Egemen patriyarkal kültür, ırkçılık, faşizm, işgal ve sömürü günümüzde hızından hiçbir şey kaybetmeden sürüyor
HABER MERKEZİ- Avrupa Kadın Dayanışması bu hafta çarşamba eylemlerinde gündemine; yükselen ırkçılık, faşizm ve pandemi sürecinde kadınların “nefeslerinin kesilmek istenmesi” ni aldı. Aşağıda konuya ilişkin açıklamayı yayınlıyoruz.
Cinsiyetçi, Irkçı bu Sisteme Öfkeliyiz
Egemen patriyarkal kültür, ırkçılık, faşizm, işgal ve sömürü günümüzde hızından hiçbir şey kaybetmeden ve bu aklın örgütlü kurumu devlet ve onun aygıtları tarafından can almaya devam ediyor.
Egemen, patriyarkal, cinsiyetçi ve ırkçı anlayış ve ideoloji kendine benzemeyeni, kendinden farklı ve karşı olan herkesi hedefinde tutuyor, onu yok ediyor. Irkçılık ve cinsiyetçiliğin ortak pratiği farklı olanı asimle etmek yada yok etmek üzerine kurmuştur. İkisi de aynı anlayışın ürünüdür ve sistem tarafından üretilir. Farklılığı eşitsizlik olarak gören ve farklı olan sosyal ilişkiyi, kültürü, yok sayarak egemenlik kuran bu anlayış bugün kadınların, Siyahilerin, Kürtlerin, ve cinsel yönelimleri farklı olanların nefesini kesiyor.
Özgürlüğünü isteyen halklar ve kadılar, saygın çalışma koşulları, iş güvencesi, eşit ücret ve emeğinin karşılığını isteyen tüm çalışanlar, egemen olanın dışındaki inançlar, felsefeler, renkler ve cinsel yönelimler, devlet (polis) şiddetine maruz kalıyor. Tüm kimliklere, renklere, inançlara kısaca farklılıklara eşit mesafe ve saygı yasal haktır. Buna karşı olan, onu reddeden egemen akıl cinayet işlemeye devam ediyor. Pandemi ile birlikte artan kadın şiddetinin yanında artan polis şiddeti nefes kesiyor. Ortadoğu’ya özgürlük götüren “demokrat, özgürlükçü” Amerika’da bir siyahi olan George Floyd polis tarafından boğularak öldürüldü. Son sözleri asla aklımızdan silinmeyecek, tıpkı “ Anne ölme” diyen Emine Bulut ve kızı gibi.
Amerika’da ki saldırıyı kınayan, örgütlü kötülüğü halka indiren ve iktidarın bekçiliğini yaptıran Irkçılık değimliydi üstü çıplak koşan Kürt genci, eve ekmek götürmek için çalışan mülteci genci vuran. Ankara’nın orta yerinde Kürt Barış’ı kalbinden bıçaklayan aynı ırkçılıktan besleniyor.
Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Biz özgürlük isteyen tüm kadınlar faşizmle, ırkçılıkla, işgal ve ilhakla yaşamaya HAYIR diyoruz.
Amerikalı kadın aktivist Tamika Mollery‘nin öfkesi bizimde öfkemiz. Evet bize yağmacılığı kapitalistler öğretti, üst kimliği, egemen erkekliği, patriyarkal kapitalist sistemi gösterdi. Kadın emeğini değersizleştirerek görünmez hale getirmeyi, toplumsal ahlak kurallarını red ettiği için her gün cinayet işleyen bu sistem bize katil olduğunu, emeği gasp ettiğini her gün ama her gün gösteriyor.
Kürt halkının Barış Çakan‘nın, Siyahilerin George Floyd’u katledilmesine karṣı duyduğu öfke bizimde öfkemiz.
Katledilen kadınlar biziz, bizim kız kardeşlerimiz ve öfkeliyiz.
Tehdit edilen sanatçıların, evleri işaretlenen Alevilerin, öfkesi bizimde öfkemiz.
Biz öfkemizi örgütlüyoruz Patriyarkal kapitalist sitemin nefesini kesmek için.
Kahrolsun her türden ayrımcılık!!
Yaşasın Kadının Örgütlü Gücü
Avrupa Kadın Dayanışması