MAKALELER

Nanoteknolojide Vaat edilen mucizeler ve etik

Nanoteknoloji, en genel tanımıyla nanometre (metrenin milyarda biri; 0.000 000 001 metre) ölçeğinde ürünler üreten veya kullanan teknoloji anlamına geliyor.

http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRyB4nr2jkpHsSq3Tk1X0JQD54fW5Ygg-nGi0IgmUTxpsnUkhbu8QYirmi birinci yüzyılın teknolojisi de deniyor. Bu alanda yapılan araştırmalar giderek artıyor. Yeni buluşlar birbirini izliyor. Aslında, nanoteknolojinin potansiyel yararları konusunda öne sürülenler çok daha çarpıcı. Bugün için bilimkurguyu andırıyor.

Ancak nanoteknoloji, bilimkurgu denilerek kolayca geçiştiriverilecek bir olay değil. Kaldı ki, bir ünlü düşünürün dediği gibi, İnsanoğlu önüne aşabileceği sorunları koyar”. Örneğin, bundan yüzyıllar önce, İngiliz filozof Roger Bacon’ın (1214-1294) uçak eskizleri çizdiği bilinir. Günümüze gelirsek, kısa süre önce bilimkurgu olarak görülen tüp bebek, klonlama gibi düşünceler, çoktan gerçekleşmiş durumda. Bilim böylesine hızlı ilerliyor. Nanoteknoloji uygulamaları için de büyük olasılıkla benzer gelişmeler söz konusu. Dolayısıyla gelecekte nanoteknolojiye biçilen rol çok büyük.

Gelecekteki uygulamaları

Nanoteknoloji fizik, kimya, biyoloji ve moleküler biyoloji, tıp, elektronik, mühendislik gibi disiplinlerdeki birikimlerin temelinde yükseliyor. Aslında bilim yüz yılı aşkındır nano boyutunda maddeler ile (atomlar ve moleküller) ilgileniyor. Doğa kendisi bir nanoteknoloji harikası. Nanoteknolojinin getirdiği yenilik, atom ve molekül düzeyinde bir kesinlikle ürünler üretebilmesi (bu moleküler üretim olarak adlandırılıyor), maddenin yapısını tanımlayabilmesi, izleyebilmesi gibi özellikler.

Bugün için nanoteknolojinin potansiyel yararlarının çoğu, moleküler üretim (atom atom veya molekül molekül üretim) özelliğine dayanıyor. Moleküler üretim sayesinde bol miktarda ucuz ama kaliteli ürünler (örneğin bilgisayarlar, işlemciler, şimdikinden milyonlarca kat hızlı yongalar, bataryalar, telefonlar, görüntüleme cihazları, çok yüksek hızda iletişim sağlayan cvb.) üretmek mümkün.

Ayrıca moleküler üretimin çevre kirliliğine yol açmayacağı, üretilen malzemenin yeniden kullanılabileceği, üretim sürecinde istenmeyen kimyasalların saptanarak etkisiz kılınabileceği belirtiliyor. Üstelik moleküler ürünler hafif ve sağlam. Bu boyutlara inildiğinde maddenin yüzeyi hacmine oranla nispi olarak büyür. Bu durum maddeye büyük sağlamlık kazandırır.

Örneğin karbon atomları birbirlerine gevşek bir şekilde bağlandığında, kurşunkalemlerde karşımıza çıkan grafit oluşuyor; daha sıkı bağlandığında elmas ortaya çıkıyor; daha da sıkı bir yapı sağlandığında çok sağlam bir yapı, karbon nanotüpler oluşuyor. Karbon nanotüpler insanlığın bugüne dek bildiği en güçlü nesne. Çelikten 6 kat hafif olmasına rağmen, 100 kat daha sert. Dolayısıyla havacılık ve uzay çalışmalarında da önemli yer tutacak nanoteknoloji ürünleri. Yiyecek maddeleri de bugün olduğu gibi yetiştirme yoluyla değil, moleküler üretim ile üretilebilecek.

Tıp alanında mucizeler

Nanoteknoloji, moleküler üretim yoluyla tıp alanında da mucizeler yaratmaya aday. Örneğin, nanoteknoloji ürünü nanomakinelerin kan dolaşımına verilerek damar çeperlerindeki lipitleri (yağları) uzaklaştıracağı, böylece kalp damar hastalığı riskinin azalacağı; tıbbi tanı ve ilaç uygulamalarının daha etkili olacağı (ilaç yan etkilerinin giderileceği, hedefe kilitlenmiş ilaçların üretileceği); vücuda verilen nanorobotlarla savunma sisteminin güçlendirileceği, böylece virüslere ve kansere karşı korunmanın mümkün olacağı vb. belirtiliyor.

Nanorobotlar ile DNA dizilerinin yeniden yazılabilmesi, beyin hasarının onarılması, hücre ve dokularda bugün için geri dönüşü olmayan değişikliklerin düzeltilmesi mümkün görünüyor.

Hastalıklarla savaşmanın, ağrı gibi kişiye zorluk veren hastalık belirtilerinin önlenmesi dışında, nanoteknolojinin insan organizmasını da güçlendireceği, insanın yeteneklerini geliştireceği savunuluyor. Örneğin vücuttaki tamir mekanizmalarının geliştirilmesi ve iskelet sisteminin sağlamlaştırılması sayesinde insan ömrünün yüzlerce yıl uzatılabilmesi, nano yapılarla insan hafızasının çok daha arttırılması, insanın görme duyusunun geliştirilmesi (kızılötesi bölgede, karanlıkta görme) gibi…

Şimdiden dokulara oksijen taşıma yeteneğinde mekanik alyuvarlar (bunlara “respirosit” deniyor) üretilmiş durumda ve bunların başta kan nakli olmak üzere, anemi tedavisinde, infarktüste, çeşitli akciğer hastalıklarında kullanılabileceği belirtiliyor. Ayrıca, dalgıçların respirositler sayesinde su altında 4 saate kadar nefeslerini tutabilecekleri öngörülüyor.

Nanoteknoloji çevre kirliliğine karşı da yararlı. Örneğin güneş enerjisi ile çalışan yapay fotosentez boyalarının üretilerek atmosferdeki karbondioksidin azaltılması ve bunun yanı sıra enerji elde edilmesi planlanıyor. Su sıkıntısı çektiğimiz şu günlerde sevindirici bir bilgi de, nanoteknoloji ile ucuz ve bol miktarda temiz su elde edilebilmesi.

Ya etik yönü?

Nanoteknolojinin potansiyel yararlarını saymakla bitiremeyiz. Hatta bugün yüzyüze olduğumuz tüm sorunların nanoteknoloji uygulamalarıyla çözülebileceği bile öne sürülüyor. Günümüzde nanoteknoloji daha çok bu yararlı özellikleri ile gündemde. Ancak, bugüne dek olduğu gibi, hemen her yeni teknoloji yararı yanı sıra bazı zararlar da getirebilir. Bu durum nanoteknoloji için de geçerli. Nanoteknoloji de özellikle sağlık, toplum ve çevre için kendine has riskler taşıyor. Etik ise genellikle zararlı uygulamalara odaklaşır. Dolayısıyla şimdiden nanoetik kavramı doğmuş durumda.

Nanoteknoloji ile ilgili endişelerin başında kötüye kullanım geliyor. İnsanın algılayamayacağı küçüklükte nanoteknoloji ürünü nanomikrofonlar veya nanokameralarla kişilerin dinlenebileceği, izlenebileceği, böylece kişi mahremiyetinin zarar göreceği endişesi hâkim. Hoş, mahremiyete tecavüz günümüz teknolojisiyle bile mümkün. Toplumu kontrol etme amacındaki egemen güçler, dünya böyle kaldıkça nanoteknolojiyi çok daha başarılı kullanacaklardır.

Bu amaçla kullanılacak nano cihazların kişiye farkında olmaksızın, söz gelimi, yemeğine konularak verilebileceği düşünülüyor. Daha da kötüsü, beyne yönlendirilen nano yongaların belli merkezleri uyararak kişinin yönlendirilebileceği, en azından kişinin mental durumunun istendiği yönde değiştirilebileceği; hatta, teorik olarak nano elektronik cihazlarla insan beynine ulaşılabileceği ve böylece bilgi aktarılabileceği belirtiliyor. İnsan beynine böyle bir denetim bence olası değil.

İnsan beynini ve onun bağımsız olamayacağı toplumu küçümsemek anlamına geliyor çünkü. Ancak, toplumu güden egemen güçler için çok cazip olduğu kesin! Nanoteknolojiinin silah tekellerince kullanılmasının önünde de bir engel yok. Özellikle nanoteknoloji ürünü biyolojik silahlar insanlık için büyük tehlike oluşturabilir. Bu sistemde temel dürtü kâr olunca, etik geri planda kalıyor.

Öte yandan, tüm diğer teknolojiler gibi nanoteknoloji de en azından yakın gelecekte gelişmiş ülkelerin tekelinde olacak. Bu durum geri ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki uçurumun daha da büyümesi anlamına geliyor ki bu da etik değil. Dolayısıyla nanoteknolojiden tüm insanlığın eşit ölçüde yararlanma yollarını aramak gerek şimdiden.

Kendini yenileme özelliği

Nanoteknoloji ürünlerinin etik açıdan önemli diğer yönü ise kendini yenileme özelliğinde olup, kontrol edilemeyen nano yapıların doğaya sızarak çoğalabilmesi ve insanlığa zarar verebilmesi, doğayı kirletmesi. Bu endişe çok da yersiz değil. Hayvan deneylerinde nanoparçacıkların (karbon nanotüplerin) akciğer dokusuna zarar verdiği saptanmış.

Tıpkı akciğer dokusuna zarar veren, hatta kansere yol açan asbest gibi nanoparçacıkların da gelecekte hastalıklara yol açacağı öngörülüyor. Karbon nanotüplerinin dayanıklılığı da düşünülürse, tehlike gerçekten büyük. Nanoteknoloji ürünlerinin kullanıldığı bazı insanların diğerlerine üstünlük sağlaması da insanlar arasında eşitliği bozan bir tehlike ve etik değil.

Sonuç olarak nanoteknoloji hızla gelişen bir alan. Bilim ve teknolojinin amacı evreni (doğayı ve toplumu) araştırmak, anlamak ve insanlığın refahı ve mutluluğu yönünde değiştirmek olmalı. Nanoteknoloji de bu anlamda insanlık için çok büyük bir adım. Ancak teknoloji eşitsizlik, üstünlük sağlama, açlık, acı, korku verme amacıyla da kullanılırsa, bu uygulama etik değildir. Nanoteknoloji, çok büyük potansiyel yararlarının yanı sıra kötüye de kullanılabilecektir. Bu nedenle şimdiden nanoteknolojinin yanı başına nanoetik’i de koymak gereklidir.

Doç. Dr. Doğan Yücel

Etiketler
Daha fazlası
Close