
Emperyalist kapitalizme karşı olmayan barış mücadelesi imkansızdır
1 Eylül 1939 tarihinde 20. yüzyılın en kanlı savaşını başlatan Nazi orduları Polonya’ya saldırarak bir dünya savaşının başlamasına sebep olmuştu. 1 Eylül, Nazi Almanyasının Polonya’ya saldırarak ikinci dünya savaşını başlattığı gün. ABD, İngiltere ve Fransa’nın yani emperyalizmin sosyalist Sovyetlere saldırması için yol verdiği Nazi Almanyası yetmiş milyondan fazla insanın ölümüne, milyonlarca kişinin sakat kalmasına neden oldu. Fakat emperyalistlerin yaptığı hesap tutmadı. Sovyetler Birliği savaşın sonunda Nazileri kendi ininde, Berlin’de tarihin çöplüğüne yolladı. Sosyalizm dünyanın üçte birinde hakim duruma geldi. Sosyalist Sovyetler savaşın başladığı gün olan 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak dünya halklarına armağan etti.
Emperyalistlerin tahammülsüzlüğü
Sadece savaşı bitirenleri değil, sosyalizmi ve onun başarısını unutturmak isteyen emperyalist kapitalist ülkeler hiçbir zaman üstüdeki anlamıyla 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kabul etmedi, sosyalizmin dünya haklarına ne pahasına armağan ettiğini unutturmaya çalıştı. 1 Eylül dünya ve Türkiye’de Dünya da Barış Günü olarak “kutlandı” Fakat eski kendisine sosyalist diyen revizyonist ülkelerin çözülüşüyle emperyalist ülkeler Birleşmiş Milletler aracılığıyla 1 Eylül’e karşı 21 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak ilan ettiler.
Emperyalist kapitalizme karşı olmayan barış mücadelesi imkansızdır
Dünya kaynaklarını ele geçirmek isteyen bir avuç kapitalist ve onların devletleri, milyarlarca insanı savaşa, sömürüye ve açlığa mahkum ediyor. Doğası gereği eşit ve özgürce barış içinde yaşamak yerine, sürekli olarak gerilim, çatışma, rekabet ve paylaşım savaşları dayatıyorlar.
Yeraltı ve yer üstü kaynakları eşit ve adil bir düzende bütün insanlığa yetecekken, nüfusun yüzde 10’u bütün zenginliğe el koymak istiyor. Bunu dünyanın her köşesinde halkları savaşa ve çatışmaya sürükleme pahasına yapıyorlar.
Ne doğanın adım adım yok olması, ne korona salgını kar ve sömürü hırslarını durdurmuyor. Kapitalizmin yapısı insanı değil, karı ve rekabeti önemsiyor. Bu barbarlığı kalıcı şekilde durduracak tek gerçek çözüm ise sosyalizmi yeniden ve daha güçlü şekilde inşa etmekten geçiyor.
Sosyalizm perspektifli emperyalist kapitalist sistemin ürettiği savaşlara karşı olmak, sistemin kendisine karşıtlık temelinde geliştirilebilir. Sadece “Hümanizm” temelli bir barış istemi ya da savaş karşıtlığının bu barbarlığı geriletilme şansı olamaz.
Saraylara savaş, kulübelere barış
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi bizlerin geldiği coğrafyada da insan hayatı mermilerden daha ucuz. Türkiye egemenlerinin Kürtlere karşı on yıllardır sürdürdükleri savaşta 100 bine yakın insan hayatını kaybetti, milyonlarca Kürt köylerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Türk burjuvazisi ve devletinin Kürtlere karşı savaşı sınırlarının ötesine taşmış durumda. Türk devleti Suriye, Irak ve İran’daki Kürtlere yönelik imha, işgal ve asimilasyon politikalarını yükseltmiş durumda. Ve bu insanlık suçu politikalar tüm dünya devletlerinin gözleri önünde, onların da desteğiyle yaşanıyor. Türk devleti neredeyse canlı yayında Kürt Halkını katliama tabi tutuyor.
Kuzay Afrika ve Ortadoğu yangın yeri olmuş durumda. Suriye, Yemen, Libya emperyalistler ve yerli işbirlikçileri tarafından paylaşım savaşı meydanına çevrildi. Şimdi de bu gerilim Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleriyle yeniden tutuşturulmak isteniyor.
Bütün bu politikaların arkasındaki tek gerçek neden emperyalist kapitalistlerin kar hırslarıdır. Dünyayı ve yaşamı insani, maddi ve manevi çöküşe sürükleyen kapitalizmi durdurmak için bütün emekçi halkaları barış için, eşit, özgür, yaşanılır bir dünya için mücadeleye çağırıyoruz
Ya Barbarlık içinde yok olacağız, ya sosyalizm mücadelesini yükselteceğiz!