DÜNYAManşet

9 MAYIS FAŞİZME KARŞI ZAFER GÜNÜNDE ANTİ-FAŞİST MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

9 Mayıs faşizme karşı sosyalist Sovyetler Birliği önderliğinde faşizme karşı zafer günüdür.

Dünya’yı yeni bir savaşa sürükleyen, onmilyonlarca insanın yaşamına mal olan, yüzmilyonlarca insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açan Hitler faşizminin yenilgisinin üzerinden 76 yıl geçti. 9 Mayıs 1945’de* kazanılan bu büyük zafer, bugün de faşizme karşı mücadelede ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

1933’te iktidara getirilen Alman faşizmi hızla silahlanarak dünyayı felakete sürükleyecek olan 2. Dünya savaşını 1939’da başlatmış, Avrupa ülkelerini işgal ettikten sonra Sovyetler Birliği’ne saldırmış ve büyük kesimini işgal etmişti. Alman faşist orduları Stalin’in komutasındaki Kızıl Ordu ve Sovyet insanının büyük fedakarlığı sayesinde durdurulmuş ve önce Sovyetler Birliği toprağından, ardından Doğu Avrupa ülkelerinden kovularak, 9 Mayıs 1945’te Berlin’de yenilgiye uğratılmıştı.

Avrupa halklarını emperyalist kapitalist sistemin bu barbar saldırısından kurtaran sosyalist Sovyetler Birliği ve onun önderi Stalin’e karşı emperyalist devletlerin yürüttüğü çarpıtma ve karalamalar, tarihin çarpıtılmasıdır ve faşizmin bu yenilgisini hazemedeyişleridir. Onların saldırısı, Stalin şahsında sosyalizme olan saldırıdır. Onların sosyalizmden duyduğu korkudur. Kızıl Ordu‘nun gösterdiği fedakarlık, sosyalizme duyduğu inanç ve kararlılık bizlere daima yol gösterecektir.

Her ne kadar Hitler faşizmi yenilgiye uğratılmış olsa da, faşizm ve devletlerle içi içe geçmiş faşist hareketler başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da bir tehlike olarak günümüzde de varlığını sürdürüyor. Irkçı ve faşist hareketin göçmen katliamları, çeşitli devletlerin bu hareketleri besleyip büyütmesi, Almanya’da AFD, Fransa’da Le Pen vb gibi ırkçı-faşist hareketlerin siyasette, medyada vb yer bulması; her türlü ırkçı-faşist örgütlenmenin seçimlere özgürce katılabilmeleri bunun somut örnekleridir. Yine artan emperyalist rekabet ve ekonomik kriz dalgalarıyla birlikte, tüm burjuva devletlerin gericileşerek, demokratik hak ve özgürlüklere dönük akıl almaz saldırıları faşizmi besleyen gerçeklerdir. En gerici-faşist diktatörlerle geliştirdikleri askeri, siyasi ve ekonomik ilişkiler, kendi ülkelerinde siyasi gericeleşmeyle at başı gitmektedir.

Nitekim, Hitler faşizminin işlediği insanlık suçlarını, bugün faşist Erdoğan/AKP-MHP diktatörlüğü de işlemektedir. Tüm yetkileri eline almış olan faşist diktatör Erdoğan, her türlü demokratik hakkın kullanılmasını yasaklamakta ve saldırmaktadır. İstanbul Sözleşmesi‘ni iptal ederek, kadına yönelik şiddeti ve katliamları özendirmektedir. HDP’li belediyelerin ardından üniversitelere kayyum atayarak, üniversiteleri ve gençliği teslim almaya çalışmaktadır. 6 milyon seçmenin oyunu almış bir siyasi parti olan HDP’yi kendisine biat ettiremediği için kapatmaya çalışmaktadır.

Kürdistan’a hergün bomba yağdırmakta, doğasını tahrip etmekte, halkı açlıkla terbiye etmeye çalışmaktadır. Rojava ve 23 Nisan’da Medya Savunma Alanlarına yönelik başlattığı yeni saldırı örneğinde olduğu gibi, Güney Kürdistan’a işgal saldırılarını sürdürmektedir. Hapishanelerde tecrit, işkence ve hak gasplarını derinleştirmektedir. Pandemi sürecinde üretimi durdurmayarak işçileri virus ile başbaşa bırakırken, işçi eylemlerine saldırmakta, pandemiyi bahane edip 1 Mayıs’ı yasaklamaktadır.

Tüm bu saldırılar, Avrupa emperyalist devletlerinin ve ABD’nin desteği ve icazetiyle yapılmaktadır.

Ancak Erdoğan/AKP-MHP faşist diktatörlüğünün tüm saldırılarına, yasaklarına karşı devrimci direniş sürmektedir. İşçilerin itirazı, kadınların isyanı, Boğaziçi’nde olduğu gibi öğrencilerin, akademisyenlerin direnişi sürmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi saldırıları her alanda püskürtmektedir. Birleşik mücadele hergün daha da güçlenmektedir.

Faşist Erdoğan’ın paçavraya çevrilen 1 Mayıs yasaklarında olduğu gibi, gericeleşen Avrupa devletlerinin pandemiyi bahane ederek 1 Mayıs gösterilerine izin vermemeye kalkışması ya da birçok alandaki gösterilere saldırması, Avrupalı ve göçmen işçi ve emekçilerin de yoğun direnişiyle karşılaşmış, her alan 1 Mayıs alanına dönüşmüştür.

ADGB olarak, başta Avrupa’da gelişen ırkçı ve faşist hareket olmak üzere, AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratmak için mücadeleyi büyüteceğiz. 9 Mayıs 1945’te Hitler faşizminin yaşadığı sonu AKP-MHP faşizmine de yaşatmak için birlikte mücadele edecek ve birlikte kazanacağız.

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB)

Daha fazlası

İlgili

Close