1 Mayıs: Biz başka alem isteriz!

2020 1 Mayıs’ını tarihte eşine az rastlanır koşullarda karşılıyoruz. Emperyalist kapitalist sistemin yapısal krizinin yarattığı toplumsal yıkımın korona salgınıyla birleşerek devasa boyutlara tırmandığı koşullarda.

İşçi ve emekçilerin kanı-canı pahasına yükselen bu barbarlık düzeninin toplumsal ihtiyaçlardan ne kadar uzaklaştığının en keskin biçimde açığa çıktığı koşullar bunlar.

Yapay zekadan bahsedenlerin azami kar vampirliğine dayalı düzenleri yüzünden en gelişmiş kapitalist ülkelerde dahi bir maske kıtlığı yaşandı.

Azami kâr için paranın ve malların baş döndürücü bir hızla dolaştığı bu düzenin toplumsal ihtiyaçlar söz konusu olduğunda nasıl hantallaştığını izliyoruz.

Salgın, daha fazla kâr dışında hiçbir amaç tanımayan bu düzenin insanlık düşmanı karakteri yanında nasıl çürüdüğünü gözümüze soktu.

Burjuvalar ve proleterler… Bu düzenin sahibi burjuvalar ve yancılarının gözünde işçilerin ve emekçilerin  hiçbir anlam ve değer taşımadığını yaşayarak gördük. Onlar evlerine kapandılar, kendilerini koruma altına aldılar; fabrikalarda, şantiyelerde, madenlerde, tarlalarda çalışmak bize kaldı!

Onların gözünde bizim ve sevdiklerimizin canının 5 kuruşluk önemi yoktu! “Yeter ki çarklar dönsün” dediler!

Göstermelik hafta sonu yasaklarıyla sadece virüsle değil bizimle dalga geçtiler!

“Güçlü Türkiye” palavralarıyla yıllardır kafamızı şişirdiler. Sonra ellerini yine bizim cebimize atıp burnumuza  IBAN numarası dayadılar.

Sağlık çalışanı sınıf kardeşlerimiz bile hâlâ maske ve koruyucu malzeme sıkıntısı çekiyor. Vatandaş hâlâ maske peşinde koşuyor. Onlar sırf gösteriş olsun diye hovardalık yapıp 40 ülkeye koli koli maske ve koruyucu malzeme gönderdiler!..

Bizler can ve geçim derdindeyiz. Onlar yağma ve talan peşinde. Salda Gölü’nün canına okuyup Kanal İstanbul ihalelerine çıkıyorlar.

Bizlere üç kuruş desteği çok görürken araba geçmeyen köprüler ve otoyolları, uçak inmeyen havaalanları için yandaşlarına milyonlarca dolar akıtmayı sürdürüyorlar.

Uzun sözün kısası, 2020 1 Mayıs’ını kapitalist barbarlığın yüzündeki tüm boyaların aktığı koşullarda karşılıyoruz.

Gözü kârdan başka bir şey görmeyen bu düzenin insanlığa yaşattığı felaketlerden yeni biriyle burun buruna geldiğimiz sırada karşılıyoruz.

Bu düzen sürdüğü sürece biz işçi ve emekçileri kimbilir daha nelerin beklediğini düşünerek karşılıyoruz.

“Yarın halimiz ne olacak” korkusunun büyüdüğü koşullarda karşılıyoruz. Çünkü bizi yeni bir işsizlik ve iflas dalgasının, yeni bir sosyal yıkımın hatta açlık tehlikesinin beklediğini bugünden görüyor hissediyoruz.

O halde bu 1 Mayıs, kurbanlık koyun gibi başımıza gelecekleri beklemekten çıkışımızın ilk adımı olmalı!..

Salgın günleri kan emici burjuvaların ve bu çürümüş düzenin biz işçiler ve emekçiler olmadan çarklarını bir gün bile döndüremeyeceğini gösterdi. Ama biz bu gücümüzün farkında değiliz!.. Örgütsüz ve dağınığız! Zaten bu yüzden kendimizi zayıf ve çaresiz hissediyoruz.

Bu 1 Mayıs gözlerimizdeki bu perdeyi yırtıp attığımız bir gün olmalı!..

Çalışmak zorunda bırakıldığımız bütün alanlarda, sanayi bölgelerinde, fabrikalarda, şantiyelerde, madenlerde, tersanelerde, hizmet sektöründe üretimden gelen gücümüzü kullanıp konuşturmalıyız!..

Grev ve Direniş bayraklarını açarak hayatı durdurmalıyız!

Mahallelerimizde birbirimizle dayanışma bayraklarını yükseltmeliyiz! İşçi ve emekçileri kapitalizm ve burjuvazi öldürür, sınıf kardeşliği ve dayanışması yaşatır!..

Yasaklanan kent meydanlarına kitlesel olarak çıkamasak bile bulunduğumuz her yeri 1 Mayıs alanına çevirmeliyiz!

Çalıştığımız ve yaşadığımız her yerde sokakları “Yaşasın 1 Mayıs!”, “Kapitalizm ve virüs öldürür, mücadele ve dayanışma yaşatır!”, “Ne virüsten ne işsizlik ne de açlıktan ölmek… İnsanca yaşamak istiyoruz!” , “Dünyayı istiyoruz, kırıntı değil!”, “Kurtuluş devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” sloganlarıyla inletelim!..

Çürümüş sendika bürokratlarının ağızlarına dahi almadıkları genel grev çağrısını bizler yapalım, “Yaşamak ve Yaşatmak İçin Genel Grev” bayrağını yükseltelim!..

Yaşasın 1 Mayıs!..

1 Mayıs kavga günüdür!..

1 Mayıs’ta sokağa, eyleme, genel greve!..