DÜNYAManşet

Artsakh (Dağlık Karabağ) Halkı’nın katliamına izin vermeyelim!

 

Emperyalistlerin, bölge devletlerinin soykırım ve savaş hesapları Dağlık Karabağ üzerinden yeniden kuruluyor.

İktidarları alaşağı etmek, Afrika’da olduğu gibi askeri cuntalar tezgahlamak gibi eski yöntemlerine yeni varyantlar ekleyen emperyalist kapitalist bloklar artık birbirlerinin alanlarına bodoslama dalıyor. Ortadoğu, Kafkaslar, Kuzey Afrika en fazla çatıştıkları, en fazla paylaştıkları dünyanın coğrafyalarına yeniden paylaşmak için göz dikmekte başta olmak üzere pervasız oldukları bölgeler.

Afrika’da Mali ve Burkina Faso’nun ardından, Temmuz ayında Nijer, Avrupa devletleri ve Fransız emperyalizmi ile müttefik olan ve son üç yılda darbe yaşanan üçüncü ülke oldu.

Darbelerin ardından Mali ve Burkina Faso’daki yönetimler, Fransız ordusunu ülkelerinden çıkararak, askeri ve güvenlik alanında yönlerini Rusya ve Çin’e döndüklerini açıktan ilan ettiler. Fakat AB emperyalist ülkeleri ve özellikle Fransız emperyalizminin nükleer santralleri için vazgeçilemez olan uranyumun Afrika’da en fazla Nijer’de bulunması başta olmak üzere, bu ülkelerin Afrika’da sömürü alanlarını öyle kolay terk etmeyecekleri de aşikar.

Savaşın ve işgalin gerekçesi olmaz

Savaşın işgallerin artık saatlere sıkışması, bu bölgelerde yaşayan halklar için yeni katliamlar, göçler, yeni insanlık trajedisi hikayeleri demek.

Nihayetinde Artsakh (Dağlık Karabağ Cumhuriyeti) nin, Azerbaycan’ın son işgal saldırısının ardından, 1 Ocak 2024’ten itibaren kendisini ve tüm kurumlarını feshetme kararını açıklaması, daha doğrusu buna zorlanması oyun kurucuların iştahını daha da kabartmaktadır. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a yönelik 19 Eylül’deki işgal saldırısından 24 saat sonra, Dağlık Karabağ, silah bırakmayı ve bölgenin Azerbaycan’a entegrasyonu için müzakerelerde bulunmayı kabul etmişti.

Azerbaycan Devleti ve Türkiye başta olmak üzere bölge devletlerinin desteğiyle, on aydır Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki yolun bloke edilmesini emperyalistlerin seyirciliğinde sağladı. Çocuk, hasta-yaşlı ve on binlerce kişinin, açlık soğuk, hastalık ve acil insanı ihtiyaçlarından mahrum bırakan, bir insanlık trajedisi yaratan Azerbaycan Devleti Stepanakert şehrini de bombalayarak sivil halkı göç etmeye zorladı. İlk etapta yapılan katliamın ardından, bu güne dek 65 bin insanın bölgeyi terk ettiği söyleniyor. Saldırıda Ermenilerin katledilmesi tüm dünyada cılızda olsa ses getiren açıklamalarda öfkeyle karşılandı ve bunun 1915 Ermeni katliamının bir devamı olduğu vurgulandı.

“Soykırımı tanıyan” ülkelere de yapılan çağrılarda, “Uluslararası toplum, insanlığa karşı işlenen katliamların durdurulması için acilen harekete geçmelidir” denildi. Ne menem bir şeydir bu “Uluslararası toplum“ ya da onu oluşturan emperyalist kapitalist ülkeler?!

Avrupa’da yapılan gösterilerde; Artsakh Halkının kendi kendini yönetmesi, kendi yöneticilerini belirleme hakkı, Artsakh Cumhuriyeti’nin tanınması gibi haklı talepler dillendirildi. Fakat işgal ve saldırıları eğer kendileri değil de rakip emperyalist bloklar yapmışsa “karşı çıkan” bu ülkelerden çözüm beklemek, en hafif ifadeyle aralarındaki çatlaklara seslenmek havanda su döğmek gibi bir şeydir.

Örneğin AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığı telefon görüşmesinde Azerbaycan’ın Ermenilere saygı gösterileceği ve ülkede geleceklerinin olacağı konusunda güvence vermesi gerektiğini söylemesi kulağa hoş geliyor.

Fakat Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev görüşmenin ardından yaptığı “”Aliyev sadık bir müttefikimizdir“açıklaması, AB devletlerinin tavrını açıklamakta yeterince fikir vericidir. Telefonlarda ilk saldırıda 200’ü öldürülen Ermenilere “Garanti isteme”  palavrasından daha sahicidir.

Zira enerji alanında Rusya’dan bağımsız olabilmek için yeni arayışlar içinde olan AB, Azerbaycan ile enerji iş birliğini artırmak için 2022 yaz aylarında AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev arasında, 2027 yılından itibaren AB’ye yılda 20 milyar metreküp Azeri doğal gazının sevkiyatının sağlanması için bir mutabakat imzalanmıştı. Yapılan Ermeni hamiliğinden çok daha sahici olanı, AB devletlerinin tavrında fikir verici olanı da budur.

Ambargoya Hayır

Arstakh’da yaşanan abluka nedeniyle açlık, yetersiz beslenme ve hayatı önem taşıyan tüm ürün ve mallardan mahrumiyetle karşı karşıya kalan 30 bini çocuk,2 bini hamile, 20 bini yaşlı olmak üzere 120 bin kişi, tam bir karantinanın üzerine, 20 Eylül 2023’te Azerbaycan’ın geniş çaplı saldırısı sonucu; elektrik, iletişim, yiyecek ve ısınma olmadan bodrumlarda yaşamaya devam ediyor. Azerbaycan hava kuvvetleri İHA’ları kullanarak ve yoğun topçu bombardımanıyla sivil altyapıyı ve sivil nüfusu hedef aldı. Artsakh’daki sivil halk vahşice bombalanmaya maruz kaldı.

Savaşın ve işgalin gerekçesi olmaz evet.  On aydan bu yana Faşist Türk ve Azerbaycan devletlerinin blokajı altında bulunan Artsakh (Dağlık Karabağ) bu sefer işgal edilerek yeni bir soykırım tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır.

ABD’den AB’ye tüm dünyanın ses çıkarmadan seyrettiği bu insanlık trajedisine uzun zamandır Azerbaycan-Ermenistan sınırlarında girişilen provokasyonlar, çocukların bile inanmayacağı ucuz oyunlar ile gelinmiştir/getirilmiştir.

İşgal ve barbarlıkta Azerbaycan kadar Türk devleti de başat rol oynamaktadır. Bölgedeki etkinliğini genişletmek isteyen TC, otuz yıldır Artsakh’ın Hayastan’la tek bağlantısı olan Laçin Koridorunun “çevreci” oldukları ileri sürülen Azerbaycanlı askerlere eklediği zaten bölgede cirit atan Türk faşistleri ile kapanmasını sağladı. Muradı Zangezur Koridoru’nun işgalidir. Hazar Denizi ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile bağlantı koridorunu elinde tutmaktır. Türkiye Azerbaycan’ın suç ortağıdır. İşgalde askeri ve siyasi her konuda destekçisidir.

Üstelik Artsakh’ın başkenti Stepanagert ile Goris kara yolunun Azerbaycan askerleri ile Türk faşistleri tarafından kuşatılması, sözde müttefik “Rus Barış Güçleri”nin gözleri önünde olmuştur.

Ukrayna ile yaklaşık iki yıldır savaş içerisinde olan Rusya savaş batağında debelenmektedir. ABD – AB Devletleri’nin geniş anlamda NATO’nun ağır ambargo ve yaptırımları karşısında zorlanmakta, petrol ve doğal gazı artık AB’ye ihraç edememesi sonucu krizinin derinleşmesi sorunları katlanmaktadır. Rusya bunların bir kısmını Türkiye üzerinden aşma çabası içersindedir.

Bölgedeki ve dünyadaki halklara, emekçilere yeni kanlı gömlekler biçen savaş ve işgalin hiç bir gerekçesi olamaz. Rusya’nın dağılmasından sonra ayrılma hakkı’nı kullanan Artsakh Cumhuriyeti’nin işgali ve yeni savaş cephesi açılması öncelikle bölge halkları fakat sadece bölge halklarının değil tüm dünya emekçilerinin savaşın yıkımının sırtlarına yıkılacağı bir sayfa açmıştır

Bu anlamda savaş ve işgallere dur demek, Dağlık Karabağ Halkı’nın, burada hedefte olan Ermenilerin soykırımına sessiz kalmamak çığlığına çığlık olmak yine dünya halkları ve emekçilerine kalmaktadır. AB ve emperyalist kapitalist “İnsan hakları”  kurumlarına BM’ye çağrılar yapıp durmak, kendi alanları ve çıkarları için hepimizin olduğu kadar birbirlerinin de gözlerini oymaktan geri durmayanlarla zaman kaybetmektir.

Bu anlamda savaşlara, işgallere, soykırımlara karşı sesimizi dünya çapında çığlıklaştırmak, Artsakh Halkı yalnız değildiri alanlarda dillendirmek yaşamsaldır! Bu aynı zamanda savaş politikaları ile yaşamımız ve geleceğimiz üzerindeki yeni yüklere de dur demektir!

Daha fazlası

İlgili

Close