Almanya’da sağcı-komplocu teorileri esas alan mitingler düzenleniyor; Stuttgart mitinginde yaptığımız röportajları yayınlıyoruz
Almanya’da kendilerini “partisizler hareketi” olarak tanımlayan “popülist sağ” korona önlemleri ve komplo teorilerinin etkisiyle oluşan tepkileri arkasına alma çabasıyla bir süredir mitingler düzenliyor.
Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı Stuttgart mitinginde farklı duygu ve düşüncelerle oraya gelen katılımcıların arasına karıştık ve alanın tümünü dolaşıp röportajlar yaptık. Konuştuğumuz kişiler, anayasal hak ve özgürlüklerin sınırlanması, ilaç şirketlerinin egemenliği ve aşının zorunlu hale getirilmesi konularına değindiler. Toplam sekiz kişiyle röportaj yapıldı.
Barış ve Özgürlük
Alınteri: Neden buradasınız?
Eylemci 1 (Bayern, 57 yaşında, gaz ve su tesisatçısı, erkek): Barış ve özgürlük istiyoruz. Ancak özgürlükle insan olunabilir. Özgürlüğün olmadığı yerde düşkünleşme olur ve sonuçta şiddet ortaya çıkar. Korona önlemlerinin bu sonuçları doğurmaması için buradayım. Düşüncelerimizi açıklıkla, korkmadan, özgürce dile getirebilmek için buradayım.
Alınteri: Korona sizce gerçek mi?
Eylemci 1: Bence bildiklerimiz ve duyduklarımızda hem doğru hem de yanlış olabilecek öğeler var. Nasıl ki kimisine göre tanrı vardır, kimisine göre ise yoktur. Bu da böyle, yani kanıtlanamaz. Tabii ki, korona denen tehlikeli bir virüsün var olduğuna inanıyorum. Ve elbette kendimi korumalıyım koronaya karşı. Ama ne derecede tehlikeli buna ben karar veremem. Ben ne doktorum, ne de virolog. Ama nasıl içtiğim suya dikkat ediyorsam, koronaya karşı da aynı şekilde dikkat etmeliyim.
Nazi Dönemi
Alınteri: Talepleriniz neler?
Eylemci 2 (50 yaşlarında, öğretmen, kadın): Ben bir anne olarak buradayım. Benim bir büyükannem vardı. 2. Dünya Savaşı’nda Nazi döneminde yaşadı ve hiçbir zaman var olan durumu sorgulamadı. Ben kendisine sordum, “Neden hiç sorgulamadın?” Verdiği yanıt şuydu, “Biz sonradan olanları hiç öngöremedik. Hiç böyle bir sonucu tahmin etmemiştik. Sen şimdi her şeyi daha iyi yapabilirsin.” (Eylemci bunları anlatırken gözleri yaşlarla doldu) İşte ben de büyükannemin bana vasiyetini yerine getirmek için burdayım. Çocuklarımın özgürce yaşamalarını istediğim için. Anayasanın temel haklarında belirtildiği gibi, herkes özgürce yaşamalıdır. Özgür yaşam haklarının kısıtlanmasını istemiyoruz.
WHO ve Bill Gates
Alınteri: Neden buradasınız?
Eylemci 3 (Rothenburg am Weil, 23 yaşında, öğrenci, erkek): Basın toplumu tek taraflı bilgilendirdiği ve diğer görüşleri dikkate almadığı için burdayım. Örneğin, CNN’de uzmanlarla yapılan bir açık oturuma Greta Thunberg davet edildi. Oysa, tıp alanında uzman değil kendisi. Tam tersine, bu konuda bilgili olan profesörler ise dinlenmiyor. Devletin sadece Torsten ve Dünya Sağlık Örgütü’nü (WHO) dikkate alması kabul edilemez.
(Araya giren yaşlı bir kadın söz aldı)
Eylemci 4 (Auf den Fildern, 63 yaşında, kozmetik elemanı, kadın): Profesörleri satın alıyorlar. Üniversiteli genç insanların beyinleri bunlar tarafından yıkanmakta. İlaç endüstrisi profesörlere para veriyor. Bill ve Melinda Gates, Thorsten ve RKI’yi (Robert Koch Institute – Almanya’nın saygın sağlık kurumu) de finanse ediyorlar. Bizim kaderimizi belirliyorlar, olmaz böyle şey.
Eylemci 3: Karşı söylemler, hep Bill Gates`in WHO’nun sadece yüzde 10’unu finanse ettiği yönünde. Ama yüzde 10’luk bir pay, hiç de o kadar küçümsenecek bir oran değildir. Ve başka şirketleri de finanse ediyorlar, örneğin aşı üreten şirketleri.
Alınteri: Yani bundan kar elde etmek için mi aşı zorunluluğunu getirecekler diye düşünüyorsunuz?
Eylemci 4: İşte bu aşılarla ve testlerle sadece para kazanmayı amaçlıyorlar. Bu aşılar çok tehlikeli. ABD’de de ortaya çıktı, bu aşılar otizme yol açıyor. Ama bunlar, bu aşının ne kadar iyi bir şey olduğunu söyleyip dayatıyorlar. Halbuki bu bir yalan. Bill Gates ve Melinda Gates tıptan anlamazlar.
Alınteri: Yani siz Bill Gates’in buradaki kararları ve her şeyi yönettiğini mi düşünüyorsunuz?
Eylemci 4: Evet, El Kaide’yi, Torsten’i, ilaç şirketlerini ve Spiegel’i finanse ediyorlar.
Gözetleme ve Kontrol
Alınteri: Neden buradasınız?
Eylemci 5 (Böblingen, 36 yaşında, ambalaj mühendisi, erkek): Özgürlük ve insan hakları için buradayım. Getirilen sınırlamalar mantıklı mıdır, yoksa arka planda başka hedefler mi bulunuyor? Belki de bizi gözetleme ve kontrol etme ihtimali var mı gibi sorular sormak gerektiğini düşünüyorum.
İnsanlar toplanmak istediklerinde, toplantı hakları rastgele sınırlanmamalı. Zaten insanlar sosyal mesafeyi koruyarak yer alıyorlar burada. Yukarıdan aşağı yönetme, bizi çocuk yerine koyup yaşamımızı sınırlama yöntemleri tehlikelidir ve mutlaka sorgulanmalıdır.
Yalan… Depresyon… İntihar…
Alınteri: Neden buradasınız?
Eylemci 6 (Stuttgart, 25 yaşında, satış görevlisi, kadın): Korona vakası ilk başladığından bu yana anlatılanlar şüpheli. Bilgi edindim, kendim okudum. Salgın nedir, virüs nedir, araştırdım. Politikacıları ve doktorları dinledim. Açıkçası, televizyonda anlatılanlarla uyuşmuyor. Sonra farkına vardım ki bu bir yalandır.
İlk duyduğumda korktum, fakat şimdi eminim ki, bu bir yalan. Korkularım azaldı, ama öfkem arttı. Bu nedenle buradayım ve şu an burada bulunmamı bir tür devrim olarak görüyorum. İstiyorum ki, insanlar buraya gelip kendilerini ifade etsinler. Özgürlük ve hakikat için bunu yapmak, ama aynı zamanda siyasetçiler halkla birlikte çalışmalı. Siyasetin bize karşı olmamasını, bizi manipüle etmemesini istiyoruz.
Alınteri: Peki, işsiz kalma riski var mı sizce?
Eylemci 6: Benim açımdan öyle bir risk olduğunu sanmıyorum, ama pekçok insan için bu risk var. O kadar çok insan yıkıma sürükleniyor ki, bu insanların canına kıymasından korkuyorum. Almanya’da depresyonda olan çok sayıda insan var. Bu insanlar eve kapatıldığında, varlık yokluk sorunu yaşadığında, insanların psikolojisi bozuluyor. Tanıdığım birçok insan şu anki koşullarda çok zorlanıyorlar. İnsanın içine dokunuyor.
Endüstriyel Hayvan Yetiştiriciliği
Alınteri: Neden buradasınız?
Eylemci 7 (Kirchheim Teck, 37 yaşında, Legasteni -okuma yazma zorluğu- eğitmeni, erkek): Dövizimde de dile getirdiğim gibi, endüstriyel hayvan yetiştiriciliğinin sonlandırılması için, çünkü böylece salgının duracağını düşünüyorum. Bundan bir hafta önce endüstriyel hayvancılık ve salgın arasındaki o yakın bağın farkına vardım. Gripal enfeksiyon salgının bu boyuta varmasında, endüstriyel hayvancılığın büyük bir payı var. Sağlık çalışanları bunu biliyor.
Bir kitap okudum. Kitabın yazarı, Max Planck Enstitüsü’nde Enfeksiyon ve Biyoloji Fakültesi ve Bağışıklık Sistemi Bölüm Yöneticisi, Prof. Dr. Dr. Kaufmann. Bu kitapta çok açık anlatıyor: Belli başlı bazı influenza virüsleri, özellikle endüstriyel hayvancılıkta, hayvanlar arasında çok hızlı yayılıyor ve dönüşüm geçiriyor. Yani, insanın bağışıklık sistemi bu virüsler karşısında çok zayıf kalıyor. Bu virüsler biz insanlarda daha fazla hasar bırakıyor.
Dolayısıyla, endüstriyel hayvancılığa son verebilirsek, o zaman salgının bu boyuta gelmesini engelleriz ve belki de insanları kurtarırız. Ben sadece profesörün yazdıklarını paylaşabilirim ama muhtemelen bunları dile getiren tek kişi o değildir. O yüzden söylüyorum ki, gelin hep birlikte bu endüstriyel hayvancılığa son verelim, sağlığımızı ve ekonomimizi güçlendirelim. Almanya’da her yıl yaklaşık 1 milyon iş saati kaybediliyor, gripal enfeksiyonlar nedeniyle. Yaşasın hayvanlar! Yaşasın insan! Ve yaşasın tüm canlılara hizmet eden ekonomi!
Eylemci 8: (Bad Cannstatt, Stuttgart, 23 yaşında, lise mezunu, ev kadını) Temel anayasal haklar için buradayım. Şu anda çıkarılan yeni yasalar, temel haklarımızı kısıtlıyor. Tek başına aşıyı zorunlu hale getirmek bile, başlı başına bu hakların çiğnenmesi demek. Bu barışçıl gösterinin, politikacılar tarafından da barışçıl algılanmasını bekliyorum. Sürekli değişik açıklamalar yapıyorlar. Enfekte olanların sayısını yanlış hesaplamışız. Şudur budur. Gerçekleri söyleyenler, ülkedeki durum üzerine konuşanlar komplo teorisi taraftarları diye damgalanıyor.
Talepleriniz neler?
Öncelikle koronaya son versinler. Korona tabii ki var, ama dünkü olay değil bu. En az 10 yıldır var. On yıl önce bir Rus bilim insanı, “Korona virüsü sadece hayvanlarda bulunur ve insanlar için tehlikeli değil” dedi. Virüsler binlerce yıldır doğada var ve biz aşı olmadan da hayatta kalıyoruz. Domuz gribi sırasında da benzer şeyler yaşandı. Asıl sorun politika ve ekonomi, her şey dönüp dolaşıp bunlara bağlanıyor.