GENÇLİK
‘Bu eğitim sistemi insanı köreltiyor’
Yaşanacak Dünya/Stuttgart olarak, öğretmen adayı bir gençle, Almanya’daki eğitim sistemindeki sorunlara dair, kendi deneyimleri üzerinden söyleşi gerçekleştirdik:

D: Ben Demet. Stuttgart Üniversitesi’nde İngilizce ve tarih öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim. 24 yaşındayım ve beş buçuk yıldır üniversitede okuyorum. 10. sömestrdeyim.
YD: Neden ingilizce öğretmenliği?
D: Ingilizceyi hep sevmişimdir. İş bulma anlamında, en güvenli alan İngilizce. Ekonomi ve ticareti herkes okuyor zaten Almanya’da. Hem öğretmeyi de seviyorum. Ekonomi okuduğun zaman, ticaret, yemek, reklam, her branşa gidebiliyorsun. Bütün yollar açık, ama öğretmenlikte tek bir yol var. O benim için daha kolay. Çocuklara yardım etmeyi ve öğretmeyi seviyorum.
YD: Neden bu kadar uzun sürüyor?
D: Yurtdışına gittiğim için daha uzun sürdü. Kural olmasa da, profesörler yurtdışına gitmenizi istiyor. Ben de talep ettim. Ayrıca, özgeçmişe yurtdışı yazdığınızda, daha iyi görünüyor. İngilizcemi düzeltmek için bana bir yıl izin verin, dedim. Bu arada, harçları ödemeye devam ettim. Eğer yurtdışına gitmemişsen, bazı profesörler seni Kolloquim’a (bitirme sınavına hazırlık dersleri) almıyor. İngilizcen yetmez, diyor. Resmi olmasa da böyle. Geçen sene gittim.
YD: Sana ne kattı bu yolculuk?
Amerika – Philadelphia’da koleje gittim ve Au Pair (çocuk bakıcısı) olarak çalıştım. Çocuklara baktım, essay writing (kompozisyon yazma) dersleri aldım. Koleje gitmek, vize almak için gerekiyordu. Bazı kurallar var. öğrenci olarak gitmek için, J1 vizesi aldım. Kolejde yazı yazmayı öğrendim. Hatalarımın nerede olduğunu, nerde büyük nerde küçük harfle yazmak gerektiğini ve cümle kurmayı öğrendim. Bazen Almanca cümleler kuruyormuşum. Koleje haftada bir kere 3 saat gidiyordum. Kitaplarla birlikte, toplam 600 dolar ödedim.
Au pair bir ailenin içinde yaşayıp, doğal ortamda dil öğreniyorsun. Çocuklarla nasıl konuşacağımı, zorluklarla nasıl başa çıkacağımı öğrendim. En önemlisi de, sabretmeyi öğrendim. Haftalık 200 dolar kazanıyordum. Bir yeri görmek istediğimde, haftalarca parayı kısmak zorunda kalıyordum ya da anne babam yardımcı oluyordu.
100 saat staj
YD: Staj yapılıyor mu?
Beşinci sömestr staj yapıyorsunuz. Bir gymnasium’da (kolej ayarında lise), 3 ay boyunca toplam 100 saatlik bir staj. Ben Biberach’ta bir gymnasium’a gittim. Derste öğretmenin nasıl ders yaptığını analiz ediyorsun, sonra her dersten 15-30 saat arası ders vermek zorundasın. Matematik, Almanca, Spor, Fransızca, İspanyolca, İngilizce, Biyoloji, Kimya, Fizik, Ekonomi, Işletme, Latince dersler var. Programda Ingilizce zaten var, yanına diğer üç dilden birini seçiyor çocuk.
Gymnasium: Program çok dolu
YD: Gymnasium, sabahtan akşama ve çok yoğun ve hızlı bir programa sahip. Sence bu çocuklar için yorucu değil mi?
D: Bütün gün okul… Ben yorucu buluyorum. Plan çok dolu. Her öğretmen, kendi konusunu bir türlü öğretmeye çalışıyor. Anlayan anladı, tabi ki… Anlamayan, bize sorsun diyorlar. Her öğretmen kendi dersini önemsiyor. Örneğin, İngilizce çoksa, matematik az değil. Hepsi aynı yoğunlukta ders veriyor. Çocuklar evde saatlerce ödev yapmak zorunda kalıyor. Alman disiplinini takdir ediyorum, ama plan biraz daha hafifletilmeli. Öğrencilere çok baskı oluyor. Üstelik, Gymnasium daha önce 13 yıldı, 12’ye indi.
Bir tek öğretmenlerde suç yok. Anne babalar da sorumlu. Anne babalar, hep öğretmenleri suçlar Biz öğretir, ders veririz ama evde ne olur, bizim elimizde değildir. Her çocuk başka türlü öğrenir. Akustik (işitsel) ya da görsel olabilir. Her çocuk aynı değil. Öğretmen tabi bakar öğreniyor mu diye. Ama her şeyi üstlenemez. Istek ve çevre çok önemli. Disiplinsiz, bazı şeylere önem vermeyen bir çevre olursa… Ne oyunu yasaklayabilirsin, ne de çok fazla ders yaptırabilirsin. İkisi de yanlış. Bir ölçü bulunmalı.
Benim ailem de kraliyet ailesi değil!
YD: Sen nasıl bir aileden geliyorsun?
Annemler sekiz kardeş. Annem, ilkokul mezunu. Dikiş dikip bütün aileye bakmış Türkiye’deyken. 20 yaşında babamla Almanya’ya geliyor. Dedem vefat edince, babam da okulu bırakıyor. Fabrikaya giriyor. Benim ailem de kraliyet ailesi değil. İnsanın içinde olacak. İnsan isterse her şeyi yapabilir.
YD: Okul sürecin nasıl geçti?
Ben de Hauptschule’den (en alt düzey – orta okul) başladım. Dank etti “Ben burada kalamam” dedim. Çevre belli. Çok afacan (terbiyesiz), saygısızlar. Bana tükürenler, beni dövenler… Çıkmak istediğim için, kendi kendime dedim ki, “İki yol var. Ya o ruh halini kapılırsın ya da devam edersin”. Hiçbir şey imkansız değil.
Bu eğitim sistemi insanı köreltiyor. Göçmenler neden Hauptschule’de, neden hep kendi aralarında kalıyorlar? O kadar çok kız arkadaşım var ki. Ya hamile ya ev hanımı. Kafa yapısıyla alakalı. Öğretmenlere ne isterlerse söylesinler. Ablam inşaat mühendisi. “Ekonomi okuyun, daha kolay. Yatkın olduğunuz şeye gidin” dediler ablama. Daha çok erkekler mühendislik okuduğu için. Bana da, “Doğru yerde olduğunuzu düşünüyor musunuz?” diyenler oldu. İngilizcem lise seviyesi bile değilmiş. Ben onları dinleseydim temizlikçi olurdum.
Bafög (burs) almak için yırtındım. Paramız yoktu. Almanya’da her yerden yardım parası alabilirsin. Bizimkiler hemen pes ediyor. Olmuyor dersen olmaz. O eziklikle o ruh haliyle tabii ki yardıma ihtiyacın olur. Bazı kurumlar parasız Nachhilfe dersi (okul sonrası yardımcı ders) veriyor.
Hauptschule’den 5 kişi çıkabildi!
İlkokul dördüncü sınıftan Hauptschule’ye geçtim. İlk dönem bırakmadılar. Bir sene kaldım, beşinci sınıfı bitirdim. Altıncı sınıfta Real Schule’ye (orta düzey lise) geçtim. Hep bir (en yüksek not) aldım çünkü. Realschule’yi onuncu sınıfa kadar okudum. İlk başta zorlandım. Annem babam zaten bir şey bilmiyordu. Alman ve göçmen öğrenciler, birbirimizin derslerine yardım ettik. Hırs o zaman çok yoktu. Ama hala var. Hauptschule’de sınıfta 30 kişi vardı. Benle belki beş kişi geçmiştir Real Schule’ye.
Realschule, onuncu sınıfta bitiyor. Ya Ausbildung (meslek eğitimi) ya da Abitur (2 yıllık – genel lise diplomasi). Bir Fachabitur (uzmanlaşma lise diplomasi) bir de Allgemein Abitur (genel lise diplomasi) var. Fachabitur 2 sene, Allgemein 3 sene. Fachabitur yaparsan, sadece yüksek okula gidebilirsin. Üniversite için allgemein okumak zorundasın. Bütün kapıları açık tutmak için yani.
Realschule’dekiler, Gymnasium’a gidemez. Sistem farklı. Açığı kapatmak için, Berufschule’de (meslek okulu) Abitur yapmak zorundasın. Gymnasium’la karşılaştırdığında, bizim derinlestigimiz dal başka. Beslenme bilimi ya da biyoteknoloji, yani Kimya ve Biyoloji oluyor. Dışardaki Gymnasium’la aynı dersleri görüyorsun. Sadece Kimya ve Biyoloji ağırlıklı oluyor. Hauptschule’de kalırsan, yani Realschule’ye gecemezsen, 1 yıl daha okuyorsun (Werkrealschule) ve Abitur hakkını kazanıyorsun.(*)
(*) Hauptschule’dekilerin ezici çoğunluğu üniversiteye gidemiyor.