Manşet

‘Corona virüs öldürücü, sağlık hakkı konusunda talepkar olmalıyız!’

Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Karakoç ile Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın gece yarısı yaptığı Corono virüs açıklaması üzerine konuştuk

Alınteri: Ali hocam, dün gece Corono virüs ile ilgili açıklama yapıldı. Siz bir hekim olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ali Karakoç: Corono virüs Aralık ayı itibariyle ortaya çıktı. Neredeyse dünyanın her tarafında görüldü çünkü yaygınlığı yüksek olan bir virüs, ama dünyada sadece iki ülkede olmadığı söylendi. Birisi Türkiye diğeri ise Kongo Cumhuriyet’i.

Dünya Sağlık Örgütü de daha ciddi açıklamalar yapmadı. Bizde olmaması akla çok uygun gelmiyordu. Ama elimizde veri olmadan konuşmak doğru değildi. Bugüne kadar bütün yetkililer, il sağlık müdürlüğü, hastane yetkilileri ile görüştüğümüzde ‘pozitif test yok, hep negatif’ diyorlardı. Ama dün açıkladılar pozitif bir vaka olduğunu, yurtdışından geldiğini öğrendik, uçakla gelmiş. Dolayısıyla, o kişinin önünde, arkasında, yanında, sağında, solunda olan kişilerin hepsi temas grubuna girmiştir.

Bizim söylediğimiz, ‘bu mutlaka Türkiye’ye de gelecek, önemli olan düzgün, etik, toplumla paylaşacağınız önlemler alın’. Bir bireyin kendince alabileceği önlemler var, sağlık otoritesinin toplum için alacağı önlemler var, bunu söylüyoruz. Şu anda bizim gördüğümüz kadarıyla olumlu kabul ettiğimiz bir bilim kurulu oluşturuldu. Onların önerileri doğrultusunda hareket ettiler. Bunlar çok kıymetli şeyler. Biz baştan beri az test yapıldığını, testlerin Türkiye’nin birçok bölgesinde yaygınlaştırılması gerektiğini söylüyorduk. Bugün basın açıklamasında yaygınlaştıracaklarını söylediler. Erzurum’da, İstanbul’da açmışlar. Geçtiğimiz günlerde sadece Ankara’da Halk Sağlık Kurumu’nda vardı. Bunun doğru olmadığını söyledik.

Birtakım şeyleri toplumdan gizleyerek bir şey çözemeyiz. Basın halkın sağlıklı haber alma hakkını koruyacak, politikacıların görüşlerine göre açıklamalar yapmayacak. Biz doğruyu söyleyeceğiz halkı hem paniğe sevk etmemek için hem de güvenirliğimizin olabilmesi için. Ama az önce dediğim gibi elimizdeki verilerle konuşabiliyoruz. Veri olmadan yorum yapmak sansasyon olur.

Şu an Corono virüs var, ama salgın değil. Ama Avrupa’nın her tarafında biliyorsunuz ölümler oldu. Ölümlerle ilgili de şunları söylemek gerekir. Risk grubunda olanlar; ileri yaş, kronik akciğer, kalp hastalığı olanlar ya da kemoterapi alanlar, kanser tedavisi olanlar…

Alınteri: Açıkçası virüsün bir kişiyle sınırlı olmadığını düşünüyoruz. Ayrıca Suriye savaşı bir şekilde bitirilmek zorunda kalınmasaydı Corono virüsün Türkiye’de de olduğunu açıklar mıydılar?

Ali Karakoç: Niyet okuyuculuğu yapmak istemiyorum ama gündemde savaş vardı. Savaş olduğu dönemde böyle bir açıklama yaparlar mıydı? Açıkçası ben de çok emin değilim.

Ama biz bu ülkede, bu kadar eşitsizliğin olduğu yerde biliyoruz ki, eğer iyi önlem alamazsak gerçekten sonuç çok vahim olabilir. Niçin?

Birincisi, iyi beslenemiyoruz. Salgın artar diyoruz. İkincisi, iyi dinlenemiyoruz. Hijyenimize dikkat edemiyoruz. Bakın bu saydıklarımız hepsi ancak ve ancak varlıklı bir insanın yapabileceği şeyler.

Bir emekçiye iyi beslenin dediğin zaman aldığı maaş belli. Açlık sınırının altında ücret alan bir işçiye, emekçiye iyi beslen demek abesle iştigaldir.

İyi dinlenmesi gerekir ama asgari ücret için 12 saat çalışıyorlar. Bu koşullarda nasıl iyi dinlenebilir’

Hijyeninize dikkat edin diyorlar. Evet, hijyene dikkat etmek gerekir. Ama biz biliyoruz ki çocuk işçiler var her tarafı yağ, kir, pas içinde. Bunlar nasıl hijyene dikkat edebilecekler. Bu ülkede temel eşitsizlikler çok ciddi boyutta. O nedenle dikkat etmemiz gerekiyor. O nedenle sağlık otoritesine, devlet yetkililerine diyoruz ki, iyi önlem alın. Bunlar topluma söylüyor ama biz patronlara da söylüyoruz. Bundan sonra işçileri 12 saat çalıştırma, 8 saat çalıştır. Vardiya yapmayın sadece normal saatlerde çalıştırın. Bunu söylemek gerekiyor. Nasıl ki bir ekonomik kriz olduğunda sermayenin borcunu öteleyip, ona teşvikle destek çıkıyorsa şu anda bu virüs toplumun genel krizi, sağlık krizi, bunun için en yoksul olanlar, dar gelirliler, yani ötekiler dediklerimize pozitif ayrımcılık yapmak gerekiyor. Bu talepte biz de ısrarcı olmalıyız, emek-meslek örgütlerinin hepsinin ısrarcı olması gerekiyor. Bu konuda da mücadele vermemiz gerekiyor.

Alınteri: Devletin Corono virüs salgınında daha az vahim sonuç olması için halkı, işçiyi, emekçiyi yani ötekileri düşüneceğini sanıyor musunuz gerçekten?

Ali Karakoç: Bu salgınlar sistemdem kaynaklanan çok önemli şeyler. Domuz gribi dediğimiz şey hayvan çiftliklerinde ortaya çıkan, kanatlı hayvanların pislikleri domuzlara yem niyetine yedirildiğinde ortaya çıkar. Kuştaki, kanatlı hayvandaki bir virüsün o toplu devasa çiftliklerde yaşayan hayvanlara yedirilerek kuştan-domuza bulaşan bir şey. Sonuçta sistemin getirdiği bir şey. Corono virüs de böyle görünüyor, direkt bu şekilde bağlantılı olmasa da bunun böyle olacağını düşünmüyorum. Çünkü sistemin doğasına aykırı bir şey ama bizler bunun yapılması için diretmeli ve talep etmeliyiz. O nedenle emek-meslek örgütleri, sendikalar diretmek zorunda, ısrarla bunu söylemeliyiz. Ekonomik kriz olduğunda patronun borcunu öteliyorlar, teşvik çıkarıyorsunuz o zaman bugün gerçekten risk altında olan toplumun en dezavantajlı grubu, yaşlısı, çocuğu, gebesi, yoksulu geleceği olmayanlar… Onun için biz talepkar olmalıyız. Yoksa kapitalizmden böyle bir şey beklemek doğru değil, mantıklı değil ama biz talepkar olmak zorundayız.

Alınteri: Bu virüsten insanların kendilerini korumaları gerçekten basit mi?

Ali Karakoç: Evet basit. Sağlık-meslek örgütü olarak söylüyoruz, gerçekten kolay. Diğer bütün bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi temizliğe dikkat etmemiz gerekiyor. Temizlik için de gidip ekstra bir şey almayalım. Sabun ve su yeterli. 20 dakika elimizi yıkayalım. Herkesin maske kullanmasına gerek yok. Para verip maske almayın, eğer hasta iseniz hapşırıp, öksürüyorsanız, burnunuz akıyorsa maske alın, zaruri değilse -ki zaruret kişiden kişiye değişir- almayın. Kalabalık alanlardan uzak durmak, elinizdeki mendil tek kullanımlık, onu kullanmak, yoksa dirseğimizin iç yüzüne, kolumuza hapşıralım. Alışkanlık olan tokalaşmak, öpüşmek gibi şeyleri yapmamak, hasta birisi varsa ondan birkaç metre uzak durmak gerekiyor. Bunlar bizim için basit ama ciddi bireysel koruyucu şeyler. Devletin ise toplumu koruyabilmesi için şeffaf olması gerekiyor. Hasta olanı alıp izole etmesi gerekiyor. 14 gün boyunca hasta sağlık kuruluşuna geçirilecek, geçirilirken sağlık çalışanlarının sağlığının korunmasına özen gösterilecek. Burada en önemli nokta ise sağlık çalışanlarından doktor, başhekim, hasta olan varsa saklamaması…

Alınteri: Maske vs. gibi malzemelerin fiyat atışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu bir fırsatçılık degil mi?

Ali Karakoç: Bu tamamen fırsatçılık. Maalesef acı bir gerçeklik var ki, her şey üzerinden kar elde etme. Kar yoksa kapitalizm o alana girmez. Bu bir fırsatçılık çok doğru söylüyorsun. Devlet varken, kendi kuralı olan, bu konuda rantçıya, fırsatçıya olanak açması varken böyle şeyler normal görülüyor. Halk bunu bilmeli. Ayrıca ıslak mendil almak zorunda değiller. Sabun yeterli başka bir deterjana ihtiyaç yok. Bu öyle bir sistem ki, halkın ahlakını bozuyor. Sosyal medyada bir video izledim. İki kadın bir havluyu almak için birbirlerinin saçını başını yoluyor. Birinin arabasında 5 tane var, diğerinin hiç yok. 5 tane olan 6’cıyı almak istiyor. Bu sistem gerçekten insanı yabancılaştırıyor, yozlaştırıyor. Bizler buna karşı önlem almalıyız. Dediğim gibi çok pahalı şeyler almaya da gerek yok. Bildiğimiz kullandığımız kolonya yeterli. En yüksek alkol kolonyada var zaten. Evinizi bol bol havalandırın.

Gazete Alınteri

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close