşitsiz gelir dağılımına, vergi adaletsizliğine, yaşam standardının düşmüş olmasına, geniş yığınların söz hakkının olmayışına karşı bir hareket başladı: Sarı Yelekliler Hareketi. İki yıl sürdü bu hareket ve bir dönemin sembolü olarak tarihe geçti.
İşte bu hareketin Strasbourg öncülerinden olan Isabelle Wendling ile son zamanlarda yeniden sokaklara çıkan Sarı Yelekliler’i konuştuk.

Yaşanacak Dünya: Son zamanlarda Sarı Yeleklileri yeniden sokaklarda görmeye başladık, bize nedenini söyleyebilir misin ?

Isabelle Wendling: Hâlâ sokaktayız çünkü 2018’de sokağa çıkarkenki taleplerimizin hiçbiri karşılanmadı. Taleplerimiz güncelliğini koruyor bu yüzden yine sokaklardayız.

Ne istiyorduk?

Biz alım gücümüzü arttırmak dolayısıyla ücretlerimizin, emekli maaşlarımızın artmasını talep ediyorduk. Karbon vergisinin yoksullara ödetilmesine karşıydık. Taleplerimiz sadece yoksulaştırmaya karşı olmakla sınırlı değildi tabii ki. Doğayı, yaşamı ve ekolojik dengeyi korumak için artık farklı şekilde üretim biçimlerini mümkün kılacak bir toplumsal düzene geçmeyi de istiyorduk. Büyük patronların kârları için değil, ihtiyaçlarımız için, ihtiyaçlarımız kadar üretim biçimine geçmek istiyorduk.

Fransa’da uzun bir zamandır demokrasi diye birşey yok. Biz tabandan gelen bir demokrasi olması gerektiğini düşünüyoruz. İşçiler, işsizler ve nihayet ülkenin yükünü sırtında taşıyan herkesin demokratik bir biçimde söz sahibi olmasını, insanların nasıl yaşamak istediğine dair söz sahibi olmalarını istiyoruz.

Macron yönetimi gibi bir yönetim biçimi istemiyoruz, sağcı bir yönetim hiç istemiyoruz. Bu yüzden sokaklardayız.

Yaşanacak Dünya:
 Sarı Yelikler içinde sağcı hatta faşistlerin olduğuna dair söylentiler vardı. Sarı Yelekliler’in içinde aslında kimler vardı?

Isabelle: Başlarda Sarı Yelekliler için aşırı sağcı, hatta faşist olduğumuz propagandası yapıldı. Sendikalar, sol partiler bize mesafeliydi. Bu nedenledir ki bizim için “faşist” olduğumuz propagandası tuttu ve bu propaganda Macron hükümetinin işine yaradı. Bizi sendikalardan yalıttılar. Sendikalar bizimle hareket etmediler. Dolayısıyla hareketimizin ilk çıkışında kimi bölgelerde içimizde aşırı sağ unsurlar yer aldı. Fakat gitmeleri çok hızlı oldu. Çünkü biz ücretlerimizin, işsizlik parasının, emeklilik maaşlarının artmasını istiyorduk. Demokratik bir yönetim biçimi istiyorduk. Bu onları ilgilendirmiyordu. Bu onların davası değildi.

Sarı Yelekliler arasında bugün hâlâ her zaman aynı fikirlere sahip olmadığımız insanlar var. Ama ben onları faşist olarak nitelendirmem. Belki bazıları için diyebiliriz. Ama bugün Fransa’daki sendika hareketinde olduğu gibi ulusal cepheye oy veren sendikacıların olduğu gibi genel bir sorun maalesef.

Öte yandan, kişisel olarak ben onlara faşist demezdim ya da şu anda gruplarda örgütlenmiş aşırı sağ aktivistimiz yok. En azından kesinlikle bizim grubumuzda -Strasbourg Sarı Yelekliler- yok.
[Sürecek]

Daha fazlası

İlgili

Close