DÜNYAManşet

33’ler zafer sözümüzdür! Suruç için adalet, herkes için adalet!

ADGB’nin 20 Temmuz 2015’te 33 kişinin yaşamını yitirdiği Suruç Katliamı ile ilgili açıklaması

Kobanê tarihin en barbar güçleri tarafından işgal saldırısına boyun eğmemiş, faşist kadın düşmanı çetelerine, tarihin en görkemli direnişlerinden biri ile diz çöktürmüştür.

Sömürgeci inkârcı Türk devletinin tüm çabalarına rağmen, Kobanê düşmemiş, her bir özgürlük savaşçısı DAİŞ karanlığına karşı umudu ve Rojava devrimini savunmuştur. Binlerce kadın ve erkek savaşçı son mermisine kadar savaşarak ölümsüzleşmiş, Kobanê’de taş üstünde taş kalmamış ama faşist sömürgeci barbarlığa karşı da diz çökülmedi.

Miştenur tepesine çekilen YPG bayrağı ile 26 Ocak’ta Kobanê direnişinin zaferle sonuçlandığı ilan edildi. Mahalle mahalle süren direniş sonucu şehrin büyük kısmı yıkılırken, devrim güçlerinin önünde yeni bir görev doğuyordu. Kobanê yeniden inşa edilecekti!

Bu çağrıya Türkiye ve Kürdistan’dan ses veren Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) “Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz!” şiarıyla Kobanê yoluna düştüler. Kampanya süresince Türkiye ve Kürdistan’ın çok farklı şehirlerinden gelen üç yüze yakın katılımcı Suruç’ta bulunan Amara Kültür Merkezinde buluştu buluştu. Kadın direnişinin simgeleri olan Sibel Bulut ve Arin Mirkan için atılan slogan sırasında 33 yoldaşımızı bizden koparan ve onlarcasını yaralayan o hain saldırı gerçekleşti.
Sömürgeci, inkârcı, asimilasyoncu faşist Türk devleti 20 Temmuz günü bir kez daha kirli yüzünü gösterdi. Kendi elleri ile hazırladığı DAİŞ’li katil Kobanê’nin intikamı için Suruç’a gönderilmişti. Rojava devrimi, 6-8 Ekim serhildanı ve Ortadoğu Halklarının sömürgeciliğe karşı baş kaldırısı sömürgeciliğin bekasını sarsıyordu. Türkiye halkları ile Kobanê ruhunun bir araya gelmesine karşı tüm kanlı planlarını devreye soktu.

20 Temmuz’da yaşanan saldırı anından, mahkeme süreçlerine ve 6 yıllık adalet mücadelesine kadar, saldırıyı yapanlara ve bunu planlayanlara değil, 33’lerin hesabını soranlara karşı tüm zor gücünü kullandı, kullanmaya da devam ediyor. 33’lerin ve Suruç yaralı ve tanıklarının avukatlarına, onların ailelerine, Suruç’ta yaralananlara karşı sürekli gözaltı ve tutuklama terörü uyguladı. Suruç ailelerinden ve yaralılarından hala sekiz kişi faşizmin zindanlarında tutulmakta, Suruç’un hesabını sokakta soran gençlik örgütlerinin tüm eylemlerine polis saldırmaktadır. Mahkeme salonlarında ise faşizme yakışır bir tiyatro sürmekte, dosya ile ilgili delillere dahi 33’lerin ve Suruç ailelerinin avukatları sayesinde ulaşılmaktadır.

Suruç ailelerine yapılan baskılara bu yıl bir yenisi daha eklendi. Suruç gazisi Güneş Erzurumluoğlu’nun Adana’daki evi basılarak babası tehdit edildi. Gerçekleştirilen baskında, polis, 5 yıldır İsviçre’de Güneş Erzurumluoğlu ile yaşayan anne Bircan Erzurumluoğlu’nun, nerede olduğunu sorarak tehditler savurdu. Arama adı altında evi dağıtan polisler aynı zamanda Mehmet Erzurumluoğlu’na ajanlık teklifi anlamına gelecek vaatlerde bulundu. Benzer bir baskın ve şiddetin yaklaşık üç ay önce gerçekleştirilmiş olması bu olayında kasıtlı olduğunu ve Suruç ailelerini yıldırarak mücadeleden vazgeçirme amacı taşıdığını göstermektedir.

Bu yüzden Suruç için adalet mücadelesinin sokakta, diğer mücadelelerle birleştirilerek zafere ulaşacağının bilincindeyiz.

20 Temmuz 2015 günü Suruç’ta bizden koparılan 33 devrimcinin geride kalanlara yaptığı çağrı çok netti: Faşizme karşı öfkenizi bileyin, devrime olan inancınızı, yoldaşlarınıza bağlılığınızı ve onların düşlerini tamamlama iradenizi her zamankinden daha çok kuşanın!

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) olarak Avrupa’da yaşayan tüm antifaşistlere çağrımızdır. “Suruç için adalet, herkes için adalet” istemek için düş yolcularının cüretini kuşanalım! 33’lerin düşlerini Rojava devrimini savunarak yaşatalım! Enternasyonalizmin en değerli örneklerinden biri olan 33’lerin bu çağrısını yaşadığımız ülkelerde büyütelim!

Şehide Pirsus’e namirin!
6. Yılında Suruç için Adalet, herkes için adalet!

Daha fazlası

İlgili

Close