Almanya son 40 yılın en yüksek enflasyon artışını yaşıyor.
Korona pandemi derken şimdi de emperyalist savaş ve enerji fiyatlarındaki artış bahanesiyle temel ihtiyaç ürünlerine zam üstüne zammın yapıldığı Almanya’da enflasyon kendi rekorunu kırarak yüzde 7,5’e yükseldi. Enflasyondaki bu artış işçi ve emekçilerin “alım gücü”nü ciddi bir şekilde etkiliyor.
Yüksek enflasyon ‘asgari geçim’i zorlaştırıyor
Son günlerde yapılan bir ankete göre, Almanların yarısından fazlası yüksek enflasyon oranı konusunda “çok endişeli”. Tüketici fiyatlarındaki keskin artış, giderek daha fazla insan için “taşınması zor bir yük” haline geliyor. Deutsche Bank Grubu’na ait olan Postbank tarafından yaptırılan yakın tarihli YouGov anketine göre, Almanya’da yaklaşık “yedi yetişkinden biri” (yüzde 15,2) temel geçim masraflarını karşılayamayacak noktaya gelmiş durumda. Ocak ayında yapılan karşılaştırmalı ankette, yüksek enflasyonun “geçimlerini tehdit ettiğini” söyleyenlerin oranı yüzde 11’di. Alman Ekonomik Uzmanlar Konseyi (“Wirtschaftswise”), Almanya’da bir bütün olarak 2022 için yüzde 6,1 enflasyon bekliyordu. Fakat bu oran 7,5 yükselince burjuva ekonomistleri bile ciddi oranda kaygılanmaya başladı. Postbank baş ekonomisti Marco Bargel, “Gelirler, fiyatlardaki genel artışa pek ayak uyduramıyor” sözleriyle olası toplumsal gerilimden duyduğu kaygıyı dile getirmiş oluyor; “Almanya’da ücretler ve maaşlar bir önceki yıla göre yüzde 3,6 artarken, geçim giderleri yüzde 7,3 arttı. Orta gelirli haneler de reel gelir kaybından etkileniyor.”
Yapılan ankette 2.144 katılımcının üçte ikisi, artan fiyatlar karşısında, harcamalarını önemli ölçüde kıstıklarını belirtti. “Aylık net geliri 2.500 Euro’nun altında olan hanelerden ankete katılanların neredeyse dörtte biri (yüzde 23,6) şimdi yüksek fiyatlar nedeniyle düzenli harcamalarla baş edemeyeceklerini” belirtiyor.
Almanya’da yaşam pahalanıyor
Enerji fiyatlarındaki artışla ısınma ve araç yakıtları derken temel gıda ürünlerindeki artışlara bir ikincisi daha ekleniyor.
Sektördeki patron temsilcileri, işçi ve emekçiler arasında birikmeye başlayan tepkilerin önünü alabilmek hedefiyle olsa gerek, gıda ürünlerinin fiyatlarında “ciddi” artış olacağını, önümüzdeki hafta itibarıyla da bu artışın marketlerdeki ürünlere yansıyacağını belirtti.
Düşen tekelci karları yeniden azami düzeylere çıkarmanın elverişli araçlarından birisi olarak enflasyondaki artışı hem ‘haklı’ göstermek hem de toplumu yeni zamlara “hazırlamak” için harekete geçen burjuvalardan birisi de Almanya Ticaret Birliği (HDE) Başkanı Josef Sanktjohanser. O da “artan maliyetleri” bahane edip “Ukrayna savaşı öncesinde artan enerji fiyatları nedeniyle zaten gıda fiyatlarında yaklaşık yüzde 5’lik bir artış oldu; ikinci fiyat artışı dalgası geliyor, çift haneli olacağı kesin” diye konuştu.
Marketler zincirine sahip perakende tekeli Aldi-Nord’un iletişim sorumlusu Florian Scholbeck de benzer teraneleri tekrarlayarak “en başta et, sosis ve tereyağ fiyatlarında olmak üzere gıda ürünlerinde önemli ölçüde fiyat artışı olacağını” söyledi. Scholbeck, bunun gerekçesi olarak “Aldi’nin tedarikçilerine daha yüksek ödeme yapma zorunluluğundan kaynaklandığına” işaret ederken, “Ukrayna savaşının başlamasından bu yana satın alma fiyatlarında bugüne kadar hiç tanık olmadığımız oranlarda sıçramalar söz konusu” diyerek zam dolayımlı soygunu haklı göstermeye çalıştı.
Yüksek enflasyon ortamında tekelci burjuvazi, düşünülen asgari ücret artışına itiraz ediyor!
Almanya’nın yeni başbakanı Olaf Scholz, federal seçimleri asgari ücrette saat ücretinin 12 euroya yükseltileceği vaadiyle kazanmıştı. Koalisyon hükümetini oluşturanlar bu konuda anlaşmışlar ve söz konusu artışın Ekim ayından itibaren uygulanacağı kararı almışlardı.
Gelgelelim, tekelci burjuva çevrelerden itirazlar yükselmekte gecikmedi. Yüksek enflasyon oranına, temel gıda maddeleri fiyatlarındaki fahiş artışlara rağmen burjuvalar “asgari ücreti biz ödüyoruz, bizden habersiz böyle bir kararı nasıl alırsınız?” demeye başladılar bile. Bundesvereinigung der Arbeitgeberverbände (BDA) (İşveren Sendikaları Konfederasyonu) hükümetin açıkladığı 12 euroluk asgari -saat başı- ücret kararına karşı yasal işlem başlatacaklarını duyurdu!
İki yıl boyunca ”0” zamla kandırılan işçiler bu defa asgari ücretteki 12 euro kandırmacasıyla karşı karşıyalar. Üstelik, enflasyon ve fiyatlardaki keskin artış karşısında Alman halkı daha bir yoksullaşmış durumda. Büyük sanayi-banka devi ve Avrupa’nın ‘motor gücü’ olan Almanya’yı zor günler bekliyor. Keskin artışlar gören enerji fiyatları ve temel gıdalardaki zamlar karşısında hükümet tarafından sözü verilen 100-200 euroluk “destek”ler ise içten içe biriken tepkileri gidermeye yetecek gibi görünmüyor.