KADIN
Tek isteğim oğlumun kemikleri…
Bitlis’in Mutki ilçesindeki toplu mezardan çıkarılan 12 kişinin cesetlerinden ikisinin Ali Can Kızılkaya ve Cevdet Çalgan adlı iki gerillaya ait olduğu tahmin ediliyor. Kızılkaya ve Çalgan’ın dağlara uzanan ve bir toplu mezarda sonlanan hikayesi çarpıcı noktalarla dolu.
Her ikisi de henüz 20’li yaşlarındaydı, Türk ordusu ile PKK arasında yaşanan savaşın en şiddetli olduğu, her gün onlarca insanın kaybedildiği bir dönemde büyüdüler. Halklarına, ailelerine, komşularına yaşatılan bu vahşete birçok Kürt genci gibi dayanamayan Ali Can Kızılkaya ve Cevdet Çalgan, işte böyle bir dönemde dağa çıkmaya karar verdi.
ARKADAŞININ CENAZESİNİ ALMAYA GİDERKEN YOLUNU KESTİLER
Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı Üstyaylalar köyünde dünyaya geldiklerini anlatan Ali Can Kızılkaya’nın kardeşi Mehmet Nuri Kızılkaya, abisinin bir arkadaşının cenazesini almak için Muş’a giderken yolda gözaltına alındığını anlattı. Ali Can, o gün Bitlis Merkez Karakoluna götürüldü ve tam 18 gün boyunca işkenceden geçirildi. Serbest bırakıldıktan sonra ailesinin ısrarlarına dayanamadı ve İstanbul’a göç etti.
Ancak Alican’ın İstanbul’a gitmesinin ardından aile baskılardan kurtulamadı. Ailenin evi JİTEM ve özel timler tarafından basıldı ve tehdit edildi. Bu süre içinde aile ile Ali Can’ın ilişkisi de kopmuştu.
Kardeşi Mehmet Nuri Kızılkaya daha sonra Ali Can’ın dağa çıktığını ve 1994 yılında yakalandığını ifade ederek ondan sonra yaşananları şöyle anlattı: “İlk önce Mutki Meydan köyünün karakoluna götürülüyor. Orada iki gün tutulduktan sonra bu kez Mutki İlçe Jandarma komutanlığına naklediliyor ve 3-4 gün tutulduktan sonra nezarethanede infaz ediliyor. Mutkililerden duyduğumuza göre, infaz edilip İlçe Jandarma Komutanlığının bahçesine gömülmüş. Bir Mutki Belediyesi çalışanının 2010 yılında gazetede çıkan itiraflarını okuduğum an, Bitlis İHD şubesine başvurdum. Oradan da Mutki savcılığına çağrıldım.”
‘OĞLUM POLİS TACİZİNDEN OKUYAMADI’
Adıyaman Çemberlitaş’lı Cevdet Çalgan’ın 73 yaşındaki babası Mahmut Çalgan hukukçu olmak isteyen oğlunun daha lisedeyken sürekli polisler tarafından taciz edildiğini belirterek şunları söyledi: “Okulu bitirmesine 3 ay kalmıştı ki işkencelerden geçirip cezaevine attılar. O zaman henüz 16-17 yaşlarındaydı. 90 gün sonra tahliye olunca da rahat bırakmadılar. Giderek artan bu baskılar karşısında bana bir gün ‘Baba benim gitmem lazım’ dedi, ben de yalvardım ‘Bir gün cenazen gelir diye’ ama dinlemedi ve önce İstanbul’a gitti. Daha sonra bana yurt dışından telefon açarak İsveç’te olduğunu söyledi. Oradan da Fransa’ya geçti.Yıl 1991’di.”
Ailesi daha sonra Cevdet’in 1994 yılında dağa çıktığını öğrendi. 1997 yılının Aralık ayında Mutki kırsalında yaşanan çatışmada hayatını kaybeden Cevdet’in akıbetinden 2001 yılında haberdar olan ailesi köylülerle konuştuğunda çocuklarının cesedinin Mutki İlçe Jandarma Komutanlığının bahçesine gömüldüğünü öğrendi.
Baba Mahmut Çalgan çocuğunun bölgede yaşanan baskılara küçük yaştan beri tanık olduğunu ve bu nedenle dağa çıktığını belirterek “Oğlumun kemiklerine kavuşamazsam rahat ölemeyeceğim. Tek isteğim kemikleri almak…” dedi.
ANF