DÜNYAManşet

Alman devleti burjuva demokratik haklara bile tahammül edemiyor

Onların yasaklarını tanımıyoruz! Mücadelemizi büyüterek, birleştirerek ilerleyeceğiz!

Alman devleti, Kürt Hareketi’nin Almanya’daki kurumu Nav-Dem’in tüm sokak eylemlerini yasaklamaya yöneldi.

Bu, Afrin’i sahiplenme ve bölgedeki Kürt halkının direnişiyle dayanışma eylemlerinin yasaklanması anlamına geliyor.

Diğer belli başlı emperyalist ülkeler gibi Alman emperyalizminin, Kürt düşmanlığı temelinde politikalar uygulayan faşist Türk devletiyle kurduğu kirli ilişkiler boyutuyla bu yasakçı tutum ‘anlaşılır’ bir durumdur. Ve bizler açısından ‘sürpriz’ bir gelişme de değildir.

Bu yönüyle, getirilen yasaklar, Alman devletinin Ortadoğu savaşlarında aldığı pozisyonunun, Rojava özgülünde ise Türk devletinin yanında saf tutuyor olmasının Almanya sokaklarına yansımasıdır.

Önce Kürt halk önderi A. Öcalan flamalarını ve fotoğraflarını yasakladılar. Ardından Kürt hareketinin diğer sembollerini. Yetmedi, IŞİD barbarlarına karşı kahramanca mücadele vermiş YPG, YPJ bayraklarına yasak getirdiler.

Diğer taraftan, Alman devletinin bu yasakçı tutumunun mahiyeti görünenin de ötesindedir.

Almanya’daki Kürt festivallerinde kahve, çay, su, kitap satışlarını dahi yasaklayan aynı tutum, Berlin’de yapılan geleneksel ‘Rosa Yürüyüşü’ne getirilen yasaklarda ya da “Almanya Marksist Leninist Partisi” MLPD’nin tüm banka hesaplarının kapatılmasında kendini göstermektedir.

Emperyalist kapitalizmin bir türlü içinden çıkamadığı yapısal krizleriyle birleşik kapsamı ve derinliği artan ‘yeniden paylaşım’ savaşlarının sıçrama potansiyeli taşıdığı dönemde Alman devleti de emperyalist saldırganlığın ideolojik-politik olduğu kadar ‘iç yasalar’ bağlamında da zeminini hazırlamak istemektedir.

Dışarıda emperyalist saldırganlığını artıran Alman devleti içte de mücadele potansiyeli taşıyan kesimlere yönelik geniş çapta baskılama ve sindirme harekatını başlatmıştır.

Öncesi bir yana, biz bunu, 2017 Temmuz’unda Hamburg’ta yapılan G-20 zirvesinin ardından başlatılan cadı avında gördük. G-20 protestoları karşısında aciz kalan Alman polisi ve devleti, ırkçılığa, neoliberalizme, tekelci kapitalist sisteme kaşı öfke biriktirmiş toplumun işerisinden çıkan mücadele dinamiklerinin boyutları karşısında ürkttü. Merkel yönetiminin “Protestolara katılanlara en ağar cezalar verilsin” buyruğuyla protestocu gençlere gözaltında işkenceler yapıldı, hapis cezaları verildi.

Hamburg protestoları korku dağlarını büyüttü. Antifaşist ve antikapitalist mücadele odaklarının gelişecek işçi ve emekçi mücadeleleriyle buluşması durumunda tekelci sınıf iktidarlarının nasıl tehdit altında kalacağını burjuva içgüdüsüyle hissettiler.

Irkçı dalgayı da beraberinde yükselten emperyalist yeniden paylaşım savaşlarının son yıllarda doğurduğu faşizm ve kirli savaş karşıtı tepkilerin ileride sınıfsal temellerde yükselecek mücadelelerde önemli bir dinamik olacağını gördüler.

O nedenle, Alman devletinin yasakçı uygulamalarına genişlik kazandırması şaşırtıcı değil.

Onlar bu konuda netler. Yasakçı ve burjuva demokratik hakları dahi gasp etme politikalarını sürdürecekler.

Sadece Almanya’da değil tüm Avrupa’da özgürlük ve demokrasi mücadelesinin koşullarının sertleşeceğini bilen bizler de netiz! Onların yasaklarını tanımıyoruz! Mücadelemizi büyüterek, birleştirerek ilerleyeceğiz!

Yaşanacak Dünya

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close