DÜNYAManşet

Fransa’da Yeni Göçmen Yasası -II-

2023 yılı başında Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in parlamentoya sunduğu, 2024 yılında uygulanması düşünülen “Yeni Göçmen Yasası”nı Boyun Eğmeyenler Partisi’nden milletvekili Fernandes Emmanuel’le yaptığımız röportajın ikinci bölümünü yayınlıyoruz:

Nuray Sarıyelek

Yaşanacak Dünya: Göçmenler konuşulduğunda ne yazık ki sadece sonuçları görülüyor ve bunun üzerinden propaganda ya da anti propaganda yapılıyor. Nedenler üzerinde durulmadığı gibi bu durum göçmen karşıtlığı ve faşistlerin taban oluşturmalarına yol açıyor. Emperyalist tekellerin oralardaki ticari lişkileri savaş kışkırtmaları ve genel olarak doğa üzerindeki tahribatları yani bu duruma neden olanlardan hiç söz edilmiyor, bunlar konuşulmuyor.

İzlediğim bir röportajda Afrikalı bir genç, “Fransa bizim ülkemizdeki zenginliklerimize El koymasa bizi rahat bıraksa kendi ülkemizde kalırdık” diyordu. Siz ne dersiniz? İktidar muhalifi bir parti olarak göç”ün nedenleri üzerinde duruyor musunuz? Bu konuda yeterince çalıştığınızı düşünüyor musunuz? Göçmenler üzerinden bu denli yükselen hatta çok tehlikeli boyutlara varan ırkçılığı nasıl değerlendirirsiniz?

Emmanuel Fernandes: Kesinlikle haklısınız… Örneğin, Fransa özelinde Vencent Bolloré örneği var. Afrika kıtası üzerinden bakacak olursak Vincent Bolloré Afrika’da sahip olduğu demiryolu faaliyetleri, depolar ve benzeri ticari faaliyetler yürütüyor. Orada birinci dereceden ihtiyaç kaynaklarına el koyuyor. Afrika’da onun sorumlu olduğu tesisler aracılığıyla çevre (ormanlar) tahrip ediliyor ve yerli halkların oradaki zenginliklere erişimi engelleniyor. Afrika halkının birincil dereceden ihtiyaçlarına, su ve enerji gibi kaynaklara erişimi engelleniyor.

Yani Göçün nedeni hâlâ devam eden sömürgeci anlayışların devamı olan dengesiz ticari ilişkilerin sonucudur. Günümüzde Avrupa ülkelerinin kimi kıtalar üzerinde sömürgeci anlayışları devam ediyor. Gittikleri yerlerde yoksulluğa sefalete neden oluyorlar. Doğa tahribatına neden oluyorlar. Yoksulluktan, savaşlardan kaçan bu insanlar Avrupa’ya geldiğinde, onları en insanlık dışı koşullarla karşılıyoruz. Olur olmaz bürokratik zorluklar çokarıyoruz. Fransada Gérald Darmanin’in yapmak istediği gibi sığınmalarını reddeden bunu pekiştiren ve hayatlarını daha da zorlaştıran yasalar çıkarıyoruz.

Dolayısıyla evet, bu kabul edilemez ve dahası, sadece ticaret değil, Nicola Sarkozy yönetimindeki Libya çatışmasını örnek alırsak tetiklediğimiz çatışmalar da var. Bu elbette Kaddafi rejimini savunmak anlamına gelmiyor, ancak Fransa’nın Libya’ya müdahalesi sonucunda ortaya çıkan tüm kaosa rağmen savaşa, sefalete ve zaten var olan sefaleti daha da arttırmasına neden oldu. Ve Libyalı halklar da göç etmek zorunda bırakıldı. Irak’tan bahsetmiyorum bile. Suriye keza öyle. Ve bütün bu çatışma ortamlarını yaratmak için her zaman haklı gerekçeler buluyoruz.

Özellikle Güney ülkelerinde yürütülen Batılı ve NATO ülkelerinin de katıldığı savaşlar var. Bunlar her şeyden önce kaynakların ele geçirilmesiyle başlıyor. Stratejik ve ticari çıkarlarla başlıyor ve bundan zarar gören insanlar ölüyor. Avrupa ülkelerinin desteklediği bu savaşlar terk edilmeli.

Küresel ısınma

Göçe neden olan bir başka etken ise çevresel nedenler… Küresel ısınmanın Ekvator’a daha yakın olan ülkeler üzerinde daha büyük bir etkisi olduğu açık. Bu ülkelerde yaşam koşullarının giderek zorlaşacağı aşikar ve buralardaki çevresel ısınmada Fransa gibi büyük ülkelerin payı çok büyük. Özellikle de dünyanın geri kalanlarından çok daha fazla emisyon yayıyorlar
Dolayısıyla, kaynakları tekelleştirildiği için zaten kötü muamele gören bu ülkeler, bizim de içinde yer alacağımız savaşlardan çok daha fazla. Ayrıca liberal kapitalist kalkınma modelinin bir sonucu olan küresel ısınmadan da muzdaripler.

Bütün bu nedenlerle göç etmek zorunda kalan insanlara onurlu bir karşılama için gerekli koşulları yaratmalı ve onlara bir kez daha kötü davranmamalı, onları geri çevirmemeli ve mülteci olarak görmemeliyiz.

İnsan haklarına saygı bir maliyet değildir

Hoş karşılanmaya ihtiyaç duyan ve yaşamak, bazen de hayatta kalmak için sığınacak bir yer bulmaya ihtiyaç duyan herkesi onurlu bir şekilde karşılayabilecek imkânlara sahibiz. Her halûkarda, onurlu bir yaşama erişebilmek için… Dolayısıyla göçün pahalı olduğunu ve zaten karşılayabiliyorsak bunu karşılayamayacağımızı söylemek yalandır. İnsan haklarına saygı bir maliyet değildir. İnsan haklarına saygı temel bir değerdir, bir yükümlülüktür, kesinlikle gerekli bir temeldir ve bir maliyet ya da fayda meselesi değildir. İnsan hakları, ihtiyacı olan herkese sunmamız gereken asgari düzeydir.

Daha fazlası

İlgili

Close