KADINManşet

Afitap Demir: Ataerkil sistemde kadın olmak

Öz savunma hakkını kullandığı için Almanya’dan sınırdışı edilen Afitap Demir bir mektupla kendi yaşamını yazdı

Yıl 1985 Almanya’ya ilk adım attığım yıl. Büyük umutlarla yepyeni bir hayata hak ve özgürlüklerle saygı duyulan bir ülkeye gelmenin verdiği sevinçle merhaba dedim her şeye!

O dönemde eski eşimle tanıştım ve kısa bir süre içerisinde kendimi onunla evlenmiş ve yuva kurmuş bir şekilde buldum. Aslında hayatın bana büyük bir oyun kurup acı sürprizlerle karşılayacağını hiç bilemiyordum. Koca bir yalana ve serüvene adım attığımı bilemedim.

Ben kendi ülkemin şehrinde okula gönderilen ve liseyi bitiren ilk kızlardan biriydim. Öyle bir babamın kızıydım ki erkek ve kız çocukları arasına hiç ayırım koymayan bir babaydı. Sırtındaki ceketi satıp eğitim için her türlü fedakârlığı yapabilen bir baba!

Bana bir birey olmayı öğreten, hayata karşı dik durmayı, itaat kültürüne asla ve asla boyun eğmemem gerektiğini, şiddet ve zulme karşı hiçbir zaman ödün vermemi öğretti. Özgürlükler ülkesi Almanya’da 21.06.1988 tarihinde acı ve üstümde derin yaralar açan bir acıyla karşılaştım. Eski eşimin aslında daha önce evlenmiş ve üç çocuğunun olduğunu öğrendiğim gündü. Bana daha önce söylemiş olsaydı belki onu gerçekleri ile kabul edip yine de eşim olarak kabul edip hayatıma devam edebilirdim. Lakin evliliğimin temeli zayıf ve sahte sütunlar üstüne kurulmuştu. Bu gerçekle yüzleştiğimiz gece 2. çocuğuma hamileydim, benden özür dileyip beni aldattığını söylemesi gerekirken korkunç bir şiddetle karşılaştım. Karnıma yediğim darbelerden dolayı ertesi gün acil sezeryana alındım. Ben başka bir hastanede yeni doğan bebeğim başka bir hastanede gözünü açtı. Bebeğim dört ay boyunda bir hastanede tedavi altında kaldı. Sonra bir acı daha hayatıma eklendi; canımın bir parçası hiçbir zaman normal bir hayat sürdüremeyecek ve özel bir bakıma ihtiyaç duyacaktı.

Hayatımda ki bu yaşanan faciaları ve yalanlar üstüne kurulmuş olan evliliğimi ve giderek artan şiddet ortamını ailemden ve sevdiklerimden beni sürekli aileme sevdiklerime zarar vereceğini söylediğinden dolayı gizledim. 2008 yılında şiddetin boyutu hem bana karşı artmakla beraber çocuklarıma da uygulanmaya başladı. Büyük oğlumun bana olan desteği ile bu şiddet ortamına son verme cesaretini buldum ve hayatımızdan çıkmasını istedim. Bir şeylerin ters gittiğini sezmiştim ve haklı da çıktım. Bu gün yaşadıklarım en büyük sebebi yıllarca maruz kaldığım şiddete sessiz kalmam ve haykırmamamdı. Meğer evde silah saklamış, şikâyet oluşturmuş, illegal silah bulundurma suçu ile suçlayıp hapse girmemi ve bu sayede hem çocuklarımı hem de evimi benden almaktı. Bu arada bunları yapmasının sebeplerini sonradan öğrendim ki benimle beraber olduğu dönemde başka bir kadınla imam nikâhı kıymış ve kendine yeni bir hayat kurmuştu.

Yapılan arama sonucunda evde bir silahın arandığını duyunca çok şaşırdım. Arama esnasında hiçbir zorluk çıkarmadım çünkü benim evimde silahın ne işi vardı. Ancak içimdeki ses evin her yerini aramam gerektiğini söylüyordu, her yeri aradım ve bir hafta sonra o silahı buldum. Bana karşı komplo kurulduğu için şiddetli bir şekilde öfkeye kapıldım. Onunla ilk yüzleşmeye gittiğim gece onu bulamadım ve sabah tekrar kapısına gittim bu esnada bile çocuklarımın babası hapse gitmesin diye şikâyette bulunmadım. Silahı gösterdiğimde nedenini sordum. Her zaman olduğu gibi üzerime gelip beni darp etmek istedi, o esnada nasıl oldu bilmiyorum ve elimdeki silah patladı. Dehşete düşmüştüm, ne yapacağımı bilemedim oradan kaçtım ve silahı nereye attığımı ne yaptığımı bilmeden oradan uzaklaştım. Aklımda sadece çocuklarım vardı, tuzağa düştüğümü anlamış ne yapacağımı şaşırmıştım ve işte hayatımdaki şiddetten daha da dehşet düşürücü tecrit süreci başladı. Bunun üzerine bir defa 2 yıl ve tekrar bana kurduğu bir kumpas sonucu 5 yıl toplamda 7 yıllık bir hapishane süreci yaşadım. Hiçbir kurum, hiçbir mahkeme sesimi duymadı ve duymakta istemedi. Bu da yetmedi bir birey olarak tüm haklarımdan yoksun bırakıldım çocuklarım benden koparıldı.

Tüm kadınlara sesleniyorum; tehditlere ve şiddete boyun eğmeyin! Ben korkuya yenik düştüm, evlatlarım ve sevdiklerim ile tehdit edildiğim için tüm o kâbus dolu yıllara katlandım. Bugüne kadar verdiğim mücadele, evlatlarım ve özürlü çocuğum içindi. Alman Hükümetine sesleniyorum; geri kalan ömrümde evlatlarım ve torunlarımla huzurlu bir yaşam sürmek istiyorum. Bir kadın ve anne olarak yıllarca maruz kaldığım psikolojik ve fiziki şiddetin verdiği dehşet ani bir volkan patlamasına sebebiyet verdi ki bu da aslında onun bana karşı kurduğu bir tuzaktı. Beni ben olmaktan çıkardı, kişiliğimden ve benliğimden sıyırdı. Bedenimde açtığı yaralar ruhumda açtığı yaraların yanında hiçbir şeydi. Şimdi durup düşündüğümde aslında bir kâbustan uyandığımı ve bunları ben mi yaşadım diye kendime soruyorum. Farkına vardım ki aslında bütün hayatım benden çalınmış, harcanmış, yok edilmiş, sadece bir erkeğin amacı için kullanılmış ve ben hiç yaşamışım. Sadece nefes alıp bu güne kadar gelmişim. Bu nefesi de alıp bugüne kadar gelebilmişsem o da çocuklarım sayesindedir.

Şu anda ondan uzakta, onun etkisinde çıkmış bir şekilde düşündüğüm zaman, özgür bir toplumun ancak özgür düşünen kadınlar sayesinde olabileceği, çocukların şiddetten uzak bir ortamda yetiştirilmesi gerektiği ve ancak o zaman sağlıklı bireylerin yetiştirilebileceğini anladım. Çocuklarımız için tahammül ettiklerimizin aslında en çok çocuklarımızı yaraladığını acı bir şekilde algıladım.

İstem dışı ve bana kurulan tuzaklardan kaynaklı yaptığım hataların kefaretini kat kat ödememe rağmen bana hiçbir şans tanınmadı. Bana son süreçte destek olan, sesimi duyan ve bu sesimi dünya duyurmaya çalışan tüm insanlara ve kurumlara teşekkür eder ve dünya kadınlar gününü kutlarım. Babamın dediği gibi hiçbir kadının varoluş sürecini gerçekleştirmek için hiçbir erkeğe ihtiyacı yoktur. Sadece ve sadece bir birimizin sevgisine ihtiyacımız vardır. Sevgi ve saygı yoksa hiçbir birlikteliğin anlamı yoktur.

Saygı ve Sevgilerimle Afitap

Daha fazlası

İlgili

Close