DÜNYA
Kürsünün sahipleri
Kürsüden indikten sonra kucaklaşıp öpüşüyoruz ve “İşte şimdi Taksim 1 Mayısına yakışır bir 1 Mayıs oldu” ortak fikriyle zafer yorgunluğumuzu atmak için çay içmeye gidiyoruz
Sabah saat 9′da buluşuyoruz direnişteki itfaye işçileriyle. Türk-İş kolunun en önüne geçip pankartın gelmesini bekliyoruz elimizde uçan balonlarla. Pankartı uçurarak taşıyacağız. Nihayet geliyor pankart. İşçiler çok heyecanlı, 50 balon hemen ikiye bölünüyor ve pankartın iki kenarına bağlanıyor. Aksilik işte!.. Balonlar yetersiz kalıyor, pankartı kaldırmıyorlar. Oysa iki gün önce pankartı 10 metre havaya kaldırıp nasıl taşıyacağımızı hayal etmiştik. Olsun, moral bozmak yok! Balonlara bağladığmız pankartı elimizle tutup direnişteki diğer işçilerle buluşacağımız yere doğru sloganlarımızla yürümeye başlıyoruz. CHP kortejinin yanından geçerken ” Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni“, ” Direne Direne Kazanacağız“, ” Hak Verilmez Alınır Zafer Sokakta Kazanılır” sloganlarını atıyoruz.
Nihayet İSKİ ve Samatya işçileriyle buluşuyoruz. Sınıf dayanışmasının verdiği coşkuyla kucaklıyoruz birbirimizi. Türk-İş kortejinin gelmesini bekliyoruz. Kolun en önünde yürüme kararımız var. CHP korteji Türk-İş’in önüne geçtiğinden biz de en öndeki kolun gelmesini bekliyoruz. Burada Tekel işçileriyle buluşacağız ve Direnişteki İşçiler Platformu olarak kolun en önünde yürüyeceğiz. Daha önce yaptığımız toplantılarda aldığımız ortak karar gereği.
İngiliz Konsolosluğu‘nun önüne kadar yürüyoruz sloganlarla. Türk-İş korteji gelmiş değil henüz, beklemeye başlıyoruz. Bu arada Tekel işçilerinin bir kısmının alana girdiği haberi gelince alana doğru yürüyüşe geçiyoruz. Sloganlarla arama noktasına geliyoruz. Arama noktasını geçtikten sonra tekrar kortej oluşturup alana doğru yürümeye başlıyoruz. Alana geldiğimizde DISK ve KESK kortejlerinin bir kısmı alana girmişti. Kürsünün önüne doğru gidiyoruz. Kürsüye 30 metre kala Türk Metal işçilerinden oluşan bir çember yapmışlar, işçilerden korktuklarından olsa gerek. Burada Tekel işçilerini bekliyoruz. Sonunda alanda da olsa Tekel işçileriyle buluşuyoruz. Önce kürsünün önüne geçmemizi engellemek için kurdukları çemberi yarıp geçiyoruz. Nihayet kürsünün önündeyiz. Sloganlarımızla kürsünün önünü inletiyoruz “Her Yer Tekel, Her Yer Direniş”, “ Direne Direne Kazanacağız”, “Hak Verilmez Alınır, Zafer Sokakta Kazanılır”, “ Yaşasın Sınıf Dayanışması” vb sloganlar hiç susmuyor.
Sendika ağaları direnişteki işçilerin kürsü önünde olmalarından rahatsız olmuşlar ki, Türk Metal’i Tekel işçilerinin önüne geçirmeye çalışıyorlar. Durumu fark ediyor ve müdahale ediyoruz. Türk Metal’e burasının direnişteki işçilerin yeri olduğunu ve öne geçemeyeceklerini söylüyoruz, ancak anlamıyorlar. Bu sefer anladıkları dilden konuşuyoruz; Kısa süren bir arbededen sonra arkaya atılıyor Türk Metal. Daha önceden kararlaştırdığımız gibi sendika ağalarının kürsüye çıkmasını bekliyoruz çünkü çıktıklarında onlara bir sürpriz yapacağız.
Kürsüye çıktıkları anda yumurtayla karşılayacaktık ancak bazı aksiliklerden yumurtalar alana gelememiş. Olsun, moralimizi yine bozmuyoruz. O zaman elimizdeki malzemeleri değerlendireceğiz. Kürsüye ilk Mustafa Kumlu ağası davet ediliyor ve bütün alandan yuh sesleri yükseliyor. Arkasından pet şişeleri fırlatıyoruz kürsüye; Hemen fedaileri geçiyor kürsünün önüne, ağalarını korumak için. Yuhalamalar ve sloganlarla susturuluyor Kumlu ağası.
Daha önce aldığımız karar gereği kürsünün önüne kurulan çift sıra demir bariyerleri aşıp kürsünün önüne geçiyoruz. Artık kürsü işgalimiz başlamış oluyor. Kürsüye çıkmaya çalışıyoruz, Türk Metal’in itleri bizi engellemeye çalışıyor. Ancak kararlıyız, o kürsünün asıl sahipleri olan işçiler ve devrimciler olarak işgal etmeye.
Engelleme çabaları fiziki şiddete dönüşünce biz de anladıkları dilden konuşup ayaklarından tutup atıyoruz kürsüden aşağı. Kürsüye çıktığımızı gören sendika ağaları çareyi kaçmakta buluyor. Yalakaları ise hala bizi kürsüden indirmeye çalışıyorlar. Bu sefer emeğin yumruğu konuşuyor ve onlar da kaçmakta buluyor çareyi. Artık kürsü bizim, patlıyor sloganlarımız: “Kahrolsun sendika ağaları”, “ Her yer Tekel, her yer direniş”.
Araya KESK’in kürsü görevlileri girip itfayeciliğe başlıyorlar. Bir taraftan da işgali bitirmemizi istiyorlar. Yok öğle yağma!.. Kürsü bizim artık, buradan bütün alana yönelik konuşma yapacağız.
Yapılan görüşmelerden sonra söz verileceği söylenince, konuşma yapacak Tekel işçisiyle birlikte direnişteki işçilerden birer kişi kürsüde kalıyorlar. Bizler de herhangi bir müdahaleye karşı kürsünün önüne oturuyoruz. Konuşma bitene kadar burada bekleyeceğimizi söylüyoruz. Sendikacılar ve görevliler yenilgiyi kabul ettiklerinden olsa gerek hiçbir müdahalede bulunmuyorlar. Bu arada şunu da eklemek gerekiyor. Kürsü görevlilerinden bazıları bizlere sarılıp kutluyorlar. Tekel işçisi arkadaşımız, Direnişteki İşçiler Platformu adına hazırlanan ortak metni okuduktan sonra kürsü işgalimizi bitiriyoruz.
Başarımızın ardından kucaklaşıp öpüşüyoruz ve “ İşte şimdi Taksim 1 Mayısına yakışır bir 1 Mayıs oldu” ortak fikriyle zafer yorgunluğumuzu atmak için Yapısanat Evi’ne çay içmeye geçiyoruz.