DÜNYAManşet

Minneapolis’te öfke fırtınası

Sokağa çıkanlar sadece siyahiler, ırkçı saldırıları kınayanlar değil. Aynı zamanda, açlık ve virüse terkedilmiş yoksulların öfkesi

Gülenay Eren

ABD nin Minneapolis kentinde George Floyd’un polis tarafından boğularak katledilmesinin ardından patlayan öfke dinmiyor.

Eylemler sırasında başka pek çok binanın yanında polis merkezi ateşe verildi, bölgedeki bir çok işyeri yağmalandı.

Sokağa çıkanlar sadece siyahiler, ırkçı saldırıları kınayanlar değil. Aynı zamanda, kriz ve pandemi ile birlikte açlığa, yoksulluğa, işsziliğe terkedilmiş yoksulların öfkesidir! “Floyd da iş arayan milyonlarca işsizden biriydi. Tek istediği karnını doyurabilmekti” ifadesinde somutlanan budur!

Günlerdir sokakta olan eylemciler, katil polisin sadece meslekten atılması, cinayet suçlamasıyla yargılanmak üzere dava açılmamasına tepki duyarken, Amerikan burjuvazisinin devleti ve Trump yönetimi sömürücü sınıflara uygun bir refleksle sokağa çıkanları tehdit etti!

Trump Minneapolis’eki sokak gösterilerine ilişkin “Arkama yaslanıp Amerika’nın muhteşem şehri Minneapolis’te olanları izleyemem,” ifadesini kullandı. Şehirde lider eksikliği olduğunu savunan Trump, “Çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey ya elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim. Bu eşkiyalar George Floyd’un anısını kirletiyor ve ben bunun olmasına izin vermem. Az önce Minnesota Valisi Tim Walz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledim. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir,” açıklamasında bulundu.

Floyd’u katleden polisin ırkçı saldırılarından dolayı daha önce defalarca şikayet edildiği ama hiçbir önlemin alınmadığı ortaya çıktı. Polislerin tutuklanmaması ise öfkeyi daha da arttırdı. Yoldan o sırada geçenlerin gizli çektiği görüntülerde Floyd’un “Lütfen nefes alamıyorum, lütfen…” dediği, başka bir tanığın da polise “Onu öldürüyorsun, adam nefes alamıyor,” dediği duyuluyor. Floyd’un kuzeni “Floyd da iş arayan milyonlarca işsizden biriydi. Tek istediği karnını doyurabilmekti” açıklaması yaptı.

Son bir haftada ABD’de 36 milyondan 40 milyona ulaşan işsizlikle 1929 büyük buhranından da daha fazla işsizler ordusu oluştu. Washington Post’ta yayınlanan bir makalede, işten çıkarmalarda Afro Amerikalıların ve göçmenlerin yoğunlukta olduğu, düşük ücretli milyonlarca insanın birikimi olmadığı için parasız kaldığı işlenmişti. Salgınla birlikte “özgürlükler ülkesi”nin vahşi sistemi daha keskin çelişkileriyle ortaya çıktı. Multi zenginlerin tam izolasyonu, servetlerine servet katmasına karşın milyonların ortalama 275 dolar olan haftalık işsizlik fonuna tabi tutulması aslında “Özgürlük ve adalet“ ülkesi olarak lanse edilen ABD’nin koca bir palavrası olduğu bir kez daha açığa çıktı.

Salgına yakalananların yarıdan fazlasının Afro Amerikalılar ya da Latinler olması, ölenlerin verilere göre yine aynı insanlardan olması tesadüf mü?! Amerika’nın yoksulları olan prangasız kölelerin en izbe yerlerde, düşük gelirle yaşadıkları gettolarda, en pis ve ağır işlere tabi olan bedenlerinin sağlıklı olması mümkün mü?! Daha birkaç gün önce Trump’ın yardımcısı “Ölüm oranlarının artmasına neden olan şeyin modern ülkelerin sağlıksız beslenmesi olduğunu” söyleyerek yine bu insanları suçlamıştı.

100 binden fazla ölüm vakasının yüzde 68’inin aynı gruptan insan olması bu durumda şaşırtıcı değil. Bakmayın en iyi sporcuların Afrika kökenli olmasına, onlar sadece yetenekleri sayesinde şansı yaver gitmiş olan Amerikan rüyasının reklam yüzü olan azınlık. Siyahi kökenli ünlülerin Martin Luther’in “Benim rüyam” yerine beyaz Amerikanın rüyasını tercih etmesi, siyahi lider Obama’nın ırkçı şiddetle ilgili tek kelime etmeyip, beyaz Biden’in seçim propagandasını ateşli bir şekilde sürdürmesi şaşırtıcı olamaz.

Şehirlerin kenar mahallelerinde oturan yoksullar arabalarıyla kilometrelerce uzun yardım kuyrukları oluşturup ortalama değeri 22 dolar olan yiyecek kolileri için saatlerce bekliyorlar. ABD’de Afro Amerikalılar ve diğer göçmenlere yapılan saldırılar, bitmeyen polis şiddeti farklı dönemlerde benzer olaylarla gündeme geldi. 14 yaşındaki silahsız bir çocuk da daha geçen sene vurulmuştu.

Sokağa çıkanlar sadece siyahiler, ırkçı saldırıları kınayanlar değil, açlık ve virüse terkedilmiş yoksulların öfkesi. George Floyd katliamında sembolleşen öfke seli kolay kolay dinmeyecek görünüyor. Trump ve ahalisini korkutan da bu.

Biliyorlar ki, açlar ordusunun öfkesi her gün daha da alevlenecek “yağmalama”, “gerekirse silah sıkılır” tehdidinin altındaki asıl sebep bu.

Ölesiye korkuyorlar!

 

Etiketler
Daha fazlası

İlgili

Close