Almanya’da savaş bütçesi arttıkça, silah tekelleri semiriyor, savaş sanayisinde tedarik zinciri büyüyor..
Emperyalist kamplar arası gerilimlerin tırmandığı, bölgesel/vekalet savaşlarının çoğaldığı, bir üçüncü emperyalist savaş tehlikesinin büyüdüğü bugün, Alman tekelci kapitalizmi de kendini buna göre konumlandırmaya yönelmiş durumda.
Bunun bir sonucu ama aynı zamanda savaş kışkırtıcılığının yükselmesinin nedenlerinden biri olarak Alman savaş sanayisinin hacmi büyümekle kalmıyor, alandaki ve toplamdaki tekelci sermaye birikimine de hız kazandırıyor.
Özellikle Ukrayna – Rusya savaşıyla birlikte Almanya’daki silah şirketlerinin, kasalarını daha fazla doldurmaya başladıkları sır değil. Birkaç yıl öncesine kadar “kamuoyunda itibar görmeyen” silah şirketleri artık “yeni istihdam yaratan, gayri safi milli hasılaya katkı sunan kahraman şirketler” olarak anılır hale geldiler.
Büyüyen savaş bütçesi
Almanya’da savaş bütçesi büyüdükçe, savaş sanayisine tedarikçi ve “hizmet sunma” amaçlı yönelen şirketlerin sayısı da artıyor. Geleneksel silah şirketlerinin yanı sıra otomotiv, makine ve elektro sanayisinden birçok şirket resmi olarak silah üretmiyor görünseler de bu alandan büyük kazançlar elde ediyorlar. Şimdiye kadar askeri alanda görünmeyen veya kısmen görünen birçok şirketin, savaş sanayisindeki uzmanlıklarının ise ikinci dünya savaşı döneminden kaldığını belirtelim!
Koalisyon hükümeti tarafından silahlanma harcamaları için oluşturulan 100 milyar euroluk özel fon, şirketlerin yeniden yapılanmasına hizmet etti. 100 milyar euronun yanı sıra genel savaş bütçesini de yükselten Federal Hükümet, önümüzdeki yıllarda da bu bütçenin düzenli olarak yükseleceğini duyurdu.
Boris Pistorius, savaş bakanlığına atandıktan sonra yaptığı ilk konuşmasında Almanya’nın “savaşma yeteneğini ve becerisini” (“Kriegstüchtigkeit”, “Kriegsfähigkeit”) geliştirmesi gerektiğini söyledi.
FDP Genel Başkanı ve Federal Maliye Bakanı Christian Lindner ise, askeri harcamaların artması için sosyal harcamaların üç yıl boyunca dondurulmasını önerdi.
Silah tekellerinin öncülüğünde genişleyen üretim zinciri
Alman Silahlı Kuvvetleri “Bundeswehr”in verilerine göre binden fazla Alman şirketi ordunun “savunma tedarikçisi” olarak kayıt altında. 300’e yakın şirket ise “Alman savunma sanayisinin çekirdeğini” oluşturuyor.
Ayrıca adını duyduğumuzda savaş sanayisi ile hiçbir bağlantı kurulmayan onlarca şirket, tekel var. Örneğin Volkswagen, “MAN”, “Scania”, “Navistar” ve “VW Nutzfahrzeuge” markalarıyla onlarca ülkeye askeri araç satıyor. (Bu arada VW tekelinin, faşist Hitler döneminde sendikaların mal varlıklarına el konularak kurulduğunu da hatırlatmakta fayda var!)
Lufthansa’dan Deutz AG’ye, Continental’den Rheinmetall’e..
Dünya otomobil yan sanayisinin üçüncü büyük tekeli olan Alman şirketi Continental’in işten çıkaracağı işçilerin silah-savaş tekeli Rheinmetall’e devredileceği açıklandı geçtiğimiz haftalarda. Açıklamada, “Rheinmetall’in önümüzdeki yıllarda hızla artan personel ihtiyacını, otomobil sektöründeki dönüşümden etkilenen Continental çalışanlarıyla kısmen karşılamak üzere bir anlaşma imzalandığı” belirtildi. Bunun ilk adımı olarak, Continental’in 2027 yılında kapanacak olan kuzey Almanya’daki Gifhorn fabrikasından 100 kadar çalışanın Rheinmetall’in yakınlardaki bir tesisinde işe alınacağı belirtildi.
Lastik üreten ve otomobil parçaları tedarik eden Continental, “yoğun rekabet ve elektrikli araçlara geçişin zorluğu” gerekçesiyle dünya çapında 7 binden fazla kişiyi işten çıkarma sürecinde.
Continental aynı zamanda ciddi bir savaş aracı tedarikçisi konumunda. 1933 başında iktidarın Nazilere devredilmesinden sonra Continental’in bütün yönetim kademesi toplu olarak Nazi partisine üye oldular.
Avrupa’nın en büyük havayolu şirketi Lufthansa, geçtiğimiz haftalarda “Almanya ve diğer müttefik ülkelerde askeri hava araçlarının bakım ve diğer hizmetlerini üstleneceğini” ilan etti. Lufthansa’nın faşizm ve savaş dönemindeki rolü de küçümsenmeyecek derece önemli. En azından 10 bin esir işçi çalıştırdığı belgelenmesine karşın Lufthansa bir kişiye dahi tazminat ödemeyen Alman şirketlerinden biri.
Son birkaç yıldır hidrojenle çalışan motorların seri üretimine geçme hamlesiyle gündeme giren “Deutz AG”, Temmuz başında, silah sanayisine gireceğini ilan etti. Deutz AG şefi Sebastian Schulte, basına verdiği demeçte, “Gelişmek için elbette başka alanlara da bakıyoruz, bunlardan biri de savunma alanı. Burada belirleyici faktör var olan uzmanlıktan yararlanabilmek ve söz konusu teknolojiye aşina olmaktır” dedi. Deutz AG, orta vadede tekerlekli tanklar, zırhlı personel taşıyıcılar ve ikmal araçları için motor tedarik etmek, askeri hastaneler inşa etmek istiyor.
Yaklaşık 160 yıllık bir geçmişi olan “Deutz AG”, 1938 yılında değişik firmalarla birleşerek “Klöckner-Humboldt-Deutz AG” (KHD) olarak kurulmuş ve savaş araçları üretim alanına girmişti. 1942 yılında “örnek savaş şirketi” olarak ödüllendirilen KHD’de, savaş yıllarında binlerce esir zorla çalıştırıldı.
Savaş baronlarından Rheinmetall..
Alman silah tekeli Rheinmetall 2026 yılına kadar satışlarını her yıl yüzde 20 oranında arttırmak istediğini duyurdu. Kabaran bu iştahın arka planında, NATO ülkelerinde savaş gemileri, tanklar ve mühimmatın yanı sıra şebeke sistemleri ve koruyucu giysilere olan talebin artması var.
Rusya-Ukrayna savaşının en fazla yaradığı silah tekellerinden birisi olan Rheinmetall’in yönetimi tarafından yapılan açıklamaya göre, 2023’te toplan 7,2 milyar euroluk ciro yapıldı. 2022’de toplam 6,4 milyar euroluk ciro yapan şirket böylece yüzde 12’lik bir artış sağladı. Tekelin 2023’teki net kârı ise 535 milyon euro oldu. Bir önceki yıl ise 474 milyon euro net kâr yapmıştı. 2024’deki toplam cironun ise 10 milyar euroyu bulacağı tahmin ediliyor. Toplam cironun 2026 yılına kadar 13-14 milyar euroya ulaşması bekleniyor.
Kâr artışını asıl olarak Ukrayna’ya gönderilen silahlar, Alman ordusununa sağlanan mühimmat ve teçhizattan elde eden Rheinmetall, Lynx ve Puma piyade savaş araçları ile Boxer tekerlekli zırhlı aracını üretiyor. Şirket ayrıca Leopard ana muharebe tankının üretilmesinde de rol oynuyor. Tank satışları yaklaşık yüzde 15 oranında arttı. Şirket, yeni siparişlerin de rekor düzeyde artarak (yüzde 44) 38,3 milyara ulaştığını duyurdu.
Geçen yıl İspanyol askeri mühimmat üreticisi Expal’ı satın alan Rheinmetall, şu anda dünyanın en büyük topçu mühimmatı üreticisi konumunda. Mühimmat bölümündeki satışlar geçen yıl yüzde 29 arttı.
Kısa bir süre önce Almanya’nın Unterlüß kasabasında Başbakan Olaf Scholz’un da katıldığı bir törenle yeni bir mühimmat fabrikasının temelini atan Rheinmetall, savaşın sürdüğü Ukrayna’da da bir fabrikanın inşasına başladı. Litvanya’da da fabrika kurma çalışmaları devam ediyor.
Beri taraftan, Rheinmetall CEO Armin Papperger, „Bradley“ piyade savaş aracının halefinin kendileri tarafından geliştirilmesi için ABD’den 800 milyon dolar (yaklaşık 731 milyon euro) aldıklarını açıkladı. Şirketin ABD’li rakibi General Dynamics’e karşı üstün gelmesi halinde, 45 milyar ABD dolar tutarında bir sipariş hacmi söz konusu.
Açıklanan rekor ciro ve kârlar Rheinmetall’in kandan ve savaştan beslenerek zenginleştiğini somut olarak ortaya koyuyor.
İktidardaki koalisyon hükümeti, hazırladığı 2025 Federal Bütçe taslağını 17 Temmuz’da Bakanlar Kuruluna sunacak. Bütçe taslağı yaz sonrasında Federal Parlamento da tartışmaya açılacak. Bütçenin hangi kaleminin ne kadar artacağı ve kesileceği henüz bilinmese de, kesin olan şu ki, buna karşı örgütlü bir direnç gösterilemediği vakit, savaşa ve silahlanmaya daha fazla kaynak aktarmak için işçi ve emekçilerin ekonomik-sosyal hakları budanmaya devam edecek!