Bu ülkenin kuruluşundan beri sürdürülen tek milet, tek din, tek mezhep politikaları Türk, Müslüman, Sünni, Hanefi ve laiklerin ayrıcalıklı olduğu bir sistem yaratmıştır. Bu ayrıcalıklar yasalarla, askeri sivil kurumlarla korunmakta, bunlar yetmediğinde darbeler devreye girmektedir. Başta Kürtler olmak üzere farklı etnisite, din ve mezhepten olanlar, eşitlik ve özgürlük isteyenler olarak buna çok çeşitli biçimlerde karşı çıktık, çıkmaya devam ediyoruz. Ayrıcalıklar sistemi olan devlet de ayrıcalıkların bekası için haklarımızı savunan örgütleri kapattı. Siyaset yapmamızı yasakladı. Devlet, bekası için bizi failimiz meçhul öldürdü, kaybetti, işkence etti, suikastler, toplu kıyımlarla yok etti. Devlet bekası için köylerimizi yaktı zorla göç ettirdi. Cezaevlerine tıktı yetmedi cezaevlerinde düzenlediği operasyonlarla yok etti. Şimdi çocukluk çağındaki çocuklarımız polis şiddetiyle ölüyor, yaralanıyor, mahkemekler en ağır cezaları veriyor.

Bunları biliyoruz; biz burada yaşayanlar ve tanık olanlar birbirimize anlattık. Suç olan bu fiilleri devlet adına devletin görevlileri, kurumları yaptılar. Devlet adına devletin görevlileri araştırmadılar. Biz araştırdık. Devlet adına devletin yetkilileri yakalamadılar, biz yakaladık ve devlet adına devletin mahkemeleri yargılamadılar. Biz biliyoruz ki yargılama dışı bırakıldığında, bize yapılanlar suç kabul edilmiyor ve yapılmaya devam ediyor. Susurluk ve Şemdinli’de fütursuzluklarıyla açığa çıkanları korudu devlet. Devlet adına bin operasyon yapıldığı ağızdan kaçırıldı, devlet sırrı diye araştırılamadı. Şemdinli bombacılarını “iyi çocuklar” diyerek salıverdiler. Şimdi Ergenekon davalarıyla ise bize karşı işlenmiş olan tüm bu suçlar yargılama dışı bırakılıyor. Devletin işlediği suçların mağdurları Ergenekon örgütünün işbirlikçileri haline getirilerek devlet tüm işlediği suçlardan aklanıyor.

Kendi bekasını devam ettirmek için her şeyi yapan asker sivil bürokratik gücü ve onu ayakta tutan zemini değiştirmek en önemli görevimiz. Çünkü bu güce karşı çıkmadığımızda daha çok ölüm ve daha çok acı yaşayacağız. Tarafların acılarını aynı güç yaratıyor, ölen de öldüren de bu eşitsizlikleri yaratan aynı gücün ürünü. İnsanlar olarak yan yana geleceğiz, ama gelemesek bile kayıplarımızı yan yana getirerek akan kanı durduracak ve bu iç savaşa yol açan faillerin cezalandırılmasını isteyeceğiz.

Biz biliyoruz ki biz gerçek bir demokrasi, adaletin gerçekleşmesiyle mümkün olabilir. Adalet ise ancak bize karşı işlenen suçların açığa çıkmasıyla, sorumluların yargılanmasıyla gerçekleşecektir. Adaletin gerçekleşmesi için bu ülkede yaşayan hepimizin bu ülkede yaşananlarla yüzleşmesi gerekiyor. Yüzleşmenin önündeki engelleri bulup ortaya çıkarmak ve üzerine giderek, engel olmaktan çıkarmamız gerekiyor.

Bize karşı işlediği suçlardan dolayı devletin bir özür borcu vardır. Bu özür devletin bu suçları gelecekte işlemeyeceğinin bir göstergesi olacaktır. Birlikte yaşamımızı düzenleyeceğimiz herkesin kendi kimliği, dini ve kültürüyle eşit ve özgürce yaşamasını sağlayan yeni bir anayasa hem bir özür hem de suç işlenmesini engelleyecek bir güvence olacaktır.

Geçmişte yaşadıklarımızı konuştukça birbirimizi anlayabilir, yaralarımızı sarabiliriz. Ama bu yeterli değil. Bugün bu toplantıda konuştuğumuz 12 başlığın hepsini ayrı ayrı raporlar haline getirmeli, olayları ve faiileri ortaya çıkarmalı, ilgili dönemlerin politik sorumlularını ortaya çıkararak demokratik kamuoyunun iddianemesini hazırlayacağız. Meclisi bu raporlarla gerçekleri ve hakikatleri araştırma komisyonları kurmaya ve ilgililerin yargılanması için sorumluluk almaya çağıracağız.

Bugün burada gerçekleştirilen etkinlik ve yapılan konuşmalarda ortaya çıkan niteliksel sonuç, Gerçek ve Adalet İnisiyatifi‘nin hedeflerine ulaşması açısından önemli bir katkı oldu. Ülkenin dört bir yanından gelerek tanıklıklarını bizlerle paylaşan, başta analarımız olmak üzere herkese teşekkür ediyoruz. Paylaşılan bu tanıklıkları kamuoyunun gündemine taşımak, gerçeği açığa çıkarmak ve adaleti gerçekleştirme sorumluluğu her zamankinden daha da ağır bir biçimde omuzlarımıza yüklenmiştir. Bunun hep bilincinde olacağız, gerçeği ve adaleti ortaya çıkarmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.