Fransa’da seçmeli göçmen yasası bir süredir yeni haliyle meclis gündeminde.
Tasarı, 2022 Aralık ayı başında İçişleri Bakanı Gérald Darmanin tarafından bir an önce onaylanması hedefiyle meclise sunuldu. Yasa tasarısı, Fransa’nın bugünün iş ihtiyacına cevap verebilecek ama aynı zamanda göçmenlerin kalıcılaşmasının önünü alacak şekilde kağıtsızlara geçici oturum verilmesini öngörüyor.
1 yıllık geçici oturum şeklinde düşünülen oturum belgesi, aslında, “Fransa’da çalışabilir” belgesine tekabül ediyor. Çünkü oturumlar bir yılla sınırlı ve bu süre sonunda sektördeki ihtiyaç durumunun ortadan kalkmasıyla ya da patronun kişiden memnuniyetsizliği söz konusu olması durumunda memleketine geri “postalanacak”.
Neden şimdi seçmeli göçmen yasası?
Çünkü Fransa’da birçok sektörde eleman boşluğu yaşanıyor. Bu boşluk Covid süreciyle daha da derinleşti. Sağlık ve yaşlı bakım alanı başta olmak üzere otel, restoran, kurye ve taşımacılık vb. sektörlerde çalışanlar eskisi gibi aynı koşullarda çalışmak istemiyor.
Yani Fransızların çalışmak istemediği bu alanlarda göçmenleri çalıştırmak üzere düşünülen geçici bir “çözüm”.
Nasıl mı?
30 bin kişinin içinden seçiliyoruz!
Nasıl ki köleciliğin hüküm sürdüğü 1800’lü yıllarda tacirler köle pazarlarında işçileri fiziki durumlarına bakarak köle olarak seçiyorduysa, bugün de benzer şekilde burjuvaziye en iyi hizmet edecek en az “problem” çıkaracak işçi ve emekçiler Avrupalıların çalışmak istemediği en ağır ve en ucuz işgücüne cevaben çalıştırılmak üzere seçiliyoruz.
Bunu Fransa İçişleri Bakanı’nın kendi ifadesiyle nasıl dile getirdiğine göz atalım:
“Yılda 30 bin göçmen geliyor ülkemize. Artık gelişigüzel göçmen kabulüne son vereceğiz. Ülkesinden buraya gelmiş, çalışmamış, itaat etmemiş, vergi vermemiş, sorun çıkarmış kişiler ülkelerine geri gönderilecek.”
Öte yandan, Fransa devletine, bayrağına, ulusal marşına saygılı, çalışkan, Fransa’nın dilini konuşan, kültürünü benimseyen, devletten yardım almayan, hatta devlete yardım eden (bunu polisle çalışmak olarak da anlayabiliriz. Kaldı ki vatandaşlık talebine karşılık bu alçaklığı birçok kişiye teklif ediyorlar) kişilere verilecek” diyor ve ekliyor:
“Mesela, Afganistan’da mollalara karşı mücadelemizde bize yardım eden Afganlara, Romanya’dan, Suriye’den, Irak’tan vb. ülkelerden Fransa’ya gelmiş pandemi süresince gece gündüz çalışan doktorlara, hemşirelere, hastabakıcılara, kuryelere… tabii ki biz de yardım edeceğiz, onların oturum almasını sağlayacağız. İyi göçmene biz de iyi olacağız kötü göçmene karşı biz de kötü olacağız!”
Can güvenliği, iş güvenliği, tamamen insani ve güvenli bir ortamda yaşama isteği için Avrupalara gelen göçmenlerin bu ihtiyacı Avrupalı kapitalistlerin sömürüsüne sunuluyor. Emperyalist kapitalistler bu ihtiyaç ve çaresizlikten yararlanarak göçmenleri, kendi sömürü kuralları içinde terbiye etmeyi, şantajla boyun eğmeye, dayatılan koşullarda problemsiz kabulü dayatıyorlar.
Diğer taraftan, Avrupa’da artan işçi ve emekçilerin hoşnutsuzluğuna bir tehdit oluşturmak, emek değeri ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebine karşı “işine gelmiyorsa kapı açık, dışarda senin yerine çalışmayı bekleyen binlerce kişi var” diyebilmenin altyapısını oluşturmaktır.