DÜNYAİŞÇİ SINIFIMAKALELERManşet
2019 isyan yılı oldu
2019 isyan yılı oldu, dünyanın dört bir yanında halklar yolsuzluğa, pahalılığa, gerici ve faşist iktidarlara karşı ayaklandı.
YAŞANACAK DÜNYA– İsyanlarla dolu 2019 yılının başından beri dünyanın dört bir yanında işçiler, emekçiler, gasp edilen haklarını savunmak için grevler, direnişler örgütlediler; halklar, neoliberal saldırı politikalarına direndiler, gericiliğe, faşizme, hayat pahalılığına, işsizliğe, yolsuzluklara karşı ayaklandılar.
Herbiri kendi koşullarında özgünlükler taşımakla birlikte dünya işçileri ve emekçilerinin sürdürdüğü mücadeleleri tetikleyen, dünya ölçüsünde neoliberalizmin saldırılarının sonuçları oldu.
Dünyanın her coğrafyasına dayatılan çıplak kapitalist sömürünün, bu temelde kuralsızca, dizginsizce geliştirilen neoliberal sermaye birikim modelinin sınırlarına çoktandır gelinmiş olmakla birlikte dünya burjuvazisi ve hükümetleri 2019 yılında da bu saldırıları yoğunlaştırarak devam ettirdi.
Dünya burjuvazisi ve mali sermayesi yaşadığı yapısal-mali krizlerden çıkmak, hiç değilse ötelemek için “çözümü” yine neoliberal saldırılarda gördü.
Dünya proletaryası ve halkları açısından bunun anlamı hayat pahalılığı, işsizlik, ekonomik-sendikal ve sosyal hakların budanmasıydı. Ama işte her şey de olduğu gibi burada da sınırlar vardı. “Yeter artık!” diyen dünya halkları ve emekçiler onlarca coğrafyada ayaklandı, isyana durdu. Kapitalist dünyayı sarsan isyanlarda, burjuva devletler zor anlar yaşadı, kimi ülkelerde burjuva hükümetler geri adım adım atmak zorunda kaldı.
Fransa’da işçiler ve emekçiler ayakta
Bir yılı aşkındır Sarı Yelekli eylemlerin sürdüğü Fransa’da haftalardır kapitalist hayatı felç eden işçi grevleri yaşanıyor.
Fransız işçi sınıfı yine kendi dilinden konuşuyor, ülkeyi sarsıyor. Bu kez, Macron ve hükümetinin neoliberal “emeklilik reformu” planına karşı genel grevler gerçekleştiriyor. Öğrencilerin okul boykotlarıyla, kamu emekçilerin iş bırakma eylemleriyle destek verdiği mücadele sürüyor.
Şili’de patlayan isyan
Bunlardan Şili’deki isyan en şiddetli biçimler alanlarından biriydi. Şili’de protestolar, metro ücretlerine yapılan zamma karşı 14 Ekim’de başladı. Öğrenciler metro istasyonlarını işgal ederek, metrolara kitlesel olarak ücretsiz binerek, turnikelerden atlayarak ve nihayetinde metro istasyonlarını tahrip ederek isyan ateşini yaktı. Öğrencilere uygulanan şiddet, bu kez toplumda biriken tepkiyi açığa çıkardı. Santiago’da başlayan isyan kısa sürede kuzeyden güneye bütün ülkeye yayıldı. Öğrencilerin yanı sıra milyonlarca emekçi sokaklara aktı.
Şili’deki protestolar toplu ulaşıma yapılan zamlarla başlasa da bu buzdağının görünen yüzüydü. Şebeke suyunun özelleştirildiği Şili’de, temel tüketim mallarının fiyatları aşırı yüksek seviyelerde. Yolsuzlukların ayyuka çıktığı ülkede emekçiler açısından çalışma saatleri çok uzun, ücretler düşük, sağlık sistemi kötü durumda. Sık sık öğrenci ayaklanmalarına sahne olan Şili’de eğitim dünyanın en pahalıları arasında.
Protestolarda onlarca kişinin katledilmesi, yüzlercesinin yaralanması ve tutuklanmasına karşın eylemler sürüyor.
Şili’den yayılan “Tecavüzcü sensin” eylemleri
Şilili kadınların Las Tesis: “Tecavüzcü sensin” gösterileri kısa sürede tüm dünyaya yayıldı.
“Suç bende değil, her neredeysem ne giydiysem suç bende değil: Tecavüzcü sensin.” Bu sözler cinsel şiddete karşı Şilili kadınlar tarafından bestelenen ve internette bir anda yayılan şarkının sözleri. Şili’den Avustralya’ya kadar dünyanın herbir ucundan milyonlarca kadın bu şarkıyı kendi dillerine çevirdi, sokaklara taşıdı. “Las Tesis” Türkiye’de de yankı buldu. Ankara ve İstanbul’da yapılan kadın eylemlerine polis saldırdı.
İsyanlarda kadın rengi
2019 yılının tanık olduğu isyan ve direnişlerde (Lübnan, Şili, Cezayir) kadınlar belirgin biçimde yer aldılar. Tıpkı yaklaşık bir yıl önce Sudan’daki isyanda olduğu gibi.
Sudan’da 19 aralık 2018’de ekmek zamları nedeniyle bir grup işçinin başlattığı gösteriler hızla rejim karşıtı eylemlere dönüşmüştü. Halk ayaklanmasıyla baş edemeyen rejim, askeri darbe ile hareketi bitirmeye çalışmıştı. El Beşir diktatörlüğünü deviren eylemlerde kadınlar öne çıkmış, “Kadının yeri devrimdir” sloganı attığı görüntüleriyle viral olan kadın ise isyanın simgesi haline gelmişti.
Endonezya’da işçi ağırlıklı isyan
Dünyadaki isyan dalgasının en kitlesel olanlarından birinde, Endonezya’da halk gericiliğe ve yolsuzluğa başkaldırdı.
23 Eylül’de başlayıp haftalarca süren protestolar, işçi sendikalarının yanı sıra öğrencilerin aktif katıldığı bir hareket oldu. Bu, Endonezya’da, 1960’larda yaklaşık 1 milyon komünistin katledilerek toplu mezarlara atılmasından bu yana ülkede sol motiflerin baskın olduğu en kitlesel gösterilerden biri.
Aşırı sağcı devlet başkanı Joko Widodo’nun meclise getirdiği yeni ceza kanununda Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun (KPK) zayıflatılmasını, evlilik dışı birliktelik, eşcinsel ilişki, tıbbi zorunluluk dışında kürtaj ve devlet başkanına hakaret gibi eylemlerin de suç kapsamına alınmasını öngören değişiklikler üzerine öğrenciler 23 Eylül’de parlamento binasının önünde toplandı.
Başkent Cakarta’da başlayan protestolar, ülkenin bütün büyük şehirlerini sardı. 300’ün üzerinde üniversiteden öğrencilerin katıldığı eylemlere sendikaların da destek vermesiyle, 1998’de Suharto’yu deviren eylemlerden bu yana ülkede görülen en kitlesel eylem dalgasına tanık olundu.
Eylemcilere yönelik katliamcı saldırılara, kitlesel tutuklamalara rağmen sokaklar terk edilmedi.
Lübnan’da “vergi” isyanı
Benzine, tütüne, internet üzerinden telefon konuşmalarına ve whatsApp’a vergi konmasının ardından 17 Ekim’de ülke çapında başlayan protestolar tüm ülkeye yayıldı.
Protestoların asıl nedeniyse devam edegelen yolsuzluk ve ekonomik kriz nedeniyle artan hayat pahalılığı, yoksulluk ve işsizlik.
Eylemlere 2 milyon kişinin katıldığı telafuz edildi. Lübnan’ın toplam nüfusunun 6 milyon olduğu düşünülürse, aktif yetişkin nüfusun anlamlı bir çoğunluğunun eylemlere katıldığı söylenebilir.
Lübnan’da, hükümetin vergi politikalarına karşı başlayan isyan hükümetin istifasına rağmen devam etti.
“WhatsApp isyanı” olarak başlayan hareketin kapsamı ve içeriği kısa sürede değişti, halk sokaklarda “Devrim!” sloganları attı, yolsuzlukla suçlananların hesap vermesi talebinde bulundu.
Haiti’de 1 yılı aşan isyan ve direniş
Halihazırda süren protestolardan en uzun süredir devam edenlerden biri 7 Temmuz 2018’de başlayan Haiti protestoları.. Haiti halkı Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin istifası talebiyle sokakları terk etmedi. Protestolar ülkenin tamamını sardı.
Latin Amerika’nın en yoksul ülkelerinden Haiti’de devlet başkanı Jovenel Moise ve çevresinin Venezüella’yla yapılan Petrocaribe Program’ından gelen yardım paralarını iç ettiğinin ortaya çıkması üzerine başladı.
Öğrenciler, kamu emekçileri ve esnafın da katıldığı isyana, Haiti işçi sınıfı da ülke çapında genel grevle destek verdi.
Eylemcilerin bütün protestolarda dile getirdiği tek bir talep var: Başkan Jovenel Moise’nin istifası ve bir geçiş hükümetinin kurulması. Onlarca eylemcinin katledilmesine rağmen protestolar devam etti.
Mısır halkı yine meydandaydı
Tahrir Meydanı durulmuyor. 2011’de Mısır’ın kadim diktatörü Hüsnü Mübarek’i deviren, seçimle gelen Mursi’ye karşı 2013’te ayaklanan ama Mursi’ye yapılan darbeyle durdurulan Mısır halkı bu kez Abdulfettah Sisi’nin diktatörlüğüne karşı sokakları doldurdu.
20 Eylül’de başlayan protesto dalgası ülkenin tamamına yayıldı. Yurtdışında yaşayan Mısırlıların bulunduğu ABD, Almanya, İtalya, Birleşik Krallık ve Güney Afrika gibi ülkelere de uzandı.
Ekvador’da akaryakıt isyanı zafer kazandı
IMF’yle yaptığı anlaşma çerçevesinde, iktidar 1 Ekim’de neoliberal bir kemer sıkma paketini kararnameyle geçirdi. Bu paket, akaryakıtta devlet sübvansiyonlarını kaldırarak benzin fiyatlarını tamamen serbest bırakıyordu. Kararname sonucunda, dizel benzinin fiyatı hemen iki katına çıktı, normal benzinin fiyatı ise yüzde 30 arttı. Bu artış, bütün diğer fiyatlarda hızlı artışlara yol açtı ve ülkede sosyal bir krize sebep oldu.
Kemer sıkma paketinin iptal edilmesi için 3 Ekim’de başlayan protestolar kısa sürede birçok sektörde grevler, çatışmalar ve öfkeli yerlilerin de başkente yürümesiyle tam bir isyan biçimine büründü ve hükümet başkent Quito’dan liman kenti Guayaquil’e kaçar gibi taşındı. Sekiz kişinin hayatını kaybettiği protestoların neticesinde hükümet14 Ekim itibariyle kemer sıkma paketini geri almayı kabul etti.
Irak’ta inatçı direniş
Ekim 2019 isyan dalgasında en çok can kaybı Irak’ta yaşandı. Protestolarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. İşsiz üniversite mezunlarının başlattığı eylemlerle istim alan ayaklanmada 50’den fazla resmi kurum ve 8 kadar da parti binası ateşe verildi.
İsyanda “Başbakan ve yozlaşmış parti sistemi devrilmedikçe protestolara devam” yazan pankartlar öne çıktı. Devletin sert saldırıları katliama neden olsa da inatçı direniş sürdü.
Cezayir’de de kadınlar ön safta
2019 isyan dalgasını en güçlü yaşayan ülkelerden biri de Cezayir oldu. Hareket, 2010-2012’de Arap Baharı adı verilen isyan dalgasında koltuğunu kaybetmeyen az sayıdaki diktatörden biri olan Abdülaziz Buteflika’yı hedef aldı ve onu devirmeyi başardı. 1999’dan bu yana 20 yıldır ülkenin başkanı olan Butefelika’nın 82 yaşında olmasına rağmen devlet başkanlığına yeniden aday olması üzerine başlayan protesto dalgasında çok sayıda eylemci öldürüldü ve yaralandı.
Buteflika 5. kez aday olmaktan çekilirken gösterilerin bir diğer hedefi olan Başbakan Ahmed Uyahya da istifa etmek zorunda kaldı.
Cezayir, kadınların eylemlerde güçlü bir rol oynamasıyla öne çıktı. “Eşitliğe Doğru Değişim için Cezayirli Kadınlar” adlı bir grup, Cezayir Üniversitesi önünde her Cuma eylem yapmaya başladı. Bu eylemlerin temel sloganlarından biri “Kadınlar olmazsa demokrasi olmaz!”.
Neoliberal politikalara ve köhnemiş rejimlere duyulan tepki patlamaları
Halk ayaklanmalarının ortak özelliğini on yıllardır uygulanagelen neoliberal (“kemer sıkma” “tasarruf”) politikaların sonuçlarına karşı biriken tepki ve öfkenin patlama biçiminde açığa çıkması oluşturuyor. Şili’den Irak’a kadar geniş kitleleri öfkelendiren bütün uygulamaların kaynağı neoliberal politikaların soyguncu ve halkı yoksunlaştırıcı/yoksullaştırıcı sonuçlarıdır.
Metroya yapılan zamla birlikte ateşlenen Şili’deki protestolarda atılan “Otuz kuruş değil, otuz sene!” sloganı bunun belki de en çarpıcı örneği. Şili’de faşist Pinochet diktatörlüğünden sonra, o dönemin ekonomi-politikalarını sürdüren rejim, neoliberal saldırılara devam ederek işçi ve emekçilerin varolan temel haklarını bile budadı. Metroya yapılan son zam, bütün bunlara karşı içten içe biriken öfke patlamasını tetikleyen kıvılcım oldu.
Şili’de kamu ulaşımına yapılan zam gibi, Lübnan’daki isyanı tetikleyen WhatsApp vergisi gibi Ekvador ve Haiti’de de yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması oldu. Ancak bir kez kıvılcım çaktıktan sonra derinde çok daha köklü ve tüm toplumsal yaşamı kesen bir tepki birikimi olduğu açığa çıktı.
On yıllardır uygulanan neoliberal saldırı politikaları, bu ülkelerde ve aslında tüm dünyada işçi ve emekçileri, halkları yoksulluğa, işsizliğe mahkum etti.
Artık sınırlarına dayanmış neoliberalizmle devam etmekte zorlanan emperyalist-kapitalist sistemin yöneticileri ise onun yerine neyi koyacağını bilemez haldeler. Dünya kapitalizminin yapısal bunalımını aşmak, hiç değilse ötelemek için bilindik neoliberal politikaları dayatmaktan başka “çare”leri de yok.
Bu nedenle, birbiri ardına patlayan halk isyanları şu veya bu şekilde sönümlendirilse bile, bunun ancak geçici olacağını söyleyebiliriz.
Önümüzdeki dönemde belki de daha keskin biçimlerine tanık olacağımız grev, isyan ve direnişlerin yönünü tayin edecek olan şey ise -varolan isyan ve direnişlerde de gördüğümüz üzere- öncülük ve önderlik eksikliğinin giderilmesinin yanında halklar arasında dayanışma ağının örülmesinde katedilecek mesafe olacaktır.