Fransa’da kitlesel ve militan sokak eylemleri sonuç verdi. ‘Polis şiddetinin kayda alınmasını’ suç haline getiren ‘Küresel Güvenlik’ yasa tasarısının 24. maddesi hükümet tarafından geri çekildi.
Fransa’da şiddet uygulayan polisleri korumak ve arkadan gelenleri cesaretlendirmek için meclisten geçirilmek istenen “Küresel Güvenlik” adlı yasa tasarısı halkın tepkisi üzerine engellendi.
Polis şiddetini belgeleyen fotoğrafların ya da videoların yayınlanmasını yasaklayan tasarı 28 Kasımda büyük gösterilerle protesto edilmişti. Ülke genelinde yaklaşık 150 bin kişinin katıldığı eylemlerde “Küresel güvenlik yasasına hayır!”, “Polis şiddetine hayır!” yazılı pankartlar taşındı. Paris’te Republique Meydanı hınca hınç doldu, Bordeaux, Lille, Montpellier, Nantes gibi büyük kentler başta olmak üzere Fransa genelinde 100’den fazla eylem yapıldı.
Eylemler, polis saldırılarının zirve yapması üzerine başladı
Paris’in 17. bölgesinde genç müzik yapımcısı Michel Zecler stüdyosuna girdiği sırada arkasından içeri giren ikisi üniformalı 3 polis memuru tarafından şiddete maruz kalmış, 20 dakika boyunca polislerce darbedildi
Yine Paris’te 23 Kasım’da, polis, Republique Meydanı’nda çadır kuran çoğunluğu Afgan 500’e yakın sığınmacıya biber gazıyla saldırıp yaka paça dışarı attı.
Fransa’da sarı yeleklilerin gösterilerinde ve emeklilik reformuna karşı yapılan eylemlerde, polisin protestoculara karşı kullandığı şiddetin görüntülenerek sosyal medyada paylaşılmasının ardından polisler hakkında soruşturma açılmıştı.
Devletin polis devletine doğru kaydığını belirten protestocular, tasarının özgürlükleri kısıtladığını söyleyerek “Tüm bunlara ve polis şiddetine isyan etmemiz gerekiyor” diyorlar. Azgın bir polis şiddetiyle karşı karşıya olmalarına rağmen harekete geçmek ve buna karşı durmak gerektiğini vurguluyorlar.
Sendikaların da destek verdiği eylemlerde, bu tasarının aynı zamanda basın ve ifade özgürlüğünü hedef aldığı belirtildi. Polis şiddetinin her geçen gün arttığını ifade eden protestocular, bu tasarıyla devlet tarafından polis şiddetinin ve ırkçı nefretin örtbas edilmek istendiğini vurguladılar. Bu tasarının asıl niyetinin yoksulluğa, eşitsizliğe, ayrımcılığa karşı hakkını arayan, isyan eden halka yönelik baskıyı arttırmak olduğunu belirttiler. Hükümetin polis şiddetini değil bu şiddetin görünürlüğünü engellemek istediğini dile getirdiler. Fransız işçi ve emekçiler baskıya, şiddete “hayır” demek için sokaklarda olmaya devam edeceklerini bir kez daha gösterdiler.
