Uluslararası proletaryanın birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, dünyanın her yerinde ve bütün zamanlarda aynı içeriğe sahiptir
Farklı toplumsal muhalefet dinamiklerinin kabarmayı sürdüren eylemlerinin istisnasız herbiri kriz içindeki rejimin bütün tehdit ve baskılarına, yasalarına ve yasaklarına, polis ve jandarma terörüne pabuç bırakmadığı için diğerleri için de umut ve cesaret kaynağı olmaktadır. 2022 1 Mayısı’nda öncü devrimci bir tutum bu kabarışı büyütme ve derinleştirme sorumluluğuyla yükümlüdür
Oya Açan
Uluslararası proletaryanın birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, dünyanın her yerinde ve bütün zamanlarda aynı içeriğe sahiptir: Emek ile sermaye arasındaki irade savaşının tarihsel momentlerinden belki de en önemlisi! Her 1 Mayıs, işçi sınıfının iş bırakarak alanlara çıkması, kendi gücünün bilincine varması, bu tarihsel gücün mücadeleci ruhunun sınıf düşmanlarına da gösterilmesidir.
1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. “1 Mayıs’a hazırlık”, onun bu temel özelliklerinin her yıl nasıl somut bir anlam kazandığı sorusuna verilecek yanıt ışığında yürütüldüğü taktirde 1 Mayıs’ın hakkı verilmiş olur.
2022 1 Mayıs’ını hangi koşullarda karşılıyoruz?
Dünyadaki duruma baktığımız zaman karşımıza çıkan ilk sarsıcı gerçek savaş; Kapitalist sistemin krizindeki derinleşmeye paralel olarak artan emperyalist rekabet ve saldırganlığın insanlığı ve doğayı nasıl çok daha büyük yıkım tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığı gerçeği. Sistemin doğasından kaynaklanan krizi daha da katmerli hale getiren pandemi, artı değer sömürüsünün azgın bir hal alması, yoksulluğun, işsizliğin, akıl almaz bir zenginlikle akıl almaz bir yoksulluk arasındaki uçurumun büyümesi, ırkçılık ve faşizmin dünya çapında atağa kalkması tabloyu tamamlayan diğer çizgileri oluşturuyor.
Ortadoğu coğrafyasını da kesen bu koşullarda savaşa ve büyüyen emperyalist savaş tehlikesine karşı emeğin ve halkların kardeşliği temelinde net ve militan bir duruş 2022 1 Mayısı’nın başta gelen sorumluluğu ve talebi olmak zorundadır. Bu tehlikenin kaynağı gözönüne getirilecek olursa sonuç alıcı tutarlı bir savaş karşıtlığı kapitalist emperyalizmin kendisini hedef almalıdır. Bu nedenle işçi sınıfı ve emekçi halklar 2022 1 Mayısı’nda yükseltecekleri kavga bayrağına “Krize karşı devrim, kapitalizme karşı sosyalizm!” sloganını yazmalılar.
1 Mayıs 2022’yi Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında toplumsal muhalefet dinamiklerinin birbirini tamamlayıp daha fazla ileri çektiği koşullarda karşılıyoruz. Hedef olduğu azgın saldırılara rağmen yıllardan beri geri çekilmeyip boyun eğmeyen Kürt halk hareketi ve kadın dinamiğine son bir yılda peş peşe ataklar yapan işçi dinamiği, gençlik dinamiği ve doymak bilmeyen neoliberal saldırganlık karşısında yaşam alanlarını savunmak için canını dişine takan köylü dinamiği eklenmiş durumda. Bunun karşısında ise kriz içindeki bir sistem ile toplumsal desteği gözle görülür ölçülerde zayıflamış olan faşist bir rejim gerçekliği var. 2022 1 Mayısı Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında bu iki dünyanın karşı karşıya geleceği bir irade savaşı olacak.
Baştaki sorunun yanıtı bu gerçeklik içinden bakarak yanıtlanmalı. Soruyu şöyle de sorabiliriz: Uluslararası proletaryanın birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ın hakkını 2022 1 Mayısı’nda nasıl verebiliriz? Daha doğrusu, “mış gibi” yaparak ruhunu kurtaran göstermelik bir yaklaşım ve tutum yerine her şeyden önce militan bir mücadele günü olarak 1 Mayıs’ı devrimci ruhuna uygun kutlamanın yolu nereden geçiyor?
Bu sorunun yanıtını 1 Mayıs’ın nasıl doğduğunu gözümüzün önüne getirerek bile bulabiliriz. 1 Mayıs, işçi sınıfının burjuvaziye karşı ölümü göze alarak verdiği dişe diş bir kavgadan doğmuştur. Bu özelliğiyle o her şeyden önce bir kavga günüdür. Burjuvazinin çizdiği icazet sınırlarını, koyduğu yasakları tanımayarak, onun baskı ve tehditlerine pabuç bırakmayarak işçi sınıfının ve müttefiklerinin iradelerini ve güçlerini konuşturdukları bir gündür. Doğduğu günden bu yana devrimci 1 Mayıs anlayışıyla onu burjuvaziyi fazla ürkütmeden çiçek-böcek-bahar bayramı havasında geçiştirmeye bakan düzen içi reformist yaklaşımlar arasındaki özsel ayrımı bu anlayış farkı oluşturur.
İşçi sınıfı ve sınıf devrimciliğiyle burjuvazi ve reformizm arasındaki bu özsel ayrım Türkiye somutunda 1977 Katliamı’ndan bu yana İstanbul’da 1 Mayıs’ı 1 Mayıs Alanı olarak Taksim’de kutlama ısrarında somutlaşır. Onun olabilecek en geniş kitlesellikte kutlanması başta olmak üzere diğer bütün unsurları buna tabidir. Bu irade merkeze alındığı sürece devrimci bir anlam ve önem taşır. Bunun dışındaki her yaklaşım, yani burjuvazinin dayatmalarının karşısına sınıfın devrimci iradesi ve kararlılığıyla çıkılmasının ifadesi olarak Taksim ısrarını merkeze koymak yerine “kitlesel ve coşkulu bir 1 Mayıs” bahanesinin ondan kolayca vazgeçme gerekçesi olarak kullanılması devrimci 1 Mayıs düşüncesi ve ruhuna sırt dönme anlamına gelir.
Zaten farklı toplumsal muhalefet dinamiklerinin kabarmayı sürdüren eylemlerinin istisnasız herbiri kriz içindeki rejimin bütün tehdit ve baskılarına, yasalarına ve yasaklarına, polis ve jandarma terörüne pabuç bırakmadığı için diğerleri için de umut ve cesaret kaynağı olmaktadır. 2022 1 Mayısı’nda öncü devrimci bir tutum bu kabarışı büyütme ve derinleştirme sorumluluğuyla yükümlüdür.
Öfke ve çıkış yolu arayışındaki işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde coşkuyu ve cesareti büyütmenin yolu buradan geçmektedir.