
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (SIPRI) nükleer silah komuta sistemlerinde yapay zeka kullanımı insanlık için felaket, en fazla nükleer silah ABD ve Rusya’da dedi.
Ortadoğu’da İran’a saldırı ve savaşı kışkırtan ABD İsrail ikilisinden ABD’nin de dolayımsız sıcak çatışmaya girmesi bölgeyi bir bütün olarak ateşe attı.
İsrail’in ABD ve AB desteğiyle İran’a 13 Haziran’da başlattığı saldırı ve İran’ın misillemeleri sürerken, ABD’nin İran’a saldırıp Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerini vurması emperyalist savaş cephesini bir adım daha ileriye taşıdı. ABD emperyalizmi, İngiltere ve AB’deki müttefiklerinin desteğiyle siyonist İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da yaptığı katliamlar, yalnızca 55.000’den fazla Filistinlinin katledilmesine, 18.000’den fazla çocuğun öldürülmesine yol açtı. Bu saldırganlıkta baş aktör ABD İsrail ikilisi bu kez İran’da aynı hattı izlemek istiyor.
ABD emperyalizminin Orta Doğu haritasını yeniden şekillendirme stratejik hedeflerine uygun olarak Irak, Libya, Suriye’den sonra şimdide İran’ı insanı, doğası, kültürü ile etkileri onyıllarca giderilemeyecek savaş silahları, vurulan nükleer tesislerden yayılan ölüm ile yerle yeksan etmek istiyor.
Ancak dünya işçi sınıfı, emekçiler ve halklarının tavrı ile durdurulabilecek savaş cehennemini kışkırtmak ise hiç bir demagojiye sığmaz. Orta Doğu ve tüm dünyada emperyalist ülkeler, bölge gerici devletleri nükleer silahlar içinde yüzerken, İran’ın nükleer silahlarının tehdit ve tehlikesi demagojisi ile yerlebir edilmek istenmesi, yıllardır sınıf ve emekçilerin yükselttiği savaş ve silahlanma karşıtı eylemler, grevler, gösteriler düşünülürse dünya insanlığının aklıyla alay etmektir.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’den nükleer silah raporu (SIPRI)
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SIPRI), 2025 yılı raporu İran’ın nükleer silah tehlikesinden dolayı hedef alındığı büyük yalanını gözler önüne sermeye yetiyor. SIPRİ yayınladığı raporda en fazla nükller silaha sahip olan ülkelerin başını ABD ve Rusya’nın çektiğini söylüyor. 2025 raporunda “Küresel nükleer silah stoklarının endişe verici bir şekilde yeniden arttığını ve nükleer silah komuta sistemlerinde yapay zeka kullanımının insanlık için felaket senaryoları yaratabileceği“ uyarısında bulundu.
Rapora göre, dünya genelinde toplam nükleer silah sayısı Ocak 2025 itibarıyla 12 bin 241’e ulaşmış durumda ve bu cephaneliğin yaklaşık yüzde 90’ı Rusya ile Amerika Birleşik Devletleri’nin elinde bulunuyor. Daha da dehşet verici olanı uzun yıllardır devam eden cephaneliklerin küçülme eğiliminin tersine dönmesi ve ülkelerin nükleer silahlarını modernize etme, genişletme ve konuşlandırma hızını artırması.
Bu anlamda gerici İran molla rejiminin bölgesel hegemonya stratejisi ile; emekçilere, kadınlara, ezilen halklara kan kusturan politikalarının emperyalist ABD ve İsrail ikilisinin işgal ve saldırılarına altlık yapılması affedilmez bir siyasal körlük ve farkında dahi olmayarak bu saldırganlığın işini kolaylaştırmaktır. Emperyalizmin hegemonya peşinde koşmaktan başka derdi olamayacağını; Irak, Libya, son durağı Suriye yeterince anlattı. Nükleer silah raporları da yalanın kısa bacaklarını gösteriyor.
Devletlerden tepki (sizlik)
İkide bir savaşı durdurmaları için çağrı yapılan, ne toplumla ne de uluslararası olmakla ilgisi olmayan “Uluslararası Toplum” ise “meli” “malı” diyen sosyal medya yorumları dışında sesini çıkartmıyor. Nükleer silah İran Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi İsmail Kevseri’nin “Hürmüz boğazını kapatacağız. Hangi dönemde ihtiyaç duyulursa bunu kesinlikle yapacağız” kartını masaya sürmesinden sonra ticari karlarının sekteye uğraması ve ekonomik zarar hanelerinin kabarmasının paniği ile BAE, Mısır, Suudi Arabistan vb. ülkelerden savaşın durması çağrısı geldi. Başka bir tepki de Latin Amerika ülkelerinden.
Latin Amerika devletlerinden açıklamalar şöyle:
“Venezuela, ABD’nin İran’a yönelik askeri saldırısını kınıyor ve düşmanlıkların derhal durdurulmasını talep ediyor.”
Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel de sosyal medya platformu X’te saldırıları kınayarak şunları söyledi: “ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik bombalama eylemini şiddetle kınıyoruz. Bu, Orta Doğu’daki çatışmanın tehlikeli bir şekilde tırmanması demek. Bu saldırganlık, BM Şartı’nı ve uluslararası hukuku ciddi şekilde ihlal ediyor ve insanlığı geri dönüşü olmayan sonuçları olan bir krize sürüklüyor.”
Meksika Dışişleri Bakanlığı ise diplomatik diyalog çağrısında bulundu. Bakanlıktan gelen açıklamada, “Anayasal dış politika ilkelerimiz ve ülkemizin pasifist inancı doğrultusunda, bölgedeki gerginliği azaltma çağrımızı yineliyoruz. Bölge devletleri arasında barışçıl şekilde bir arada yaşama ilkesinin yeniden sağlanması en büyük önceliktir,” dendi.
Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric de ABD’nin bu eylemini hukuka aykırı diye niteledi. “Şili bu ABD saldırısını kınıyor. Güce sahip olmak, onu insanlık olarak kendimize koyduğumuz kuralları ihlal ederek kullanmanıza yetki vermez. ABD bile olsanız vermez.” dedi.
Emperyalist savaş, işgaller ve silahlanmaya karşı sınıf ve emekçilerin, ilerici insanlığın “Uluslararası Toplumu” enternasyonalist mücadelesi, Orta Doğu’daki ve dünyadaki tüm nükleer ve nükleer olmayan ölüm makinalarına, silahlanma programlarına dur diyebilecek tek bariyer olabilir.
Bu anlamda İran ve İsrail komünist partilerinin ortak açıklamayla dünya insanlığına seslendiği gibi “Ortadoğu’daki nükleer yarışı durdurmanın yolu İran’a karşı saldırgan bir savaştan geçmez, bunun yerine tüm nükleer silah bölgesinin silahsızlandırılması ve İsrail dahil tüm ülkelerinin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi“ gereklidir.