Kızım, affet beni. Veda törenine katılamadım, bu kahredici durumda yanında olamadım.
Sana dokunsun, seni okşasın ve alnına bir öpücük kondursun diye, kalbimi hücremin penceresinden gökyüzüne saldım
Halide Cerrar, Filistinli feminist bir avukat, insan hakları savunucusu. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin önderlerinden. 2006’dan beri Filistin yasama konseyi üyesi. konseyde, FHKC’nin üç vekilinden biri. cerrar, 2019’da işgal rejimi tarafından, idari tutuklu olarak yani herhangi bir gerekçe veya suçlama olmaksızın alıkonuldu ve ancak 2021 mart’ında yasadışı bir gruba üye olmaktan ceza aldı. Cezası 2021 ekim’inde son bulacak. Cerrar’ın iki kızı var. Bunlardan Suha Cerrar iklim değişikliği üzerine çalışmış. 2017 yılında, çevre ve cinsiyet politikaları araştırmacısı olarak El-Hak örgütüne katılmıştı. O zamandan beri burada çalışıyordu ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve özgürlüğü için mücadele ediyordu. Suha Cerrar, geçen yıl yazdığı bir yazıda, annesinin sağlık sorunlarını ve pandemi koşullarında onun için ne kadar endişelendiğini anlatmıştı.
Hayat bazen bize tuhaf oyunlar oynar, canımızı beklemediğimiz bir anda, beklemediğimiz bir yerden yakar. Suha’nın da sağlık sorunları vardı ve 11 temmuz günü, Ramallah’taki evinde kalp krizi geçirerek öldü.
Suha dünyaya geldiğinde babası cezaevindeydi, hayata veda ettiğinde de annesi esir. İkisinin mahkemelerde, mahkeme kapılarında birbirlerine sarılmış fotoğrafları var. Birbirine benzeyen iki güzel kadın. Kucaklaşmalarında, bakışlarında anne-kız sevgisinin yanında iki yoldaşın yakınlığı var.
Halide Cerrar’ın kızının ölümü karşısında neler hissettiğini tahmin etmek zor değil. Kızıyla vedalaşmak için cenazesine katılmak istedi. Dünyanın her yerinde bununla ilgili imza toplanmasına, kampanyalar yürütülmesine rağmen bu dileği gerçekleşmedi. Halide Cerrar kızına mezarı başında okunan bir mektupla veda etti ve mezarının başına bir zeytin ağacı dikilmesini istedi.
İnsanın içini dağlayan bu mektubu Ümit Doğru ile birlikte İngilizceden ve Arapçadan karşılaştırarak çevirdik. Evladını kaybetmek paylaşılamayacak kadar büyük bir acı, evladıyla son defa vedalaşamamak kahredici. Yol arkadaşımız Halide Cerrar’ın acısına ortak olmak zor ama isyanı isyanımız!
Özleminle öyle büyük bir acı içindeyim ki anneciğim. [1]
Acımı dindirmek için, Hayfa’dan, Damon Hapishanesi’ndeki hücremin penceresinden vatanımızın gökyüzünü kucaklamak için uzandım.
Prangalara ve gardiyana rağmen, dik ve sabırla duruyorum.
Seni son bir kez görmenin özlemiyle, acı içinde bir anneyim.
Bana yaşatılan şey Filistin’den başka yerde olmaz.
Tek arzum kızımla son bir defa vedalaşmaktı.
Alnından öperek, onu Filistin’i sevdiğim kadar sevdiğimi söylemekti.
Kızım, affet beni. Veda törenine katılamadım, bu kahredici durumda yanında olamadım.
Sana dokunsun, seni okşasın ve alnına bir öpücük kondursun diye, kalbimi hücremin penceresinden gökyüzüne saldım.
Suha, kıymetlim.
Sana bir veda öpücüğü verdirmediler bana.
Sana bir gülle veda ediyorum.
Yokluğunun acısı beni yakıyor, azap veriyor.
Ama kararlı ve güçlüyüm.
Tıpkı canım Filistin’in dağları gibi.
Dipnot:
[1] çocuğuna anne diye seslenmek araplar arasında da olan bir adet.
Kaynak: Sendika. Org. Çeviri: Ayşe Düzkan ve Ümit Doğru