DÜNYAManşet

Demirtaş’a ve siyasi tutsaklara özgürlük

4 Kasım 2016’da siyasi komplo ile tutuklanan HDP Eş Genel başkanı Selahattin Demirtaş 4 yıldır siyasi esir olarak tutulmaktadır.

AİHM ilk kez 2017’de gündemine taşıdığı Demirtaş’ın tutuksuz yargılanması talebi sonrasında, 20 Kasım 2018’de kararı Ankara’ya bildirerek gereğinin yapılmasını istedi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bağlayıcılığı gereği ve mahkeme kararlarının uygulanmasının Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin denetiminde olduğundan dolayı Selahattin Demirtaş hakkındaki hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve derhal serbest bırakılmasını kararı Avrupa Hükümetlerine de iletti.
Son olarak AİHM Büyük Dairesi 22 Aralık 2020’de Demirtaş’ın “derhal serbest” bırakılması yönünde bir kez daha karar alarak Türkiye Devletine iletmiş olmasına rağmen, Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi AKP-MHP – Ergenekon faşist ittifakı tarafından engellenmiştir.

Kendi iç hukukunun AİHM kararından daha üstün ve geçerli olduğunu, verilen kararın iki yüzlü olduğunu dile getiren AKP hükümeti, AİHM prosedürünü yok sayarak, kendi devlet hukukunu da hiçe saymış ve faşizm ısrarını tüm hükmüyle göstermiş oldu. Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’ye, bizzat kendisinin devlet protokolünde yer verdiği DTK’ ye ve muhalif demokratik kitle örgütlerine sistematik baskı uygulayan AKP Hükumeti, zulmü, işkenceyi, hukuksuz yargılamaları gündelik uygulamalar haline getirerek muhalefeti sindirmek, HDP’yi de yok etmek istiyor. Türkiye’deki demokratik siyasetin önü tamamıyla kapatmak isteyen faşist AKP-MHP iktidarı, milyonlarca insanın iradeleriyle seçilen vekilleri, Belediye Başkanlarını tutukluyor, belediyelere kayyum atayarak halkın iradesine el koyuyor.

Avrupa hukukuna ve Avrupa ülkeleriyle yaptığı anlaşmalara dahi uymayan AKP hükümetinin AİHM kararını tanımadığını ilan etmesi, faşizmi kurumsallaştırmakta ve kalıcılaştırmakta ısrarının, hukuk, yasa tanımazlığının en açık göstergesidir. Türk devletinin yargı sistemi tamamıyla çökmüştür. Halihazırda işletilen yargı sistemi savaş ve esir hukukuna göre hareket etmektedir. Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bu hukuksuzluğun tüm uygulayıcıları uluslararası mahkemelerce savaş suçlusu ve insanlığa karşı suç işleyenler olarak yargılanmalıdır.

AKP’nin retçi, soykırımcı zihniyeti Ortadoğu’da katliamlar yapan İŞİD zihniyetidir. Soyunduğu tekçi zihniyetle tüm muhalefeti ve farklılıkları yok etme çabasındadır. Milletvekilleri ve siyasetçilerin cezaevinde siyasi tutsak değil, temsil ettikleri kesimlerin savunucusu olarak parlamentoda var olmaları gerekmektedir. Avrupa Konseyi hukuki hiçbir temeli olmayan bu savaş/esir hukuku uygulamasını görmeli ve bu tavra karşı somut tutum almalıdır. Şayet demokrasi kavramı sadece bir demogoji olarak kullanılmıyorsa, AİHS’i ve AİHM kararlarını hiçe sayan bu hukuk tanımazlığa karşı taraf olmalı, etkili yaptırımları devreye sokmalıdır.

Avrupa Demokratik Güç Birliği olarak bir yandan uluslar arası kamuoyuna kendi hukuklarına ve anlaşmalarına uygun davranma çağrısı yaparken, diğer yandan da bu hukuksuzluğu esas olarak halklarımızın ortak mücadelesinin ortadan kaldıracağının bilincindeyiz elbette.
Bugün Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere özgürlük, adalet ve eşitlikten yana olan tüm tutsakların Avrupa’daki sesleriyiz. Yaşadığımız tüm coğrafyalarda bu hukuksuzluğa karşı gelecek, faşizme, ırkçılığa, anti demokratik uygulamalar karşı birlikte mücadele edecek ve kazanacağız.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ’A VE TÜM SİYASİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

AVRUPA DEMOKRATİK GÜÇ BİRLİĞİ

Daha fazlası

İlgili

Close