KADINManşet

Bir kadın vardı..

Daha düne kadar yeryüzünde bir kadın vardı, kadının bir adı..

Mısır’da kadın haklarını savunan bir feminist aktivistti O. Lezbiyen olduğuna dair haberlerle aşağılanmaya çalışılan bir kadın… Hedefti kadın düşmanı sistem için, çünkü „Kadının adı yok„a karşı O’nun bir adı vardı.

Tehditlere rağmen 2017’de bir konserde LGBT’nin renkleriyle bezeli flamayı alıp „ben burdayım“ dercesine salladı. Boy boy fotograflarını bastılar gazetelere, „tehlikeli”ydi O. Çünkü çok cesurdu.

Sesi kesilmeliydi. Gözaltına alındı, tutuklandı, üç ay kaldı alındığı izbede. Aman üç ay ne ki değil mi? Göz açıp kapayana kadar…

Öyle değil ama! Üç ay koca bir hayata sığacak kadar uzundu. Her gün bitmeyen işkence, taciz, tecavüz… Çürük ve yaralarla dolu bir beden. Tecavüz ettikleri vajinası değildi aslında, baş eğmeyen cesareti, ruhu, kadın benliğiydi. Kamunun baskısıyla lütfedip bıraktılar bedenini dışarı.

Bütün dünya duymuştu, yaşatılan kabusu. Kanada’ya sığındı. Yaralanan ruhuna tedavi gerekti, bedeni iyileşmişti ama… Zordu iyileşmek gülümsemesine rağmen.

O kadın kısacık bir not bıraktı ardından. Tahmin etti mi milyonlarca göze değeceğini yazdıklarının bilinmez.

Kardeşlerime,

Hayatta kalmaya çalıştım ve başarısız oldum, beni affedin.

Arkadaşlarıma,

Deneyim acımasızdı ve ona karşı koymak için çok zayıfım, beni affedin.

Dünyaya,

Çok acımasızdın, ama affediyorum.“

İntihar etti, nedenini iki satıra sığdırıp. O’nun adı inadına vardı.

Notunun altına yazdı: Sara Hijazi.

Gülenay Eren

Etiketler
Daha fazlası
Close