KADINManşet

Kadına Yönelik Şiddet ve Psikolojik Etkileri

Strasbourg Dostluk ve Kültür Evi’nde 23 Kasım’da kadına yonelik şiddet ve psikolojik etkileri içerikli sohbet gerçekleşti.

Yeni Kadın ve Kadın Gözüyle olarak organize edilen etkinliğe yaklaşık 30 kişi katıldı.

İlk olarak Kadın Gözüyle adına yapılan konuşmada; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele gününün tarihçesi ve bugüne kadarki kadın mücadelesi özetlendi. Ardından psikolog Mehtap Han’ın hazırladığı sunum yapıldı.

İlgiyle dinlenen etkinlik soru ve cevap şeklinde devam etti.

Sorular çeşitliydi. Bazen bir kaçış, bazan politik olmak adına birşeyler söylemiş olmak için birşeyler söylendi. Fakat genel olarak ilgiyle dinlendi ve katılım sağlandı. Yakın zamana kadar tabu olarak görünüp konuşulmayan konulara kapı aralandı. Örneğin kadınların birçoğunun eşleri tarafından cinsel ilişkiye zorlanmasının bir şiddet olduğu ve bunun çok yaygın olduğu gibi.

Bu etkinlikte de bir kez daha gördükki kadına dair daha konuşulacak ve yapacağımız çok şeylerimiz var.

Söyleşide Kadın Gözüyle adına yapılan sunumda 25 Kasım’ın tarihçesi anatıldı. “25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü denince, akla Mirabal Kardeşler gelir. Diğer adları Kelebekler olan, Patria, Minerva, ve Maria Teressa. Çünkü bu tarihin kökleri onlara dayanır. Dominik Cumhuriyeti vatandaşı bu üç kardeş, kendileri ve bütün Dominik halkı için yaşamları pahasına faşist diktatörlüğe ve patriarkal zihniyete karşı mücadele ettiler“ girişiyle başlayan sunum Kelebeklerin mücadele hikayesinin anlatımı ile devam etti.

Kelebeklerin hikayesi

Dominik Cumhuriyetinde 1930 yilanda ABD’nin desteğiyle askeri bir darbeyle Rafael Trujillo adında bir diktatör iktidarı ele geçirir. 30 yıl zor yoluyla iktidarda kalır. Öyle bir diktatörki bu, ülkenin şehirlerine ve dağlarına kendi ismini verir. Yönetimi boyunca, 50 binin üzerinde insanı katletti, sayısız kayıplar faili meçhul cinayetler yaşandı. Karşıtlarını hapsetti ya da elektrikli sandalyeye oturttu. Yine Dominik sınırında yaşayan Haiti halkının çoğunu katletti ya da sınırdan kaçmalarına neden oldu. İktidarı süresince halk yoksullaşmış, en ufak bir hak talebi, demokrasi, özgürlük ve adalet istemi tutsaklıkla ve işkenceyle karşılandı. İnsanların mallarına el koyuldu. Böylesi bir sistemin içinde Kadınların durumunu varın siz düşünün.

Dominik Halkı, bu her türlü baskı karşısında örgütlenme arayışına girdi. İrili ufaklı illegal, legal bir çok örgüt ortaya çıktı, Mirabal kardeşlerde bu tarihsel sürecin içinde olgunlaşmış, dönemin öncüleri durumuna yükselmişlerdi.

Ülkelerinde özgülüğün cesaretin ve direnişin sembolleri olmuşlardı

Bu üç kızkardeş yoldaşlardan ilk önce Minerva başlar mücadeleye. Çok genç yaşlarda başladığı kadının eğitimi ve söz hakkı mücadelesi O’nu politize eder. Kadınların hukuk okumasının yasak olduğu bir dönemde o hukuk fakültesine girmeyi ve avukat olmayı başarır. Ancak avukatlık yapmasına izin verilmez.

Bunun üzerine Minerva, bütün enerjisini bu sisteme karşı örgütlenmeye verir. Diğer iki kız kardeşte Minerva’yı izlerler. Üç kızkardeş Clandestine örgütünü kurarlar. Üçüde bu örgütün kurucuları ve kadroları olarak Dominik diktatörlüğüne karşı mücadele yürütürler.. Eşleriyle birlikte defalarca gözaltına alınıp işkencelerden geçirilirler, mallarıne el konur. Fakat hiçbir baskı kelebekleri durduramaz.

Öyle büyürki örgütleri, diktatörün gözü korkmaya başlar kelebeklerden. Trujillo diktatörü 1960 yılında halka yaptığı bir konuşmasında, “Bu ülkede iki büyük tehlike vardır” der. “Kilise ve Mirabel Kardeşler.” Aynı yılın 25 Kasım’ında 3 kardeş eşlerinin cezaevi ziyareti dönüşünde önleri kesilerek vahşi bir biçimde katledilirler. Öldüklerinde Patria 36, Minerva 34 Maria Tereza ise 24 yaşındaydı. Vahşice İşkence edilip tecavüz edildikten sonra arabalarıyla birlikte uçurumdan aşağı atılırlar. Olay trafik kazası olarak duyurulur. Fakat kimse buna inanmaz

Sınırları aşan ölümsüzlük.

Mirabel kardeşler ölümleriylede kitleleri örgütlemeye devam ettiler. Dominik Halkı Mirabel Kardeşlere sahip çıktı, sokaklara döküldüler, diktatöre karşı isyan başlattılar. 1961 yılında diktatör Rafaël Trujillo bir suikastle öldürüldü. Mirabal kardeşlerin hayatları pahasına başlattıkları mücadeleleri ise ülkelerinin sınırlarını aştı.

1981 yilinda Kolombiya’nın başkenti Bogota’da Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresi düzenlendi. Kongrede, Mirabal Kardeşlerin katledildiği 25 Kasım tarihi, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. Güney Amerika ve Karayipler’deki kadın hareketleri, bu gün aracılığıyla kadına yönelik şiddete karşı büyük bir mücadele başlattı.

Kadınlar dünyanın her yerinde, cinayetlere, kürtaj yasaklarına, ucuz ve güvencesiz işçiliğe, kötü çalışma koşullarına, şiddete ve ayrımcılığa karşı sürekli sokaklarda oldu.

1980’ler, 1990’lar ve 2000’lerde feminist hareketler dünya genelinde boy gösterdi. Kadınların insan hakları mücadelesi günden güne güçlendi. Güney Amerika’da “Las Mariposas (Kelebelekler)” adıyla birçok kadın örgütü kuruldu. Bu örgütler, kadına yönelik şiddetin toplumsal bir mesele olduğunu ve insan hakları ihlali olarak kabul edilmesi gerektiğini savundu. BM 1999’da “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi”ni kabul etti. Bu belge, kadına yönelik şiddeti evrensel bir insan hakları sorunu olarak tanıdı ve hükümetlere kadına şiddete karşı farkındalık oluşturma, şiddeti önleme, kadınları koruma ve failleri cezalandırma sorumluluğu verdi.

1930 lardan 1960 l’ara kadar Kelebekler, faşist diktatörlüğe, patriarkal sisteme karşı özgürlük ve eşitlik için yürüttükleri mücadelede ölümsüzleşirken, günümüze kadar kadar hepimizin önünü açmaya devam ediyorlar.

Daha fazlası

İlgili

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Close